Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Zonguldak Milletvekili Hüseyin Özbakır'ı eleştiriyorum.

Çünkü "Zonguldak Milletvekili" sıfatını taşıyor.

Ama Zonguldak'la ilgisi yok.

Zonguldak'a yaptığı bir hizmet yok.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ilken okuduğu şiir nedeniyle hapis cezası almıştı.

Bu cezanın infazı için Kırklareli'ni seçmişti.

Tesadüfen o ilin Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır!

İşte Zonguldak'la hiç ilgisi olmadığı halde bu vefa, Özbakır'ı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) taşıdı.

Özbakır, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la ilişkisini Zonguldak lehine kullanmadı.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, kendisini Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) Üyesi yaptı.

Özbakır, bu makamı da Zonguldak lehine kullanmadı.

Özbakır, Zonguldak'ı taşıyacakken, biz Özbakır'ı sırtımızda taşımaya başladık!

Bir de başımıza danışmanı Levent Çebi çıktı!

Bir iken, iki oldular.

Özbakır, onca şikayete rağmen Levent Çebi'den vazgeçemedi.

Çebi, "Ben gidersem, Özbakır da gider" demişti.

O zaman anlamamıştık.

Ama artık çok iyi anlıyoruz.

Özbakır ile Çebi, isteseler de birbirlerinden ayrılamazlar.

Aralarında çok güçlü bir bağ var!

Hüseyin Özbakır'ın Kuşadası'nda tatilde olduğu günlerde yine dava açılmış bize!

Hani şu viagra kullanan siyasetçi haberi vardı ya!

İşte ondan!

Sanki Zonguldak'ta Hüseyin Özbakır'dan başka siyasetçi yok!

Ne günlere kaldık?

Saldım çayıra...

Zonguldak'ta bir hastanedeki hemşire-sağlık memuru skandalı kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Hastane yöneticisi, tuvalette basılan çalışanları daha rahat yerlerde görevlendirerek ödüllendirdi. Zaten olay bize bu yüzden geldi!

Aynı hastanenin bir erkek çalışanı, alışveriş merkezinde cep telefonuyla etek altı görüntü çekerken yakalanmış, olay adliyeye intikal etmiş. Ona da soruşturma yok!

Hastane tuvaletinde yakaladığı personeli ödüllendiren yöneticiden, bu tacizci personeli de daha üst bir göreve getirmesini bekliyoruz!

"FETÖ'cü" diye bir dünya insan devlet memuriyetinden atılırken, bu ahlaksızların hala görevde tutulmasının akıl alır bir tarafı var mı?

Anlayacağınız; saldım çayıra, Mevlam kayıra!

Nasıl olsa yöneticinin koruyanı-kollayanı çok!

Durmak yok, yola devam!

Sanat, altın bileziktir!

Beni Türk hekimlerine emanet edin!

Kıssadan Hisse: Bilge ile Köpek...

Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı... Köpek susamıştır, ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köpek, susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer.

O anda bilge düşünür:

"Benim bundan öğrendiğim şu oldu: Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir. Ama biraz daha düşününce, aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür. Asıl öğrendiği şey, insanın bir bilge bile olsa bir köpekten öğrenebileceği bilginin var olduğudur."

Günün Sözü:

"Ahmakların işgal ettikleri makama yaptığı kötülüğü, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz."

Mevlana