Zonguldak yanıyor.

Özel maden işletmeleri binlerce işçiyi çıkardı.

Hükümetten olumlu bir haber gelmezse, ocaklar tümden kapanacak.

TTK’nın ÇATES ile yaptığı kömür satış sözleşmesi, 31 Aralık 2015 itibariyle sona eriyor.

ÇATES’i işleten Bereket Enerji, TTK’dan aldığı kömürün ton başına fiyatında üçte bir oranında indirim istiyor.

Yani TTK’nın zararı katlanacak.

İlimizde istihdama yönelik yeni bir yatırım yok.

İŞKUR aracılığıyla işbaşı yapan 5 bin kişinin sözleşmesi altı ay sonra sona erecek.

Kriz daha da derinleşecek.

Peki, Ankara’da ne oluyor?

Bakıyorum, herkes AK Partili olmuş.

Milletvekilleri, ziyaretten başını kaldıramıyor.

Danışmanlar, Facebook’a fotoğraf atmadan yoruldu.

Kimisi vatandaşı fırçalıyor.

Kimisi saçını tarıyor.

Bakıyoruz, Milletvekilleri ayrı ayrı Enerji Bakanını ziyaret ediyor.

Kardeşim, Zonguldak yanıyor.

Özel sektör madencileri, günlerdir Enerji Bakanına ulaşmaya çalışıyor.

Bizim Milletvekillerimiz ise, tek tek gidip Bakanı ziyaret edip, hasbihal ediyorlar.

Oysa olması gereken, AK Partili üç milletvekilinin, yanlarına 2 CHP’li vekili de alarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ı ziyaret etmeleri, konunun önemini anlatmaları…

Ama öyle mi?

Hüseyin Özbakır, ayrı telden çalıyor.

Faruk Çaturoğlu, ayrı telden…

Özcan Ulupınar, başını kaldıramıyor gelen-gidenden…

Beyler… Bitirin şu gelen-giden muhabbetini…

Artık Zonguldak’ın sorunlarına çözüm arayalım hep birlikte…

Mahalle yanıyor, siz konuk ağırlıyorsunuz Ankara’da…

Ya dönün Zonguldak’a…

Ya çıkın Başbakana, Cumhurbaşkanına…

Bir yıl boşa geçti…

Farkında mısınız, bilmiyorum…

2015 yılının başından bu yana ülke seçim atmosferinde...

7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimleri yapıldı.

Hükümet kuruldu.

Ama Zonguldak’ın sorunlarıyla ilgili bir çaba görmüyoruz.

Bu akort bozukluğunu görmemek için kör olmak lazım.

Sorun sadece AK Parti’de değil.

CHP’de de sorun var.

“Delege seçimiydi, ilçe kongreleriydi, il kongresiydi” derken, yıl bitti.
Atalarımızın dediği gibi:

“Senet ile seçimin tarihi çabuk gelir…”

İyi de, sorunları kim çözecek?

Bizim önce sorunsuz kişileri milletvekili yapmamız gerekiyor.

Milletvekilleri sorunsuz olsun ki, kendi sorunları yerine, kentin sorunlarıyla uğraşsın.

Şimdi bir de hiçbir dönem olmadığı kadar “danışman” sorunu çıktı başımıza…

Ben böyle talihsiz bir dönem görmedim.

“Görmemişin oğlu olmuş, çekmiş çükünü kopartmış” sözü, bizim danışmanların bir kısmına “cuk” diye oturuyor.
Bir de bunların “baş”ları var.
Kendilerine “danışman” dedirtmiyorlar.
“Başdanışman” diyecekmişsiniz.
Ne günlere kaldık Yarabbi!