Zonguldak halkı, eski Başkan Muharrem Akdemir'den öylesine sıkılmıştı ki...
Büyük bir umutla seçti Belediye Başkanı Doktor Ömer Selim Alan'ı.
Belediye iktidar olmadığı için, birtakım hizmetlerin gelmediğine inanılıyordu.
AK Partili Doktor Ömer Selim Alan, Belediye Başkanı seçilince her şey hallolacaktı.
Önce eş, dost, arkadaşlar işe alındı; kadrolar kuruldu, sonra ihaleler yapıldı.
Çölde susuz kalan biri gibi asfalta hasretti Zonguldaklı.

İhale yapıldı, iptal edildi.
Sezon bitmek üzere ihale yenilendi.

İnşallah asfalt başlayacak.
Peki ne yaptı, göreve geldiği günden bu yana Doktor Ömer Selim Alan?
"Efendim bu kadar kısa sürede ne yapsın?" diyenleri duyar gibiyim.
Bırakın bir şey yapmayı, bir şey yapılacağı umudunu yok etti Zonguldak halkının.
Oysa daha hızlı bir giriş yapılabilirdi.

Asfalta başlanabilirdi.

Yollar şimdiye kadar yapılabilirdi.
Secaattin Gonca da böyle bir hava cıva gitmişti.

Az bir farkla kazandığı seçimini, büyük bir farkla kaybetmişti.
Eğer işe alınacak eş/dost/arkadaş kalmamışsa, makamdaki koltuk ısınmışsa; artık sahada icraatın başında olmakta fayda var.
Makamda otur dinle, mahalleye çık dinle.
Yeni bir şey icat etmeye gerek yok.
Zonguldak'ın en büyük sorunu yol.
Yolu yapan, yeniden seçilmenin yolunu da yapar.

Kıssadan Hisse: Hidayet!

Hidayet, ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer.

Hemen önünde bekleyen adam, pederdir.

Kapıda bir melek beklemektedir.
Melek, pedere sorar:

"Hiç günahın var mı Peder?"

Peder; "Aziz melek ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim" diye yanıtlar bu soruyu.
Melek; "Çok iyi, bunları zaten biliyorduk. Al sana cennetin gümüş anahtarı" der.
Ve sonra Hidayet'e döner.

"Senin hiç günahın var mı?"
Hidayet; "Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım. Tanrıya dua etmedim açıkçası. İnancım da zayıftı ve bir günahım vardı. Çok sert ve hızlı otobüs kullanırdım" diye yanıtlar meleğin sorusunu.
Melek; Hidayet'e döner ve "Bunu da biliyoruz. Çok iyi... Al sana cennetin altın anahtarı" der.
Peder bu olaya çok sinirlenir ve meleğe; "Ben hayatımı tanrıya adadım. Siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz. Bu haksızlık değil mi?" diye sorar.
Melek; gülerek yanıt verir:

"Koçum; sen vaaz verirken herkes uyuyordu. Ama Hidayet otobüs kullanırken, herkes dua ediyordu!"

Günün Fıkrası: Enayi miyim ben?


Delinin biri, hastanenin bahçesinde el arabasını ters çevirmiş, sürmeye uğraşıyormuş. Bunu gören doktor; "Öyle sürülmez, düzeltsene arabayı.." demiş.
Deli hemen cevap vermiş:

"Geçen gün senin dediğin gibi sürdüm; akşama kadar kum taşıttırdılar, enayi miyim ben?"