Pusula Gazetesi´nin dördüncü yayın yılını kutlayan tüm dostlarımıza teşekkür ediyorum.



Şu anda kadromuzda yer alan isimlerin aramıza nasıl katıldıklarını anlatmak istiyorum.



Pusula 10 yıl önce aylık bir dergiydi.



İlk personeli şu anda İstanbul´da Migros Mağazaları´nda çalışan Nur Kayıkçıoğlu idi.



Adalet Gazetesi´nden ayrıldım.



Nur Kayıkçıoğlu da benimle birlikte geldi.



Derginin çıkışında ve yaşamasında büyük emeği vardır.





Nağme Color´dan Erol Karaeli´ye not bıraktım.



"Bana fotoğraf çekmesini de bilen birini bul."



Ahmet Tokyay geldi, uzun süre bizimle çalıştı.



En son İstanbul´da Galatasaray Dergisi´nde çalışıyordu.



O şimdi asker.





Anket yapacağız.



Bayan lazım.



Özellikle ilçelerde sorun yaşıyoruz.



Arkadaşım Sinan Bayram´a söyledim.



Özlem Bıçak bir anket için geldi.



Beş yıldır bizimle birlikte çalışıyor.





Reklamcı lazımdı.



Özlem, İlknur Yılmaz´ı buldu.



İlknur ilk gün reklam alamadı.



Kamu-Sen´de bir toplantı vardı.



Fotoğraf çekmiş.



Baktım, "Sen muhabir olacaksın" dedim.



Pusula´nın Haber Müdürü oldu.



En güzel röportajları o yapıyor.





Pusula günlük gazete olacak.



Bilgisayarcı lazım.



Doğru Haber´de çalışan Murat Barutçu´yu aradım.



"Bana bilgisayarcı lazım. Ya sen gel, ya birini bul."



"Biraz terstir, anlaşamazsın ama" diyerek Emre Acar´ı gönderdi.



Sekiz ay sonra da kendisi geldi.



Emre Acar da, Murat Barutçu da birlikte kavga gürültü etmeden (!) çalışıyorlar.





Gazeteyi dijital bir baskı makinesinde basacağız.



Başında sürekli bir adam olması lazım.



Arkadaşımız Engin Çakır´a rica ettik.



O gün bugündür bizimle çalışıyor.



Ama sorunları, şikayetleri hiç bitmiyor.





Çaycuma´da temsilci lazım.



Temsilci olmak isteyen iki kişi var.



Biz Yeliz Alagöz´ü istiyoruz.



Özlem Bıçak´a görev verdik.



Gitti, görüştü.



Yeliz Alagöz hala Çaycuma Temsilcisi.





Devrek´te dağıtıcı lazım.



Zeki Bayramusta´yı bulduk.



"Paramı vemesen bi gün dağıtmam" dedi. Parasını verdik. Hala gazetemizi o dağıtıyor.



Bayram harçlığı göndersek, almıyor.



"Ban zahtı hakkımı alıyom. O benim hakkım değil" diyor.





Matbaayı kurduk.



Baskıcı lazım.



Dönemin Karaelmas Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Osman Sav "Ali Dökel´in matbasını işleten Bayram Tomakin´i bul. Sana yardımcı olur" dedi.



Bayram "Kolay" dedi.



O´ndan sonra tüm işlerimiz "kolay" oldu.



Aldığımız resmi ilandan kartvizitimize, cüzdanımızdaki sarı basın kartına kadar her şeyi o ayarladı.



Ereğli Akköy´e yerleşinceye kadar bizde çalışacak.





Pusula´ya Genel Yayın Yönetmeni lazım.



Atilla Öksüz Demokrat´ta çalışıyor.



"Gel" diyoruz, gelmiyor.



Kendine güvenemiyor.



Bir iki haberini alıp Pusula´da yayınladık.



Aldığı tepkiler hoşuna gitti.



Bir akşam Havuzbaşı´na gittim.



Kadehi kaldırdım, "Evet" dedi.





Kızın birisi hüngür hüngür ağlıyor.



Çalıştığı gazetede işten çıkartmışlar.



"Abi" dedi.



Yüreğimin olmayan yağları eridi.



Nermin Akkaya.



Hala çalışıyor ve düzenli ağlıyor.





Spor muhabirimiz yoktu.



Suat Özger´i önerdiler.



Geldi, başladı.



İlginç biriydi.



Dergiye bir haber bile vermeden askere gitti!



Gazetenin Spor Muhabiri olduğu için Pusula Dergisi´ne haber yazma işine "Eksra" derdi.



Safranbolu´ya askere gitti.



Hep birlikte ziyaretine gittik.



Ekstra istemedik.





Aracımız var, şoförümüz yoktu.



İnternet sitesine atacak haberimiz var, adamımız yoktu.



Resmi ilanımız var, faturalarını getirecek adamımız yoktu.



Suat askere gidince spor haberlerini yapacak adamımız yoktu.



Hasan Yılmaz geldi.



Ağır ağır her işi yapıyor.





Ünal Çoraoğlu.



Ofis boyumuz.



Olsa da sorun, olmasa da sorun.



Sabah erken kalkamıyor.



Ama o olmadan da Pusula olmuyor.



Çayımızın tadı da o, günümüzün tadı da o.





Dağıtıcının iyisi üç ay çalışır.



Cüneyt Koçaklı başladı.



Önce korktum.



Çok iyiydi.



Bu kadar iyisini görmedim.



Hala bizimle ve biz onu çok seviyoruz.





Ve eskiler...



Burak Yorulmaz.



Gözlerime bakınca ne istediğimi anlardı. Araba onda, anahtarlar onda, kartlar onda, hesaplar ondaydı.



Sorun yaratmaz, sorun çözerdi.



Şimdi İstanbul´da bir film şirketinde çalışıyor.



Araba onda, anahtarlar onda, kartlar onda, hesaplar onda.





Türkan Sevinç.



Konservatuar mezunuydu.



Hem tahsilât yapar, hem düzeltmenlik yapar, hem türkü söylerdi.



Sesi büromuzun duvarlarında yankılanıyor.



Şu anda İstanbul´da pedagojik formasyon alıyor.



Her ay gelip yine bize yardımcı oluyor.





Serkan Çolak.



Uzun yollarımızı kısa ederdi.



Yeri gelir direksiyona geçer, yeri gelir fotoğraf çekerdi.



Kıbrıs´a gitti geldi.



Şu anda Zonguldak´ta.