Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Madenci Anıtı'nda halka seslendi.

TTK'ya bin 500 işçi sözü verdiğini, bin işçinin alındığını, 500 işçinin de önümüzdeki aylarda alınacağını söyledi.

Karayollarının iki yıl içinde tamamen biteceğini, Filyos Limanı'nın Karadeniz'in nakliye merkezi olacağını söyledi.

Demiryolu hattının Adapazarı-Arifiye'den Bartın'a kadar ulaşacağını söyledi.

Doğalgazın Çaydeğirmeni beldesine bile ulaştığını söyledi.

Havaalanının Mart ayının ikinci yarısında yeniden seferlere açılacağını söyledi. Yurt işi-yurt dışı detayına girmedi.

AK Partili belediye başkan adaylarının kamuoyuna açıkladığı projelerin arkasında olduğunu söyledi.

Kadınlara 200 gramlık Rize çayı dağıttı. "İçin, bize dua edin" dedi.

CHP'ye kızdı, İYİ Parti'ye kızdı, Saadet'e kızdı, HDP'ye kızdı, PKK'ya kızdı, YPG'ye kızdı, marketlere kızdı, gitti.

Mitingin coşkusuna, kalabalığına değinmeyeceğim.

Cumhurbaşkanımız, hiçbir nahoş hadise yaşanmadan kentimize geldi ve gitti.

Mitingleri kaldıralım...

Sevgili Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bir Zonguldak mitingini daha başarıyla gerçekleştirip, kentimizden ayrıldı.

Zonguldak halkı olarak kendisini yine hoş bir şekilde ağırladık. Hiç bir sorun çıkartmadan uğurladık. Yine bekleriz. Başımızın üstünde yeri var.

Seçim dönemlerinde ses ve görüntü kirliliğinin önüne geçen Sayın Cumhurbaşkanının bir sonraki seçime mitingleri de kaldırmasını bekliyoruz.

Cumhurbaşkanımızın mitingi için Zonguldak bir dekor, Madenci Anıtı da sahne olarak kullanıldı. Kentte hayat durdu, tüm yollar tutuldu.

Bir sonraki seçimde Avrupa'da olduğu gibi, seçim meydanları yerine salon toplantıları yapılırsa, hepimiz mutlu olacağız.

Miting meydanlarındaki kalabalık yerine, televizyonlardaki reytinge baksak, aynı sonucu elde edebiliriz.

Türkiye, seçimden seçime koşmaktan yoruldu. 31 Mart 2019'dan sonra lütfen bir dört yıl seçim lafı duymasak olur mu?

Günün Fıkrası: Cesaret edemedim...

Dursun, askerlik arkadaşı Temel'i ziyarete gitmiş. Temel'in de dört karısı, bir göz odası varmış.

Akşam yemeğini tıka basa yedikten sonra Dursun, "Pana müsade!" demiş. Temel, "Dışarudaki yağmuru görmeyi misun? Puzdolabinun önüne pir yatak sereruz, yatar sabah kahvaltidan sonra gidersun" demiş.

Israr üzerine çaresiz kabul etmiş Dursun. Yatmışlar, ama Fadime, Temel'e, "Kalk, kocaluk görevinu yap!" demiş.

Temel, "misafir var" falan dese de Fadime, "Çağırmasaydun!" deyip ısrar etmiş.

Temel, "O zaman git su içer gibu yapup puzdolabinun kapisinu aç ve onun ışığında pak pakalum, Dursun uyuyor mu?" demiş.

Fadime, buzdolabını açıp bakmış, Dursun uyuyor.

Temel, kocalık görevini yapmış.

Fadime ister de diğer üç kadın durur mu?

Onlar da aynı ritüeli uygulayıp dolabı açıp ışığında Dursun'u kontrol etmişler.

Temel de kocalık görevini yapmış.

Sabah kahvaltıda Temel, "Nasi Dursun, rahat uyudun mi?" diye sormuş.

"Dün akşam o kadar çok yeduk ki! Hararetten pek uyuyamadum" demiş Dursun.

"Ula, puzdolabinun önünde yatayidun. Niye kalkup su içmedun?" diye sormuş Temel.

"Vallahi düşünmedum değul!" Ama paktum ki puzdolabinu her açanu pecereysun. Cesaret edemedum!" demiş Dursun.

Günün Sözü

"Hile yapan, yalan söyleyen, ama görünüşte saygınmış gibi davranan adam. O aslında kendisinin namussuz olduğunu biliyor, ama başkaları onu namuslu sandığı için, çevreden bir saygı topluyor, oradan kendine elden düşme bir öz saygı çıkarıyor."

Ayn Rand