Önceki Zonguldak Valisi Ahmet Çınar, Kilimli Sahil Yolu'na hafriyat dökümünün önüne geçebilmek için "Gerekirse jandarma dikin" demişti.

Bölge jandarma bölgesi değildi.

Zaten Vali'nin de ömrü vefa etmedi. Merkeze gitti.

Zonguldak'a atanan Vali Erdoğan Bektaş, polise talimat verdi.

Polis göstermelik birkaç bariyer koydu.

Hafriyat dökümü tüm hızıyla sürdü.

Benim anlamadığım konu şu:

Zonguldak'ta kolluk kuvvetleri, Valileri dinlemiyor mu?

Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş'ın "Hafriyat dökülmeyecek. Gerekirse polis dikilecek" dediği yere hafriyat dökülebilir mi?

Devleti oluşturan 3 ana faktör olarak belirtilen yasama, yürütme ve yargı; Zonguldak'ta yanlış uygulanıyor.

Yürütme, görevini düzgün yapmıyor.

Ya da "Yürütme"yi yanlış anlıyorlar.

Beyler; yasama görevini yapmış.

Kanunlar ortada.

Siz yürütme olarak kanunları uygulayın.

Uymayanları yargıya bırakın.

Anlamazlara anlatıyoruz galiba.

Tahkir ve tezyif çalışmaları...

Geçenlerde bir bürokrat, bir gazeteci için "Gitmeden onun canına okuyacağım" gibisinden bir laf etmişti.

Cevabını aldı.

Aldığı cevabın altından kalkamadı.

Acaba kimsenin bilmediğini sandığı yazışmalardan yüzü kızardı mı?

Orasını bilmiyoruz

Şimdi adres değiştirmiş!

Oklarını bize çevirmiş.

Haber elemanları aracılığıyla "tahkir ve tezyif" çalışmaları yapıyor.

Devlet imkanlarıyla kişisel hırslarına yenik düşmek bir bürokrata yakışmaz.

Söyleyelim ve bekleyelim.

Kıssadan Hisse: İnsan ne ile yaşar?

Tolstoy'un "İnsan Ne ile Yaşar" kitabında bahsi geçen çiftçi Pahom'un öyküsünü bilir misiniz?

Fakir bir çiftçi olan Pahom, daha zengin olma hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gider. Gerçekten de reis; herkese istediği kadar toprak veren, cömert biridir. Pahom'a "Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin; fakat güneş batmadan, yeniden başladığın yere dönmen lazım" der. "Yoksa bütün hakkını kaybedersin."

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar geçer. Tam geri dönecekken gördüğü bir araziyi es geçemez. Şu-bu derken, bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takati. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz...

Reis, olanları izlemektedir. Çok kez şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom'u bu mezara gömerler. Reis, Pahom'un mezarının başında durur şöyle der: "Bir insana işte bu kadar toprak yeter."

Fıkra: Üç tel saç

Bir adamın üç tel saçı varmış. Berbere gitmiş. Berber sağa yatırmış biri kopmuş. Sola yapıştırmış biri daha kopmuş. "Abi bir tel saçın ne yapayım?" demiş.

O da "Bırak dağınık kalsın" demiş."