Zonguldak'ta gerçekten çok güzel işler oluyor.
Belediye imkanları ile yapılması mümkün olmayan bir sahil düzenlemesi yakında bitiyor.
Yıllardır Zonguldak'ın kalbinde bir yara olan Lavuar Alanı ihale ediliyor.
Fevkani Köprüsü'nün kaldırılması için Acılık'ta Sosyete Pazarı'nın bulunduğu alana iş merkezi yapılmaya başlandı.
2023'e kadar Zonguldak Merkez ilçenin çehresi değişecek.
Bunu çok net bir şekilde görebiliyoruz.
AK Partili Zonguldak Belediye Başkanı olarak bu işlerin altında Ömer Selim Alan'ın imzası olacak.
Eğer Zonguldak Belediyesi, AK Parti'ye geçmemiş olsa, bu işlerin hiçbiri olmazdı.
Bu bir gerçek...
Bütün bunlar olurken, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'ın; basına, yargıya, bürokrasiye "ayar" veren sözlerine dikkat etmesi gerekiyor.
Yüzde yüz haklı olduğu konular var.
Ama bu konulardaki görüşlerini kamuya açık platformlarda bu şekilde yapması doğru değil.
Yargıya televizyondan ayar verilmez.
Zaten söyleyeceğini savcıya söyledin, onlar da gereğini yapmaya başladı.
Bunu televizyonda canlı yayında tekrar dile getirmenin anlamı yok.
Bunlar birikir, yarın önüne gelir.
Buradan Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'a seslenelim...
Zonguldak'ı altınla kaplasan, halkın gönlüne giremezsen, seçilmen mümkün değil!
Secaattin Gonca ve İsmail Eşref'i unutma...
Secaattin Gonca, çok az farkla seçimi kazandı.
AK Parti'nin desteğiyle Zonguldak'a hizmet etti.
Ama İsmail Eşref'ten büyük fark yedi, seçimi kaybetti.
Neden, biliyor musun?
İsmail Eşref, çok güzel öpüyordu.
Secaattin Gonca'dan sonra bu "öpücük" Zonguldak halkına yetiyordu.
Muharrem Akdemir, bu şehirde Belediye Başkanlığı yaptı!
Çok güzel hizmetler yapılıyor.
Hizmeti Ankara zaten yapıyor.
Sen halkın gönlüne girmeye gayret et!
Yeter...

Nüfus kağıdından başka bir şeyi olmayanlar
Beni tanıyanlar bilir...
Benimle uğraşmayan kimseyle uğraşmam.
Benimle uğraşacak kişileri de bilirim.
Bugüne kadar işi-gücü düzgün kimseyle işim olmamıştır.
Benimle işi-gücü olanlara bakarsak; bunların ortak özellikleri, basenlerinin yere yakın olmasıdır.
İşadamından gazetecisine, siyasetçisinden mafyasına kadar!
Devletle iş yapar kirasını ödemez, "adamım, esnafım" diye sokakta gezer.
Böyleleri her zaman bizim hedefimizde olmuştur.
"Yazmasın" diye bizimle dost olmaya, dost görünmeye çalışanlar da olur.
Biz dostumuzu da, düşmanımızı da kendimiz seçeriz.
Üzerine kayıtlı nüfus kağıdından başka (onu da devlet veriyor) bir şeyi olmayan kişilerin "esnaf, gazeteci, basiretli tüccar, işadamı" gibi gezmeleri sizce de komik değil mi?
En basit vatandaşlık görevini yerine getirmemişsin...
Vergini ödememiş, sigortanı ödememiş, kiranı ödememiş, aldığını ödememiş, ticaretten kaynaklı borçlarını ödememiş, borçtan kurtulmak için şirket değiştirmiş kişilerin "ahlaklı olmak, namuslu olmak, dürüst olmak" gibi kavramları kullanıp, başkalarına laf söylemeye hakkı var mı?
Kocasını arayıp, "Ben bu akşam annemde kalacağım" deyip, başka birinin evinde kalan kişinin; siyasetçilere, bürokratlara, gazetecilere, işadamlarına laf söylemeye, ahkam kesmeye hakkı var mı?

Sana 'o...pu' diyen biriyle neyi paylaşırsın?
Arkadaş sandığımız birisi aradı, "Şu o..pu bana yazıp duruyor. Şuna bir çaksana" dedi.
Yazıyı attım, kendi sitesinde yayınladı! Yazıyı internet sitesinden 10 dakika sonra kaldırdı.
Meğer o kadın, bizimkinin kıramayacağı birini aramış! Haber kalkmış!
Bizim ki çok keyifli, "Bana gelecek" dedi.
Sonra duydum ki, oturup viski içmişler, dostluğu ilerletmişler.
Dost olmaları güzel. Bizim için hiçbir sakıncası yok.
Sakınca şurada...
Dün "o...pu" dediğin biriyle bugün neyi paylaşırsın?
"O...pu" denilen kişiye gelince...
Sana "o...pu" diyen biriyle neyi paylaşırsın?
Kim, kiminle neyi paylaşırsa paylaşsın!
Ama bana kimse bulaşmasın!