Zaman zaman basın mensupları da karşılaşıyor böylesi iddialarla.


Belden aşağı yazıyorsunuz.


Mesela benim diz kapaklarım yok.


Aileden gelen Nail Patella adı verilen ve tedavisi olmayan genetik bir rahatsızlığım var.


Bu konuyu birisi yazmış olsa belimizden aşağıda, yani diz kapaklarımızda bir sorun olduğu için ´belden aşağı´ bir konu mu olur?


Şimdi siyasette her eleştiriye "belden aşağı" deyip, konuşmaların önünü kesmeye çalışıyorlar.


Son günlerin siyasi atmosferinde buna benzer olaylar yaşanıyor.


Biri kent merkezinde, diğeri Çaycuma´da, bir diğeri de Alaplı´da yaşanan üç ayrı olay var. Ve bu üç kişi aynı listede.


Ama dediğimiz gibi, ayak başparmağına tırnağı batmış siyasetçiyi bile haber yapamıyoruz artık! Çünkü konu belden aşağı.


Adam motorcu. Tayin ayağına devlet memurlarına ´sekman´ atmaya kalkmış.


Ama yazamıyoruz. Çünkü konu belden aşağı.


Kalp ağrısı olanları yazacağız ama. Çünkü o konu belden yukarı.


Göbek bağı olanları değerlendirmeye alacağız. Belin tam ortası ya.


Hava sıcaklığı mevsim normallerinin üstüne çıktıkça, siyaset daha da ısınacak.


Daha renklenecek. Daha bir dekolte olacak. Haberiniz olsun!


Not: İnternette okunma oranımız yüksek olsun diye böyle bir başlık attık. Kalbinizi temiz tutun!



Masumiyet Karinesi&8230;


Son dönemde çok ihlal edilen masumiyet karinesi üzerine yazmak istiyorum bugün.


İnternette biraz gezip dolaştık, küçük bilgiler topladık sizin için.


Belki çoğumuz biliyoruz ama uygulamıyoruz.


Uymakla yükümlü olanlar da uymuyorlar bu ilkeye.


Bakın ne diyor masumiyet karinesi:


"Masumluk karinesi; kamu davasının gayesi sanığın suçlu olduğunu isbat etmektir, onun aynı zamanda masum olduğunu isbat gayesi yoktur. Fakat bunun tabii neticesi şudur: Bir kimsenin beraat edebilmesi için masum olduğunun anlaşılması şart değildir, suçlu olduğunun anlaşılmamış olması kafidir. Bu suretle ihtimali düşüncelerin vatandaş aleyhine netice vermesi önlenmiştir. Bu, usul hukukunun ferde tanıdığı bir teminattır ve bu teminatı en iyi ifade eden masumluk karinesi fikridir. İşte bu sebeptendir ki bazı memleketler anayasalarında (...) masumluk karinesi açıkça bildirilmiştir."


Siz, henüz yargılanmamış, hakim karşısına bile çıkmamız kişiyi ´suçlu´ ilan edemezsiniz.


"Örgüt üyesi" diyemezsiniz.


Bu kanunda da yeri olan masumiyet karinesi ilkesine sığmaz.


Bakın başka bir yerde ne diyor:


"AİHM İçtihatlarına göre masumluk karinesi "..görevlerini yerine getirirken bir mahkemenin mensupları diğer ilkelerin yanı sıra, sanığın itham edilen suçu işlediği varsayımı ile işe başlamamalıdır; ispat yükü savcılığa aittir, ve tüm şüpheler sanığın lehine kullanılmalıdır."


Durum bu kadar açık.


Herkes konuşmasına dikkat edecek.


Kanunları bilecek.