Karaelmas Gazeteciler Derneği´nin hafta sonunda Alaborina Restoran´da düzenlediği dayanışma gecesi gerçekten görülmeye değerdi.


Eski yeni hemen tüm gazeteciler bir aradaydı.


Geçimini gazetecilikten sağlayan herkesi bir arada görmek beni çok mutlu etti.


Ereğli´den Bedri Erel, Bartın´dan Şevket Salcı, Zonguldak´tan Harun Ersoy gibi ağabeylerimiz aramızdaydı.


Birbirine rakip olan gazetelerin çalışanları kadeh tokuşturdular, göbek attılar, gerdan kıvırdılar, aynı türküyü söylediler, birbirlerine alkış tuttular. Aslında medyada görmeye pek alışık olmadığımız manzaralardı bunlar.


Tüm masaları gezdim, meslektaşlarımın hepsiyle tokalaştım.


Muhteşem bir ortamdı.


Saygıyı, sevgiyi, arkadaşlığı, kardeşliği, dayanışmayı gördük o gece.


Zonguldak yerel basınının geleceğiyle ilgili karamsar düşüncelerim kayboldu o gece.


Arkadaşlarımızın verdiği mücadele amacına ulaşıyor. Başta Dernek Başkanı Atilla Öksüz olmak üzere tüm Yönetim Kurulu Üyelerini, emeği geçenleri kutluyorum.



Gazeteci Şevket Salcı ile Önder Gazetesi nostaljisi


Bartınlı Gazeteci Şevket Salcı Ağabey´de derneğimizin dayanışma gecesine katıldı.


Beşiktaş maçı nedeniyle geceye geç katılabildim.


Şevket Ağabey, Başkanımız Atilla Öksüz´e "Ara şu hergeleyi" demiş.


Şevket Ağabey "Ne o lan, patron oldum diye geç mi geliyorsun?" dedi.


Neler yaptığımızı anlattım.


Ondan okkalı bir "Aferin" aldım.


Ereğli´de Önder Gazetesi´nin yayına başladığı ilk günlere gittik birlikte.


Şevket Ağabey haber yazdırıyordu bana sabaha karşı saat üçte, dörtte.


"Beni az ezmedin" dedin Şevket Ağabeye.


"Kötü mü oldu? Bak şimdi patron oldun. O gün çalışmasaydın, bugün olduğun yere gelemezdin" dedi.


Ben de mesai arkadaşlarıma hep o günleri anlatıyorum. "Muhabir haber yapıyorsa, patrona, gazeteye değil, kendine yapıyor, kendine çalışıyor. Muhabirin yaptığı her güzel haber kendisine, geleceğine yönelik pirim oluyor." Ereğli günlerimizi unutmak mümkün değil. Şevket Salcı ile Necmettin Kurucu (Bir iki isim daha vardı adlarını unuttum) hava kararmadan içmeye başlarlardı.


Ben ise haber yazmaya.


Hafta sonlarında patronumuz Celal Bozkuş, Tahsin´in yerine getirirdi bizi.


Servisimizle bile ilgilenirdi.


Gazete kocaman bir binadaydı.


Haber merkezi ayrı, bilgi işlem ayrıydı.


Vurduğumuz yerden gümbür gümbür ses gelirdi. O günlerde Ereğli´de akşam saat 17.00´deki haber bir sonraki güne kalırdı.


Önder Gazetesi sabah beşteki haberi bile girerdi. Hey gidi günler&[#]8230; Şevket Ağabey o gece nerelere getirdi bizi&[#]8230;



Muzaffer Akgün aradı&[#]8230;


Muzaffer Akgün´le 1990 yılında tanıştım.


O dönem yönetici olduğu Haber Gazetesi´nde iki ay çalıştım, ayrıldım.


Adalet Gazetesi´nin kurulduğu ilk günlerdi.


Çağırdı, 7.5 yıl birlikte çalıştım.


1999 yılında yollarımız ayrıldı.


Önce Pusula Dergisi´ni kurduk, dört yıl önce de Pusula Gazetesi´ni.


Dün aradı gazetemizin 4. yılını kutladı.


Gazetecilerin birbirlerini sadece eleştirmek yerine kutlayabileceğini hatırlattı bize.


Hepimiz, değişiyor, gelişiyoruz.


Galiba özlediğimiz ortama doğru ilerliyoruz.


Teşekkürler Muzaffer Ağabey.