Zonguldak, yine bir seçime kilitlendi.

Üretim yok...

Yatırım yok...

Plan yok...

Proje yok...

Bitmedi şu seçim işleri...

Ülkedeki ekonomik kriz, Zonguldak'ı da derinden etkiledi.

Kamu yatırımları durdu.

Müteahhitler şantiyeleri kapattı.

Tedarikçiler ve çalışanlar paralarını alamadı.

Kriz daha da derinleşti.

Şu an en rahat olanlar belediye başkan adayları...

Seçim sonrasında kimler batacak, kimler kalacak, göreceğiz.

"Kazandım" sananların da kısa süre sonra kaybettiklerini göreceğiz.

Hayat böyle bir şey: Çan Eğrisi...

4 yaşında başarı ....donuna işememektir.

12 yaşında başarı..........arkadaş bulabilmektir.

16 yaşında başarı.................araba sürebilmektir.

20 yaşında başarı.........................seks yapabilmektir.

35 yaşında başarı .......................para kazanabilmektir.

50 yaşında başarı .......................çok para kazanabilmektir.

60 yaşında başarı ........................seks yapabilmektir.

70 yaşında başarı ................araba sürebilmektir.

75 yaşında başarı .........arkadaş bulabilmektir.

80 yaşında başarı ....donuna işememektir.

"Çan Eğrisi"ne göre ben, 48 yaşında olduğuma göre hala para kazanma dönemindeyim!

Sonrası Allah kerim!

Kıssadan Hisse: Hekimlik ve Fahişelik...

Her ikisi de dünyanın en eski meslekleridir.

Her ikisi için de "Allah muhtaç etmesin, ama yokluklarını da göstermesin" denir.

İkisinin de aldığı ücrete "vizite ücreti" denir.

Eğer özel sektörde çalışıyorlarsa ne ala, toplumda her ikisinin de saygınlığı yüksek olur; ama eğer kamu sektöründe iseler halleri perişandır.

Sosyetik olanları daima el üstünde tutulur; sık sık televizyonlarda, basında boy gösterirler.

Her ikisinin de çalışma saatleri düzenli değildir. Ne zaman çağırılırsa, o zaman gitmek zorundadırlar.

Her ikisi de müşterilerini seçme şansına sahip değildir. Ancak müşterileri onları seçebilir.

Muameleleri iyi olmak zorundadır, müşteri memnun kalmazsa bir daha gelmez.

Her ikisi de otobüste, trende vs. yolculuk yaparken yanlarında oturan kişiye mesleklerinin ne olduğunu söylemekten çekinirler. Aksi takdirde yanlarındaki kişi kendilerinden yararlanmaya kalkışabilir.

Mesleklerini sevmeseler de bir kere başladılar mı artık geriye dönüş yoktur.

Her ikisi de çocuklarını en iyi okullarda okuturlar "kendileri gibi olmasınlar" diye...

"Bu meslekte en iyisi ol" düsturu her iki meslek için de geçerlidir.

Her ikisinin de en büyük hayali, bol para kazanıp, en kısa zamanda bu meslekten kurtulmak ve normal insanlar gibi bir yaşam sürebilmektir.

Ama nerdeee...

Antik şehirlerden günümüze kadar sadece iki yapı ayakta kalmıştır...

Şifahane ve kerhane...

Çünkü ikisi de "yıkılmasın" diye çok sağlam yapılmışlardır.

(Dr. Kadir Çeviker

İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Kalp Damar Cerrahisi)