Uzun süredir takip ediliyorum.

Önce İnağzı'da TOKİ evleri önünde aracımın önü kesildi.

Bir son dakika manevrasıyla kurtuldum.

Sonra evimin yakınında aracımın önü yine kesildi.

Şikayetçi oluyorum...

Ama fiili saldırı olmadığı için dava süreci çok uzuyor.

Mesela, 30 Haziran 2017'de TOKİ önünde yaşanan olayla ilgili önümüzdeki ay mahkemeye çıkacağız. Yani tam 9 ay sonra adli süreç işlemeye başlayacak.

10 Ekim'deki saldırıda zanlıların polise ifade vermeleri o kadar uzun sürmüştü ki!

Ancak hala yargılama sürecine geçilmedi!

İnşallah Mart ayında mahkemeye çıkarız!

Böyle olunca, saldırganlar da cesaret buluyor!

"Nasıl olsa bir şey olmuyor" diye düşünüyorlar.

Gelelim asıl meseleye!

Dün akşam saat 17.00 sıraları...

Doktorlar Sokağı'nda tetikçiyle göz göze geldim.

Son anda fark ettim!

Gözünü, gözümde yakaladım.

Hem de üç-dört kez!

Zayıf, ben boylarda, yüzünü gizleyen şapkası, parkasıyla o bir tetikçiydi!

Ama tek değildi.

Yanımdaki arkadaşım, uzakta bekleyen 3 kişinin daha olduğunu tespit etti.

Kendi güvenlik önlemimizi aldık, olay yerinden ayrıldık.

Araçla ve yaya olarak sürekli takip altında olduğumu biliyorum.

Ama dün tetikçiyle göz göze geldim. Daha önce defalarca olduğu gibi yine kalleşçe bir saldırı hazırlığını yapıldığını son anda fark ettim.

Saldırının alt yapısını oluşturanları, saldırıyı planlayanları, finans sağlayanları, saldırgana koruma kalkanı olanları biliyorum.

Bilmediğim tek şey, ne zaman, ne şekilde saldırıya uğrayacağım.

Puştluğa can dayanmaz.

Şimdi diyeceksiniz ki:

"Gidip niye şikayetçi olmadın?"

Fiili saldırı gerçekleşse, işler hızlı yürüyor!

Ama böylesi durumlarda eşek yokuşa sürülüyor!

Herkesin bir hesabı varsa, Allah'ın da bir hesabı var!

Bu can, bu tende durdukça...

Durmak yok, mücadeleye devam...

Yıkımlar niye durdu?

Zonguldak Valiliği, Milli Emlak Müdürlüğü'ne ait araziler üzerindeki kaçak yapıların yıkımına öyle bir hızlı girmişti ki!

Zonguldak'ta tek bir kaçak yapı kalmayacak sanmıştık!

Emniyet güçlerinin kararlılığını, devletin tüm imkanlarının yıkım için seferber olduğunu görünce, "Şimdi tamam" demiştik.

Meğer, Tersane'deki birkaç bina ile Zonguldak Limanı'ndaki çekekler kaçakmış!

Şimdi merak ediyor ve soruyoruz:

Yıkımlar durdu mu?

Durduysa, neden durdu?

Devam edecekse, niye durdu?

Daha nereler yıkılacak?

Biliyoruz ki, yıkım kararı olan birçok bina ve büfe var.

Havaların ısınmasını mı bekliyoruz?

"Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Lokali'ni yıkamadık" diye mi durdunuz?

Gerçekten merak ediyoruz!

Kim inanır? Kadir İnanır!

Bir resmi kurumun yöneticisi, ihale verdiği firmanın sahibinden günlük araç kiralar mı?

Yani o firma sahibi, kendisinden araç isteyen kurum yöneticisinden para isteyebilir mi?

Buna kim inanır?

Tabi ki hasta yatağında yakan Kadir İnanır!

Konuyla ilgili detaylı açıklamayı daha sonra yapacağım.

Şimdilik bu kadar bilin yeter.