Farkında
mısınız?
Ne
zaman bu kentin bir sorununu konuşmaya çalışsak, bahaneler sıralanıyor.
Ne
zaman bu kentte bir sorunu birlikte çözmeye çalışsak, bahaneler sıralanıyor.
Peş
peşe bahaneler
Bitmek
bilmeyen bahaneler
Soğan
cücüğünü doldurmayan bahaneler
Eften-püften
bahaneler
Samimiyetsiz
bahaneler
Doğruluktan
uzak bahaneler
İnsanı
çıldırtan bahaneler
İnsanı
zıvanadan çıkaran bahaneler
Siz
ne konuşursanız konuşun.
Bahaneleri
kenti oldu Zonguldak.
[*] [*] [*]
İşte
birkaç sorun
Müşterek
sorunlar
Yani
hem siyasi iktidarın, hem de yerel yönetimlerin birlikte çözmesi gereken
sorunlar.
Lavuar
alanı
69
Ambarları
Üzülmez
TOKİ Projesi
Doğalgaz
Yollar
2/B
sorunu
2015e
kadar bitmesi gereken imar ıslah çalışmaları
Kentsel
dönüşüm
Zihinsel
dönüşüm.
Zonguldak
lobisi
Ankara
lobisi
Hastaneler
Ve
daha neler neler
[*] [*] [*]
Kentin
belediyesi ve siyasi iktidar, lafta bir araya geliyor.
Gerçekte
bir araya gelemiyor.
Gelemiyorlar.
Oysa
her şeyin başı hizmet
Çok
affedersiniz de sidik yarıştırıyorlar.
Müşterek
çözülmesi gereken onca sorun çözülmüyor.
Başlanamıyor.
Yarım
kalıyor.
İşte
lavuar alanı.
Bunlara
en güzel örnek
Kime
sorsanız haklı
Hepsi
siyaset yapıyor.
AK
Parti Milletvekilleri
AK
Parti İl Başkanı
Hele
hele CHPli Zonguldak Belediye Başkanı
Siyaset
adına bu kenti cezalandırıyorlar.
Ve
sizler şu parti veya bu parti adına bu cezalandırmaya sessiz kalıyorsunuz.
Hepimiz
biraz sessiz kalıyoruz.
Sonuç
ortada.
[*] [*] [*]
Güven
sorunu var.
Birbirlerine
güvenmiyorlar.
Birlikte
Ankaranın kapısını çalmıyorlar.
Medya
eleştirince, dosyaları alıp kapıları çalıyorlar.
Fotoğraflar
çekiliyor.
Bu
buluşmalardan sonuç çıkmayacağı daha başlarken belli aslında
Dosyalar
veriliyor.
Fotoğraflar
çekiliyor.
Sonrası
yok.
Sonrası hep bahane...
Hep
bahane
[*] [*] [*]
Kimse
kusura bakmasın.
Sorun
çözmek isteyen çözer.
Bu
kente hizmet etmek isteyen eder.
Bize
böyle bahanelerle gelmeyin.
Bir
belediye başkanı kentin sorunlarını bilmiyor, görmüyor ve ilgilenmiyorsa, bir iktidar
milletvekili, Gel bakalım arkadaş
demiyorsa biz neyi konuşuyoruz.
Bunca çelişki
neden?
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, 15inci MÜSİAD Uluslararası Fuarı´nın açılış töreni ve
18inci Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi´nin kapanış oturumunda yaptığı
konuşmada şöyle demiş:
"Türkiye´de
terörle mücadeleyi dahi eleştirenler, şu anda bazı ülkelerdeki orantısız
şiddeti görmezden geliyorlar.
Türkiye´de polis
öldüren, asker, bekçi öldüren katilleri gazeteci
diye tüm dünyaya lanse edenler var. Peki, Batı´da yapılanlar karşısında niye
susuyorsunuz?
Batı´da polisin
savunmasız insanları öldürmesi karşısında, çocuklar, gençleri öldürmesi
karşısında niye susuyorsunuz?
DEAŞ (IŞİD)
terörüne son derece haklı biçimde karşı çıkanlar, PKK terörüne sempatiyle
bakabiliyorlar. DEAŞ´a saldıranlar, ki saldırmanız lazım, peki PKK´yı
meşrulaştırmak için bu gayretiniz niye?
Şu anda Avrupa
ülkelerinde bu gayretleri görüyoruz, bu çalışmaları görüyoruz."
[*] [*] [*]
"Zulmün
değil, adaletin abad ettiği bir dünyanın herkes için yaşanabilir olacağına
inanıyoruz.
Suriye, Libya,
Irak, Filistin, Mısır, Yemen, tüm buralar için sesimizi yükseltirken, ilkeli
bir tavır ortaya koyarken, bunu çıkar adına değil, hak adına, adalet adına,
insanlık adına yapıyoruz.
Bizim
özelliğimiz bu.
Yeryüzündeki tüm
dost ve kardeşlerimizden de bu mücadelemize destek vermelerini istiyor, bu
samimi mücadelede yanımızda olmalarını bekliyoruz.
Irak´ın,
Suriye´nin, Filistin´in barış ve refahı, sadece bu ülkeler için değil,
dünyadaki her ülke için barış ve refah demektir."
[*] [*] [*]
Siz
ne derseniz deyin, haklı olan tek kişi, Sayın Erdoğan
Avrupa
ülkelerinin PKK terörünü besleme ondan faydalanma konusundaki çabalarını
bilmeyen yok.
İlk
kez bu kadar net telaffuz edilmesi de önemli.
Geçmiş
iktidarlar bu konularda sorunu sumen altı edercesine konuşamazdı.
Bu
yönüyle Erdoğan kesinlikle haklı
[*] [*] [*]
Peki.
PKKyı
meşrulaştıran sadece Avrupa ülkeleri mi?
Amerika
mı?
Açılım-saçılım
derken PKKyı meşrulaştıran kimdi?
Taviz
üzerine taviz veren kimdi?
Barış
sürecini istismar eden, ettiren kimdi?
Elbette
çatışmayalım
Elbette
çatıştırmayalım
Elbette
analar ağlamasın
Ama
böyle mi olmalıydı?
Politik
düşüncesi ne olursa olsun bu ülkeyi gerçekten karşılıksız seven insanların
gururunu kim incitti?
Bir
barış, bir açılım süreci gerekliydi.
Peki,
böyle mi olmalıydı?
Uzlaşı
adına bunca taviz neden?
Bunca
çelişki neden?