Dün takip edenler muhtemelen görmüştür;

"Benim babam kahramandı... Alkışlayın" diyen gencin gözyaşlarını...

Öncelikle kazada şehit olan tüm askerlerimize, görevlilerimize Allah'tan rahmet diliyoruz.

[*] [*] [*] [*]

Haberden aktarmak gerekirse;

Tunceli Pülümür'deki helikopter kazasında şehit olan emekli Albay Pilot Dilaver Karsavuranoğlu için Çankırı'nın Şabanözü ilçesinin Karahacı Köyü'nde cenaze töreni düzenlendi.

[*] [*] [*] [*]

Şehidin oğlu Barış Karsavuranoğlu, babasının bir kahraman olduğunu belirterek, "Benim babam polis oldu, benim babam jandarma oldu, benim babam karacı oldu, benim babam havacı oldu.

Ayağı yere basamadan öldü, benim babam.

Benim babam ölmedi, şehit oldu.

Benim babam bir kahramandı.

Son kez sizden tek ricam, benim babamı alkışlayın, herkes babamı alkışlasın" diye konuştu.

[*] [*] [*] [*]

Cenaze töreninde bulunanlar, Barış Karsavuranoğlu'nun isteğini yerine getirerek alkış tuttu.

Amcası Alican Karsavuranoğlu ile birlikte asker selamı veren Barış Karsavuranoğlu, tören mangası ile birlikte babasının Türk bayrağına sarılı tabutuna omuz vererek mezarlığa kadar eşlik etti.

Şehidin cenazesi Karahacı Köyü mezarlığında toprağa verildi.

[*] [*] [*] [*]

Ülkenin neresine dokunsanız, böylesi acılar, ağıtlar gelir elinize...

Neresinden tutsanız, kurumamış gözyaşlarının sıcaklığını hissedersiniz.

Terör, bir tırpan gibi önüne geleni kökünden alırken, bir de böylesi kazalar var.

[*] [*] [*] [*]

Söz konusu bir ülkeye sahip olabilmek, sevebilmekse, gerisi teferruat belki, ama bunlar da bizim gerçeklerimiz...

Yanan yüreklerimiz...

Katmerleşen acılarımız...

[*] [*] [*] [*]

Ülkeler, siyasiler, iktidarlar, silah tüccarları, dış güçler, iç güçler, o teferruatlarla beslenmeyi alışkanlık edinmiş.

Bunu neden söyledim?

Başka bir şey hatırlattığı için.

Herkese hatırlatmalı.

Referandum öncesi gerek Sayın Başbakan, gerekse Bakanlar, yazar ve medya kanadı çok iddialı sözlerle;

"Evet çıkarsa, terör sona erecek" dediler.

[*] [*] [*] [*]

Dediler mi?

Dediler.

[*] [*] [*] [*]

FETÖ'ye ülkeyi kendi elleriyle teslim etmiş, "PKK ile pazarlık yapacağım" derken Güneydoğu'nun PKK'nın cephaneliği haline gelmesine ses çıkarmamış, ses çıkaranlara görevden el çektirmiş, iş işten geçtikten sonra temizlik operasyonu yapan iktidarın, sistem değişikliği ile bunu nasıl başaracağını göreceğiz.

Aynı yöneticilerle sistem ne kadar işe yarayacak, göreceğiz.

Ne dış güçler, ne içerdeki ihanetçiler, ne de PKK'nın hain planlarının her zaman devrede olacağını hepimiz biliyoruz.

Bunlara rağmen güzel ve yalnız ülkemizde marifet kimde, göreceğiz!

CHP'de 'YSK' çatlağı...

Referandum sonuçlarıyla ilgili Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) tepkiler, CHP'den gelen eleştirilerin yanında, bir de CHP içinde tartışmalar başladı.

Yakında YSK'yı tamamen unutup birbirlerini paralamaya çalışacaklar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim akşamı kısa açıklamasının ardından soru almadan kaçarcasına gitmesinin şaşkınlığı ile başlayan süreçte yeni polemikler yaşanıyor.

Çağdaşses'ten Ece Sevim Öztürk'ün haberinden alıntılamak gerekirse;

CHP Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke'ye "Sine-i millete dönülecek mi?" diye soruldu.

Şöyle yanıt verdi Parti Sözcüsü:

"CHP olarak bu referandumu tanımıyoruz. Sonuç hayır çıkmıştır. Milyonların iradesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu amaçla her türlü yaptırımı da masaya yatıracağız. Her türlü derken buna çekilme de dahildir."

Hemen arkasından CHP'nin nöbetçi Grup Başkanvekili Levent Gök çıktı ve şu açıklamayı yaptı:

"Toplumun değişik kesimlerinden CHP'ye böyle bir öneri gelmiştir, ama yapılan MYK değerlendirmesinde böyle bir kararın uygun olmayacağı kararına varılmıştır."

Selin Sayek Böke, şahsı namına böyle bir açıklama yapamaz.

Sine-i millete dönülecek anlamına gelen bu açıklama, Parti Sözcüsü kanalıyla yapıldıktan sonra neden Grup Başkanvekili eliyle reddedildi?

Ayrıca Grup Başkanvekilinin görevi, grubu yönetmektir, MYK'da bulunur, ama bir MYK üyesi kadar partiyi ilgilendiren konularda yürütme görevi olduğunu söyleyemeyiz. Grup Başkanvekili eliyle Parti Sözcüsünün açıklamalarına düzeltme gelince, bu düzeltmenin Kılıçdaroğlu tarafından talimatlandırıldığı konuşuldu Ankara'da...

Analiz uzun...

Sonuç olarak Ankara'daki bu tartışmalar, Zonguldak'tan da dikkatle izleniyor.

Çok değil, birkaç güne CHP'de kurultay süreci başlayabilir.

Yakında referandum için değil, CHP'de hakimiyet sağlamak için YSK'nın kapısına gidenleri görürseniz, şaşırmayın.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu duruma olsa olsa, "Bak gördünüz mü, sizde de başkanlık sistemi olsa, kimse böyle zıplayamaz" falan der, herhalde...

Neresiyle içiyor?

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Ahmet Demirci, referandum sonuçlarıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın maden işçisine azarının "Evet" oylarını olumsuz etkilemiş olabileceğini söyledi.

Ardından haklı bulanlar kadar, tepkiler de geldi.

Ama en serti de, Amelebirliği Yönetim Kurulu üyesi ve GMİS eski Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Osman Tutkun'dan...

"AKP Milletvekillerine yalamalık yapmayın" diyen Tutkun'un gecenin ikisinde yazdıklarından anlaşılıyor ki, kafa güzel...

Bunun üzerine kafası ayık şekilde açıklama yapan GMİS Genel Başkanı Ahmet Demirci'ninkilerinde fazlası var, eksiği yok.

Demirci dedi ki:

"Biz Osman Tutkun gibi makamlarımıza arka kapılardan değil, ön kapıdan gireriz.

Öyle anlaşılıyor ki dikkati son derece dağınık, icra dosyasında alacaklı sırasındakiler mi, yoksa görev yaptığı sırada makamından ayrılmayan tefeciler mi rahatsız ediyor bilemiyoruz. Tabi ki başka özel sebepler de olabilir. Allah yardımcısı olsun."

Demirci, aynı zamanda yargı yoluna gideceğini söyledi.

Dün yeni bir açıklama yapan Osman Tutkun, "Yalamalık yapmayın" sözünün cımbızlanarak başlığa çekildiğini söyleyerek, bizi eleştiriyor, ama diğer taraftan da Demirci'den özür diliyor.

Kısacası, Osman Tutkun, aynı Osman Tutkun...

Kavga ederken de, dostça konuşurken de söyledim yüzüne...

Ama o kurumsal kimliğini ayaklar altına almakla kalmıyor, nerede, ne yapması gerektiğini çabuk unutuyor.

Osman Tutkun'a söylenecek fazla bir şey yok.

Bu kimlikleri taşıyan bir işçi temsilcisi bu kadar hata yapmaz.

Neresiyle içmesi gerektiğini hala öğrenemediyse, ne işçiyi temsil edebilir, ne sendikayı, ne de Amelebirliği'ni!..