Zonguldak hiç gelişmemiş olsaydı.

Hatta Zongalık olsaydı.

Merkez, sazlık ve bataklık içinde olsaydı.

Bahçelievler'de çakallar ulusaydı.

Bugünden çok daha güzel olurdu.

Doğru düzgün planlama ile muhteşem bir yerleşim birimi olabilirdi Zonguldak.

Maden için yerin altında galeri açanlar, yerüstünde de planlı bir şehirleşme adımı attılar.

Ama sonra hızlıca göç alan Zonguldak, plansız kentleşme ile dünyanın en büyük köylerinden biri olmayı başardı.

Kömür rantıyla yetinmeyen zihniyet, ormanı katletti; yetmedi.

Denizi kirletti, sahili katletti; yetmedi.

Kömür yerine taşı toprağı yaktı, havayı kirletti; yetmedi.

Sonunda insanlar kirlendi.

Ruhlar kirlendi.

Belediye değil, muhtarlık olsa; bu kadar çirkin bir yapılaşma olmazdı Zonguldak'ta.

Kenti yerine, kendini düşünen politikacılar ve bürokratlar nedeniyle geldiğimiz nokta bu.

Hırsızların, dolandırıcıların baştacı edildiği, politikacılar ve bürokratlar tarafından korunup kollandığı bir şehirde, modern bir yaşam düşünülebilir mi?

İyi hafta sonları diliyorum.

Yasin Hamzaçebi-Davut Acar

30 yıla uzanan meslek yaşamımda, sadece iki kişide yaşadım bu durumu.

Biri Yasin Hamzaçebi, diğeri Davur Acar.

Bu iki kişiyle ilgili ne zaman haber yapsak; hukuksal yolları kullanmakla tehdit ederler.

Onlarca haber yaptık.

Bir tane davaları yok.

Çünkü dava açabilecekleri bir durum yok.

Ama bizim açtığımız davalar, kapı gibi yürüyor.

Çünkü tanık var, kanıt var.

Bize sallayan bir akademisyen vardı.

Kaç aydır cezaevindeydi.

Çıktı mı acaba?

Biri de öyle sosyal medyadan sallıyordu.

Beycuma Açık'ta misafir olmuştu bir hafta.

Bu işler, öyle kuru gürültüyle olmaz.

Türkiye'de adalet sistemi biraz yavaş işler.

Ama işler.

Biz, adalet sistemine güveniyoruz.

İlahi adalet sistemine daha çok güveniyoruz.

Minarenin üstüne düşer!

İnsanın fıtratında utanma, sıkılma olur.

Bunlarda o da yok.

Bir gün; dini bilgilerine inandığım, güvendiğim bir büyüğümle sohbet ederken şöyle bir soru sordum:

"Hocam; adam tefecilik yapıp para kazanıyor. Ama kamuoyuna farklı görünmek için dini ritüeller kullanıyor. Mesela cami yapıyor. Bu olayı nasıl yorumlayacağız?"

Hoca durdu, düşündü ve konuştu:

"O vatandaş, sırat köprüsünden geçerken, yaptırdığı caminin minaresinin üstüne düşebilir. "

Ben mesajı aldım.

Umarım siz de almışsınızdır!

Günün Fıkrası: Farklı Horoz

Bir tavuk yetiştiricisi bara gider... Bardaki bir kadının yanına oturur ve bir kadeh şampanya sipariş eder. Kadın;

- Buna ne dersin? Ben de tam bir kadeh şampanya sipariş etmiştim!

- Ne tesadüf. Bu, benim için özel bir gün, Kutluyorum.

- Bu benim için de çok özel bir gün!"

"Ne tesadüf" der adam ve kadehlerini kaldırırlar.

Çiftçi; "Ne kutluyorsunuz?" diye sorar. "Kocam ve ben bir çocuk sahibi olmaya çalışıyoruz ve bugün benim jinekoloğum, hamile olduğumu söyledi!" diye cevap verir kadın.

"Ne tesadüf," der adam... "Ben bir tavuk çiftçisiyim ve yıllardır tüm tavuklarımda döllenme sorunu vardı; ama bugün nihayet döllendiler ve yumurta almaya başladık."

"Harika! Nasıl bir tedavi uygulandı?" diye sorar kadın.

"Ben farklı bir horoz kullandım" diye yanıtlar çiftçi.

Kadın gülümser: "Ne tesadüf."