Son dönemde AK Parti üzerinden şahsımıza yönelik bir takım eleştiriler geliyor.
AK Parti İl Başkanı Hamdi Uçar ile dostluğumdan rahatsız olanlar, kinlerini her fırsatta kusmaya çalışıyorlar. Ağabeyim Sabri Tığ, Merkez İlçe Başkanlığı’na aday olmak istedi. Süreç partililere duyurulmadı. Apar topar parti içi yoklama yapıldı.
Efendim, Sabri Tığ temayülden birinci çıkmış.
Benim aldığım bilgiye göre, Sabri Tığ, temayülden birinci çıkmadı.
Belki Ankara’ya çağrılacak ekibin içinde bile yer almayacak.
Ama asıl amaç şu: Sabri Tığ temayülden birinci çıktı, basında yazılanlar yüzünden Merkez İlçe Başkanı olamadı.
Bu yönde yayın yapanların yazdıkları Genel Merkezde hiç ciddiye alınmadı.
Mesela, Çaycuma’da Vedat Emeksiz’in yeniden İlçe Başkan adayı olmasını, İl Başkanı Hamdi Uçar’a karşı bir tavır gibi yorumluyorlar.
Genel Merkez, Hamdi Uçar’ı milletvekili adayı yapacak da Vedat Emeksiz ile Fatih Çakır mı karşı olacak?
Geçmişe bakın... Milletvekili temayüllerinden birinci çıkanlar listeye bile alınmadı.
Ereğli’de Milletvekili Ercan Candan’ın, “Kesinlikle
karşıyım” demesine rağmen Genel Merkez, Fatih Çakır’ı İlçe Başkanı yaptı. Çakır, yönetimine Candan’a yakın tek bir isim bile almadı.
Bu arada, Ereğli’de İlçe Kongresi sonrasında Milletvekili Köksal Toptan ile parti içi muhalefet bir araya gelmiş. “Parti içi muhalefet” deyince aklınıza kim geliyor? Celil Uzun tabi ki… Celil Uzun ve benzerleri…
İlçe başkanında milletvekillerinin görüşüne itibar etmeyen Genel Merkez, İl Başkanını belirlerken mi milletvekiline danışacak?
ANAP’a, DYP’ye hiç benzemiyor.
AK Parti’de Merkez İlçe Başkan Adayı da belli, İl Başkan Adayı da...
Bu kadar tantana, bu kadar gürültü, selden kütük kapma yarışından başka bir şey değildir.
“Hamdi Uçar giderse, Ali Rıza Tığ, faturaları nereye kesecek?”
diye merak edenler varmış. Fazla merak iyi değildir. Uçar’dan önce nereye kesiyorduysam, yine oraya keserim.

Kıssadan Hisse: Borcun vadesi…
İyi yürekli bir vezir, yoksul ve muhtaçlara devlet hazinesinden borç para veriyor, borç alanlar, "Bunu ne zaman geriye ödeyeceğiz?" diye sorduklarında, "Padişahımız ölünce ödersiniz" diye cevap veriyordu. Bu duruma tanık olan bir adam bir gün Padişaha, "Efendimiz, sizin veziriniz devletinizin hazinesinden muhtaçlara borç para veriyor, vadesini de sizin ölümünüze bağlıyor Demek ki niyeti kötü, sizin bir an önce ölmenizi istiyor, siz ölünce de paraları zimmetine geçirecek" diye gammazladı.
Bu gammazlık üzerine Padişahın vezirine karşı kalbi bozuldu. Kendisini huzuruna çağırıp söylenenlerin doğruluk derecesini ve maksadının ne olduğunu sordu. Vezir, sıradan bir vezir değildi. Görevinin dışındaki bir takım incelikleri de biliyor ve yerinde bunlardan yararlanıyordu. Padişahı yatıştıran ve yüreğini ferahlatan şu açıklamada bulundu:
"Padişahım, söylenen doğrudur Ben hazineden muhtaçlara borç para veriyor, vadesini de sizin ölümünüze bağlıyorum. Ama bunu sizin ölmenizi değil, tersine daha çok yaşamanızı istediğim için yapıyorum. Bilirsiniz ki, her borçluya borcunun vadesi kısa gelir, ‘vade dolmasın’ diye bakar, bunun için dua eder. Bu demektir ki, borçlarını siz ölünce verecek olanlar, ‘borçlarının vadesi dolmasın’ diye sizin ölmemeniz için dua edeceklerdir. Allah’ın katında en makbul dualardan biri de borç altındaki kullarının duasıdır. Benim de maksadım ömrünüzün uzunluğu, sağlık ve afiyetinizdir."

Günün Fıkrası: Alacaklının hapsine…
Eski zamanda bir alacaklı, bir de borçlu varmış. Alacağını bir türlü tahsil edemeyen adam, en sonunda kadıya gitmiş, derdini anlatmış. Kadı, borçlu olan adamı çağırttırmış ve sormuş, ´´Niye ödemiyorsun borcunu?´´borçlu cevap vermiş:
“Parayı bulunca onu göremiyorum, param olmayınca o karşıma çıkıyor, bir türlü denk gelmiyor.´´
Kadı, kararını açıklamış:´´Alacaklının hapsine, borçlunun parayı bulunca getirip alacaklıya ödemesine…´´

Günün Sözü:
Hayata dair ne öğrendiysem, futbol sayesinde öğrendim; çünkü top her zaman beklemediğim köşeden geldi.
Eski bir kaleci