Zonguldak'ta iki gün süren Corono Virüsü krizi doğru yönetilmedi.

Öncelikle olayın saklanmaya çalışılması büyük hataydı.

Halk, olayı basından duyacağına, bir yetkilinin ağzından duymalıydı.

Yetkililerin konuşma yasağı olunca basın duyduklarıyla haber yaptı.

Sonra "Basın abarttı" yorumları yapıldı.

Oysa, böylesi durumlarda devleti temsil eden yetkili, anlaşılır, duru bir Türkçe ile olayı kamuoyuna duyurmalıydı.

Konunun uzmanı bir yetkili, resmi ya da gayri resmi bilgilendirme yapmalıydı.

Biz, Pusula olarak, bir yetkiliden teyit ettiğimiz gayri resmi bilgilerle süreci yönettik.

Bu sayede "16 İranlı Ankara'ya sevk ediliyor, "Ateşi yüksek İranlı öldü", "Gözetim iki hafta sürecek" yalanlarına düşmemiş olduk.

Açıklama yetkisi olan yetkili, arayanlara açıklama yapmak yerine belli aralıklarla sosyal medya ya da resmi siteden bilgilendirme yapabilirdi.

Corono Virüsü krizini dostlarımız, arkadaşlarımız yönetti.

Elbette bu yazı nedeniyle üzülebilirler.

Ama Allah korusun. Bu insanlar gerçekten Corono Virüsü taşıyabilirlerdi.

Her şerden bir hayır çıkartmak lazım.

Bir de bu insanları Ereğli'den Zonguldak'a taşımak yerine orada Sahra Hastanesi kurulabilirdi.

Zonguldak'ı paniğe sevk eden en büyük etken, bu insanların Ereğli'den Zonguldak'a getirilmesiydi.

Burası Zonguldak.

Krizi de kerizi de bitmez!

Yeni bir krizde görüşmek dileğiyle.

Sosyal medya kirliliği

Sosyal medyanın kısıtlanması insanı rahatsız ediyor.

Ama şehidimiz olduğunda, sosyal medyanın her zaman olduğundan daha kirli bir hale gelmesi rahatsız ediyor insanı.

"Şehit sayısı artarsa, hükümete olan tepki daha çok olur" mantığıyla hareket eden bir grup var. Bu kişilerin gerçekten insanlıklarını, vicdanlarını sorgulamak gerekiyor.

Asker cephede iken, şehitler gelirken hükümeti, askeri sorgulamak doğru değil.

Azıcık bir nefes alalım.

Sonra ayağa kalkalım.

Şehitlerimizin hesabını hep beraber soralım.

Ama önce askerimizi şehit edenden.

Sonra askerimizi oraya gönderenden.

İlkayları iyiydi, son ayları kötü oldu!

Geçenlerde bizim internet sitesine saldıran zinayı ve adamını yazmıştım. Bu zina ve adamı hiç boş durmuyorlar! Sahte bir hesap açıp millete saldırıyorlarmış! Bizim yazdığımız yazıları da kullanarak, bizimle ilintili oldukları mesajını veriyorlarmış!

Facebook'tan salladıkları birinin yakını, milletin sitesine Facesine musallat olan kişinin kulağını bükmüşler. Gerçi o "Ben yazmadım eşim yazdı" demiş ama! Bu işlerin İlkayları iyi olur da son ayları hep böyle kötü olur!

Volkan Aydın ile Merve Kuru efsanesi bir kalemde çökmüş oldu!

Gözümüz aydın!

Günün Fıkrası: Sizi de istiyorlar

Kara Müftü adıyla anılan Karaman müftüsünün çok kızgın olduğu bir zamanda, Ak Hoca izin ister.

Müftü izin vermez.

Ak Hoca da "Sen vermesen de ben giderim" deyince...

Kara Müftü" Cehenneme kadar yolun var, defol git" diye hocayı yanından kovar.

Ak Hoca hiç seslenmeden dışarı çıkar.

Biraz sonra tekrar içeri girer.

Müftü ters ters bakar.

- Ulan ben sana cehennem ol git demedim mi?

- Ben de cehenneme kadar gittim.

Yolda zebaniler 'git müftüyle birlikte gelin' diye beni katmadı.

Ben de 'sizi almaya geldim' der.