Zonguldak'ın nabzı Pusula'da atıyor

Acayip konsantre şekilde çalışıyorum.

Özellikle Pusula'yı internetten takip edenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.

Özel haberler, kulisler, siyasi gelişmeler tam gaz!

Zonguldak Vergi Dairesi Başkanı Vekili Refik Akgün'ün görevden alındığını yazdık. Yerine Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı Gelir İdaresi Grup Müdürü Halil İbrahim Temiz'in atandığını yine ilk biz yazdık.

İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Recep Demirtaş, izin verilirse yılbaşında emekli olmak istiyor. Yerine gelecek ismin Zonguldak ve Samsun eski Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Ahmet Karayılmaz olduğunu zaten duyurmuştuk.

Bu arada Amele Birliği Başkanlığına uzun süredir ismi konuşulan Mustafa Küçük atanıyor.

Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Kemal Gümrükçü'nün yerine gelecek isim belli oldu.

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü için Celil Demirci ve Muzaffer Zor isminden biri tercih edilecek.

Kilimli İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Muzaffer Yıldız, aynı yerinde görevine devam ediyor.

İşin cılkı çıktı

4-5 tane gazeteci her gittikleri bürokrat ve siyasetçiye "Ali Rıza Tığ sizi neden yazmıyor?" diye soruyorlar.

Aslında söylemek istedikleri şu: "Siz Ali Rıza Tığ'a para veriyorsunuz, onun için sizi yazmıyor. O halde bize de ver."

Türkçesi bu. Ama bunun için sizin önce 40 fırın ekmek yemeniz lazım! Kırık fırın değil, 40 fırın! Ama sonra kendisini photoshopta kendinizi küçültmeniz lazım!

Hele biri var ki, "Ben yazdığım bütün bilgileri Emniyet Müdürü'nden alıyorum" diyor. Aldığı bilgileri tek tek anlatıyor!

Emniyet Müdürü, bir siyasetçi ile yaptığı telefon görüşmesini bu kişiye anlatıyor. O kişi de bunu yazıyor!

Dün gene biri bir yemek ihalesinin doğrudan teminle Zonguldak'ta bir firmaya verildiğini yazmış. Meğer ihaleyi Ereğli'den bir firma almış!

Bizim orraralarda bir söz vardır: Düzelü be!

Kıssadan Hisse: Adalet dediğin böyle olur

Kanada'da ihtiyar bir adam ekmek çalmaktan tutuklanıp mahkemeye sevk edildi.

Yaşlı adam suçunu kabul edip itiraf etti.

Ve yaptığı hatayı şöyle açıkladı:

"Çok acıkmıştım neredeyse açlıktan ölecektim."

Hakim şöyle hükmetti:

"Sen hırsızlık yaptığını biliyorsun ve ben senin on dolar tazminat ödemene hükmediyorum.

Bu parayı ödeyemeyeceğini bildiğim için senin yerine ben ödeyeceğim. "

Duruşma salonunda herkes susmuştu, hakim cebinden on dolar çıkardı ve ihtiyar adamın tazminatı olarak hazineye götürülmesini istedi.

Ardından ayağa kalktı ve salondakilere hitaben: "Hepiniz suçlusunuz ve her biriniz on dolar ceza ödemelisiniz zira sizler öyle bir şehirde yaşıyorsunuz ki ihtiyar bir adam açlıktan hırsızlık yapmak zorunda kalıyor.

Duruşma salonunda 480 dolar toplandı ve toplanan parayı hakim ihtiyar adama verdi.

Ve sözlerine şunu ekledi:

"Eğer medeni insanların yaşadığı bir şehirde fakir görürseniz bilinki o şehrin yöneticileri halkın malını çalıyorlar." (Muzaffer Yıldırım)

Günün Fıkrası: Feminist!

Feministlerin yıllık kongresinde, Amerikan Delegesi hanımefendi kürsüye gelmiş ;

- Geçen yılın kararlarını aynen uyguladım. Eve gider gitmez kocama: "Bundan sonra temiz çamaşır istersen, kendi çamaşırını kendin yıka!

İşte makine orada" dedim.

- İlk gün bir şey görmedim,

- İkinci gün bir şey görmedim,

- Üçüncü gün bir baktım, makinenin başında sade kendi çamaşırlarını değil, benimkileri de yıkıyor!

Alman Delegesi söz almış ;

- Ben de kararımız gereğince kocama: "Bundan böyle temiz tabakta yemek istiyorsan, bulaşığını kendin yıka! İşte makine orada" dedim.

- Birinci gün birşey görmedim.

- Ikinci gün bir şey görmedim.

- Üçüncü gün baktım, makinenin başında sadece kendininkileri değil, benim bulaşıklarımı da yıkıyor!

Üçüncü konuşmacı bizden,TÜRK feminist kardeşimiz...

- Türkiye'ye döner dönmez kararımız gereğince kocama :

"Bundan böyle yemek yemek istiyorsan, kendin pişirmen gerekecek.

İşte mutfak orada!" dedim.

- Birinci gün bir şey görmedim.

- İkinci gün de bir şey görmedim.

- Üçüncü gün, sol gözüm biraz açılır gibi oldu... Hafiften görmeye başladım !!!