Zonguldak İl Milli Eğitim Müdür Vekili Murat Kapıcı'yı sosyal medyada bir televizyon kanalında konuşma yaparken gördüm.

10 kişi izliyordu, ben de 11'inci kişi oldum!

Cumhurbaşkanına methiyeler diziyordu.

Kendi kendime "Ne oluyoruz?" dedim.

Ertesin gün, bir iki telefon trafiği yapıp gerçeği öğrendim.

Meğer Murat Kapıcı, izin alıp Ankara'ya gitmiş.

Ankara'da önüne çıkabilecek "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasını kaldırmak için televizyon programında böyle ifadeler kullanmış.

Paniğin nedenini, vakit biraz daha ilerleyince öğrendim.

Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin raporundan yırtan Murat Kapıcı, bu kez savcıların soruşturmasına takılmış!

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdür Vekili Murat Kapıcı hakkında, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı'na, 'Cumhurbaşkanına hakaret' iddiasıyla suç duyurunda bulunuldu.

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdür Vekili Murat Kapıcı'nın, toplantıya geç kaldığı için hakkında soruşturma açtığı Eğitim Bir Sen Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Saadettin Dede'ye söylediği, "Hani aleyhime bir açıklama yapmayacaktınız. Siz böyle yaparsanız, ben de eşimi sendikadan istifa ettiririm. Reisçi oldu mu her şey yolunda, sıkıntı yok. Adamlar Erdoğan'ı neredeyse islamın 6. şartı, imanın 7. şartı gibi görüyorlar. Ama siz Reisçi olduğunuzda kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz?" şeklindeki sözleri olay olmuştu.

Pusula'nın bu haberi üzerine Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri Zonguldak'a geldiler, üç olaya tanık olan, üç ismin ifadesini alıp gittiler.

Konuyla ilgili bir rapor hazırlayıp, gereğinin yapılması için Zonguldak Valiliği'ne gönderdiler.

Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, müfettiş raporuyla ilgili gereğini yaptı mı bilmiyoruz.

Bildiğimiz tek şey, üç tanık huzurunda kullanılan ifadelere rağmen; Murat Kapıcı'nın hala Milli Eğitim Müdürlüğü'ne vekaleten de olsa bakıyor olması, Cumhurbaşkanına hakarettir!

İşte bu nedenle konu yargıya taşındı.

Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı şikayetçiyi ve tanıkları dinleyecek, bir karar verecek.

Nereden nereye...

Zonguldak Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin kuruluş yıldönümü kutlanmış.

Yakın kadraj bir fotoğraf karesine sığacak kadar az kalmışlar.

Kuruluşundan son birkaç yılına kadar maddi/manevi büyük emek verdiğimiz derneğin düştüğü durum içler acısı.

Geçimini gazetecilikten sağlayanları gazeteci sayan bir derneğin başkanlığına, TTK'dan emekli Mustafa Emen getirildi.

Mustafa Emen, sevdiğimiz bir abimizdi.

Ama Gazeteciler Derneği Başkanlığı onun yapabileceği bir iş değildi.

Şu anda boş bir kale konumundaki Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin en kısa sürede emekliler derneği görüntüsünden kurtulup, eski şaşalı günlerine dönmesini diliyor, kuruluş yıldönümünü kutluyorum.

Bozuk sayaç!

Köşe yazılarının çok okunduğunu iddia edenlerin internet sitelerinde, çok önemli bir haberin köşe yazısının yüzde 10'u kadar okunması tuhaf değil mi?

Belli ki, köşelerini kendi kendilerine tıklayanlar, haberlere tıklamayı unutuyorlar!

Bu önemli eksiği hatırlatmak istedim!

Yoksa gülmekten okuyamıyoruz!

Sıcak haberde Pusula'nın performansını gördünüz sanırım.

Hesaplamadım ama hepinizin toplamından daha fazla olduğu inancındayım.

Benim zamanım yok!

İsterseniz siz oturup hesaplayın!

Günün Fıkrası: Bizde çalışanı severler!

Odanın birine 1 kadın, 1 ütü ve 1 gömlek koymuşlar.

5 dakika içinde gömleği ütüleyip, kadınla beraber olan kişi; büyük ödülü kazanacakmış.

Japon almış ütüyü eline, gömleği bir güzel ütülemiş.

Kadına sıra gelince süre bitmiş.

Çıkışta; "Bizde prensip budur, önce iş gelir" demiş.

Fransız girmiş ve hemen kadına saldırmış.

Ütüye sıra gelince süre bitmiş.

Çıkışta; "Bizde prensip budur, önce aşk gelir" demiş.

Türk girmiş odaya.

Girer girmez vermiş kadına ütüyle gömleği, o ütülerken kadınla beraber olmuş ve yarışmayı kazanmış.

Çıkışta; "Bizde prensip budur, çalışanı severler" demiş.