31 yıllık meslek yaşantımın 25 yılı hep zirvede geçti.
Ne fırtınalar gördük...
Boyumuzu aşan dalgalar...
Başımızın üstünde çakan şimşekler...
Yakınımıza düşen yıldırımlar...
Bazen yandık...
Bazen donduk...
Hamdık, piştik, olduk.
Ne kudretli bakanlarla, ne güçlü milletvekilleriyle, ne etkili valilerle, ne emniyet müdürleriyle, ne katillerle, ne mafyalarla, ne dolandırıcılarla, ne tetikçilerle mücadele ederek geldik, biz bu günlere...
İki tefeci, bir or...pu, bir p...venk, bir dolandırıcının lafına bakacak halimiz yok.
Şunu bir kez daha hatırlatmakta fayda var.
Biz, bu toprakların ürünüyüz.
Bu topraklarda doğduk, bu topraklarda doyduk, bu topraklarda öleceğiz.
Gidecek başka bir yerimiz yok.
Dedemizin dedesi, babamız-anamız hep bu topraklarda...
Yani kimse bizi bu topraklardan söküp atamaz.
Derseniz ki; "Biz de öyleyiz..."
O halde bizimle yaşamaya devam edeceksiniz.
"Yok istemiyorum" diyorsanız, siz gideceksiniz!
Merak etmeyin!
31 yıldır bu işi yapıyoruz.
En fazla 31 yıl daha çekersiniz!
Biz buradayız.
Yazmaya devam edeceğiz.
Mücadeleye devam edeceğiz.
Devletimizle-milletimizle olmaya devam edeceğiz.

Pinokyolar...
Bu ara herkes bir delikanlı raconu kesiyor.
Ramiz Dayı'nın gençliğinde çektiği Jilet Ahmet'in repliğini bilirsiniz!
"Jilet Ahmet, sevdiğimiz bir abimizdi.
Janti adamdı.
Adabı giyinmeyi çok iyi bilirdi. Mesela, ben bilmem...
Çok gülerdi... Ben gülmem...
Bu kapıdaki arkadaş 'abi köye para' dediğinde, sırtını dönerdi. Ben dönmem...
Agop Abi 'beni kapıdan al' dediğinde, dalga geçerdi. Ben geçmem. Agop; ocak senin...
Jilet Ahmet, sevdiğimiz bir abimizdi ama parayı da bir tuhaf dağıtırdı.
Ne varsa elinde, gene döner dolaşır onun elinde kalırdı. Benim kalmaz...
Bizde para masaya konur. Herkes ihtiyacı kadarını alır.
Jilet abim, silahını adamına taşıtırdı. Ben silahımı saklamam...
Abim bu masaya şöyle fiyakalı ama biraz da yamuk otururdu.
Ben arkamı arkadaşlara verince, şöyle yaslanırım bir geriye..."
Bu sözlerden hareketle biz de bir racon keselim!
"Biz, para lazım olunca, tefeciden faizle almayız. Gider bankadan kredi kullanır, günü gününe öderiz.
Limitimiz doluysa, parası olandan borç alır, senet verir, onu da gününde eksiksiz öderiz.
Biz, devlete olan vergi ve sigorta borcunu ödememek için yeni şirket kurup sahtekarlık yapmayız.

Biz, insanları kendi çıkarlarımız için kullanıp, sıkışınca satmayız. Hatta biz, insanları kullanmayız.
Biz, içip içip 'şuradayım, buradayım, şurada kalacağım' diye yalan söylemeyiz.
Biz, arkadaşlarımızın...
Biz, beraber olduğumuz dostlarımızın...
Biz, giyinmesini bilmeyiz, ama yalan da söylemeyiz!
Biz, parayla işe adam koyup sonra politikacıları bu işle suçlamayız.
Biz, işe koyduğumuz adamların üzerinden kredi çekip üstüne yatmayız.
Biz, tefeciden para alıp, sonra tefecilerden şikayetçi olmayız.
Biz, ifade değişikliği için ev-araba vaadinde bulunup sonra kıvırmayız!
Biz, rakibimizle mücadele etmek için uyuşturucu satıcıları ve tetikçilerle iş tutmayız!
Biz, rakiplerimiz aleyhine haber yapmak için asla para almayız.
'Elektrik faturamız ödensin' diye anket manipülasyonu yapmayız.
Anlaşma yapmışsak, sonuna kadar sadık kalırız.
Anlaşmıyorsak, 'anlaşalım' diye dokuz takla atmayız.
Biz, işimize-gücümüze bakarız.
Önce arkadaşlarımız hakkını alır...
Biz, kalanla yolumuza bakarız."