Önce haberi hatırlayalım:

"Çatalağzı Termik Santralı (ÇATES) Direktörü Harun Sarı ve Bakım Onarım Direktörü Ahmet Yılmaz görevlerinden alındı. Santral Direktörü Harun Sarı'nın yerine vekaleten Santral Bakım Müdürü Hakan Kızıl görevlendirildi. Bereket Enerji'nin Özelleştirme İdaresi'nden satın aldığı ÇATES'i ilk günden bu yana Harun Sarı yönetiyordu."

Harun Sarı'dan önce ÇATES'in İşletme Müdürlüğünü Muzaffer Gençoğlu yapıyordu.

O dönem yaşananları uzun uzun anlatıp, kafanızı şişirmek istemiyorum.

Emniyet, bir grubu 69 yapmıştı!

Harun Sarı'yı görevden aldıran güç, ÇATES'in başına yeniden Muzaffer Gençoğlu'nu getirebilir mi?

Tüm çabanın bu yönde olduğunu duyuyoruz.

Harun Sarı'nın yerine vekaleten bakan Hakan Kızıl'ın, çelik gibi sert ve disiplinli olduğu söyleniyor.

Ne zaman eğilip-büküleceğini kimse kestiremiyor.

"Eğilmez-bükülmez ama kırılır" diyorlar.

Özetle, ÇATES'teki Harun Sarı operasyonu, santral direktörünün görevden alınma operasyonu değildir.

Arkasında çok daha büyük planlar vardır.

Zonguldak'ta dengelerin yeniden değişeceğinin işaretidir.

Bu işin içinde, eski ve yeni milletvekilleri var.

Bazı işadamları var.

O işadamlarının sırtından para kazanan tefeciler var.

İş göründüğünden büyük!

Dikkatle izliyoruz.

Yerli ve Milli silahlarımızı göreceğiz

Türkiye Cumhuriyeti, Suriye'ye geniş kapsamlı bir harekat yapıyor.

40 kilometre derinliğinde bir güvenli hat oluşturmak için Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı unsurlar harekata başladı.

Allah askerlerimizin, komutanlarımızın ayağına taş değdirmesin.

Amerika'nın hava sahasını kapatmasına rağmen uçaklarımız bölgeyi bombalıyor.

İHA'larla, SİHA'larla sahadayız.

Türk ordusu, kendini deniyor, sınıyor.

Yeni silahlarını test ediyor.

Bakalım yerli ve milli silahlarımız ne durumda?

Gerçekten işe yarıyorlar mı?

Suriye'de bunu göreceğiz.

Bir de dünyanın tepkisini!

Gazamız mübarek olsun.

Kıssadan Hisse: Kadın zekası!

Bir karı koca, evde problemler yaşamaktaydı ve birbirlerine konuşmama cezası uygulamaktaydı. Adam aniden, ertesi gün karısının kendisini sabah 5:00'da iş için bir uçuşu olduğundan uyandırması gerektiğini hatırladı. Sessizliği ilk bozan ve kaybeden kendisi olmamak için, bir kağıdın üzerine "Lütfen beni sabah 5:00'da uyandır" yazdı ve notu karısının bulabileceği bir yere bıraktı. Ertesi sabah, adam uyandı; ancak saatin 9:00 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını fark etti. Çok kızdı, tam karısının onu neden uyandırmadığını soracakken, yatağın yanında bir parça kağıt buldu. Kağıtta; 'Saat 5:00'da uyan' yazmaktaydı.

Hisse: Erkekler, bu tip yarışmalar için yeterli donanıma sahip değiller... (İstisnalar hariç)