Ne diyeceğimi merak edenler var.
Bu merakı gidermek benim görevim.
Halkın Sesi Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mustafa Özdemir, Zonguldak Belediyesi önünde kendisini yakmaya çalışan kişiyi 'intihara yönlendirdiği' iddiasıyla tutuklandı.
Hukukçular, bu iddia ile tutuklanmanın ağır bir karar olduğu görüşünde.
İtiraz halinde Mustafa Özdemir'in tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılacağı yönünde görüş beyan ediyorlar.
Dosyanın içeriği hakkında bilgimiz var.
Delillerden haberimiz var.
Yani biz olayın neden ve nasıl olduğunu biliyoruz.
Ne olursa olsun!
Zonguldak Merkez İlçe'de iki gazeteci örgütü var!
Biri de çıkıp "Tutuklama yanlış" demedi.
Bu iki örgütün 'gazetecilik refleksi' zaten tartışmalı.
Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti, gazetecileri konut sahibi yaptı.
Yani gazetecilere bir değer kattı.
Ama bu konuda bir şey demeliydi.
'Yanlış' demiyorsan 'doğru' de!
Ama bir şey de kardeşim!
Karaelmas Gazeteciler Derneği ise kimliğini kaybetmiş bir sivil toplum örgütüne dönüştü!
Galiba Mustafa Özdemir serbest kaldıktan sonra açıklama yapacaklar!
Karaelmas Gazeteciler Derneği Başkanı Mustafa Emen hasta!
Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Peki o derneğin yönetimindekiler neden harekete geçmezler?
Bu eleştirilerden sonra Mustafa Özdemir'i savunacakları yerde bizi eleştirirlerse şaşırmam!
Yazıklar olsun hepinize!
Neyse konu uzadı.
Gelelim bizim görüşümüze:
Mustafa Özdemir bu olaydan yargılanabilir.
Ancak tutuksuz yargılanabilir.
Gazeteciliğin yüz karası dernekler, cemiyetler de gazetecilerin vicdanında yargılanabilir.
Ben kendi adıma yargıladım.
Kararımı açıklıyorum:
Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin Osman Sav ve şürekasından kurtulmasına...
Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti'nin Derya Akbıyık ile kışlık konutların ardından yazlık konut yapımına devam etmesine karar verilmiştir.

Nehir kenarında yeterince beklersen
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giriş yasağım kalktı!
Yasak yokken hiç gidesim gelmiyordu.
Türk toplumundaki yasak alerjisi galiba bende de fazlasıyla var.
Önce yasağı anlatayım:
Önceki dönem AK Parti Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır, kendisini eleştirdiğim için hakkımda TBMM'ye giriş yasağı koydurmuş.
Önceki dönem CHP Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpçu, meclise davet etmişti.
Beni içeri almadılar.
Ama söyleyemediler.
Bir yetkili geldi.
Durumu izah etmeye çalıştı.
Ben problem olmayacağını söyledim.
Şerafettin Turpçu, aracıyla geldi, meclise girdik.
Araçla girerseniz kim olduğunuza bakılmıyor.
Çıkarken fotoğraf çektirdim.
Sosyal medya hesabımdan yayımladım.
Hüseyin Özbakır'ın danışmanı bu fotoğrafı içine sindiremedi.
Bir gazetede bu fotoğrafın meclis dışında çektirildiği yazıldı.
CHP'nin daha önceki dönem Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ı aradım.
Geldi, beni aldı, meclise girdik, yemek yedik.
İçeride gazeteci Kemal Aktaş ile fotoğraf çekip sosyal medya hesabımdan yayımladım.
Danışman, meclis güvenliğini harekete geçirdi!
Ama ben çoktan çıkmıştım.
Önceki gün TBMM'ye gittim.
Milletvekillerimizi ziyaret ettim.
Ben yine o meclisteydim.
Ama Hüseyin Özbakır artık milletvekili değildi.
Çinli filozof, komutan ve askeri bilge Sun Tzu'nun, "Nehir kenarında yeterince beklersen; düşmanlarının cesetleri yüzerek gelir; önünden geçerler..." sözünü anımsadım.
Ne alakası varsa!