Zonguldak Dernekleri Federasyonu (ZONDEF) Genel Başkanı Ziya Öncan, İstanbul Yenikapı Fuar Alanı'nda ''Zonguldak Tanıtım Günleri'' için davetiye dağıtmaya ve stant satmaya devam ediyor!
Ziya Öncan, Zonguldak İli Kalkınma ve Dayanışma Derneği Başkanı Necati Başar, kime derse, ona davetiye veriyormuş!
Etkinliğe davet edilmeyen sivil toplum kuruluşları başkanları "Ziya, Necati Başar kime 'ver' derse, ona veriyor" diyorlar!
Davetiye gelmediğini söyleyen başkanların ortak özelliği, her açıdan Ziya Öncan ve Necati Başar'dan üstün nitelikleri olan kişiler!
Demek ki, "Zonguldak" adını kullanarak yapılacak bu etkinlikte ortaya çıkacak rüzgarı kimseyle paylaşmak istemiyorlar!
Bu niyetle iyi murada erilir mi?
Bu niyetle yapılan işten Zonguldak'a hayır gelir mi?
Almanya'dakilerden sonra İstanbul'dakilerin de Zonguldak tribününe oynadıklarını görüyoruz!
Üzülüyoruz!

Sorsan, öğrenirdin!
Türk Kızılayı Zonguldak Şubesi Başkanlığı'ndan istifa eden Aydın Ergenç'in 5 bin liraya yakın emekli maaşı olduğunu yazdığım için, "Sen nereden biliyorsun?" diyenler oldu!
Bazı gazeteciler, "Geliri olmayan Kızılay Başkanı" diye yazınca, Aydın Ergenç'e sorup öğrendim!
Gazetecilik, bu değil mi?
Bir de, "İmam emeklisinin o kadar maaşı mı olur?" diyen geri zekalılar var! Adam müezzinliği bırakmış, üst seviyeden sigorta ödemiş! O nedenle maaşı yüksekmiş! Sordum, öğrendim!
Aydın Ergenç'in şaşkınlığı; çoluk-çocuğunun açlıktan kırıldığını, evinde yiyecek bir lokma ekmek olmadığını söyleyip Kızılay'dan gıda kolisi alan kişinin böyle iddialar ortaya atması!
Lütfü Aydın aradı, "O şerefsizin bana da 150 bin lira borcu var! Aydın Hoca olmasaydı, ihaleye giremeyecekti. Şimdi neler yapıyor?" dedi!
Halim Abi, "O şerefsizin bana da borcu var. Yıllar geçti, hala ödemedi" dedi!
Osman, "O şerefsizi Allah ıslah etsin, nankörün tekidir. Aslında onun Aydın Hoca'ya borcu var! Hem para, hem can" dedi!
Gümüşhane'de ağacın dalına kendisini asacakken, kurtarmış Aydın Hoca!
Keşke kurtarmasaydı!
Zonguldak kurtulurdu!

Kripto para, maymun ticareti!
Bir köy yakınında çok sayıda maymun yaşıyormuş. Bir gün köye, bu maymunları satın almak için bir tüccar gelir. Tüccar, maymunun tanesini 100 Dolara satın alacağını ilan eder. Köylüler, adamın deli olduğunu düşünür. Akıllı birinin başıboş maymunların tanesine 100 Dolar ödemeyeceğini düşünürler.
Buna rağmen bir kaç köylü, bir kaç maymun yakalayıp tüccara verir ve maymun başına 100 Dolar alır.
Bu haber, kısa zamanda yangın gibi yayılır ve halk maymunları yakalayıp tüccara satar.
Bir kaç gün sonra tüccar, maymunun tanesini 200 Dolara alacağını ilan eder. Tembel köylüler, kalan maymunları yakalamak için koşuşturur. Yakaladıkları maymunların adedini 200 Dolardan satarlar.
Daha sonra tüccar, maymunların tanesini 500 Dolara alacağını duyurur. Köylülerin uykusu kaçar. Kalan 6-7 maymunu yakalayıp maymun başına 500 Doları alırlar.
Köylüler, merak içinde yeni duyuruyu beklemektedir. Tüccar, bir hafta için evine gideceğini ve dönüşte maymunun adedini 1000 Dolara alacağını duyurur.
Köylüler, çok üzgündür. Çünkü ortalıkta 1000 Dolara satacakları maymun kalmamıştır.
Tüccarın bıraktığı eleman, köylülere, elindeki maymunları gizlice tanesi 700 Dolardan satabileceğini söyler. Haber, yangın gibi yayılır. Tüccar, maymunun tanesini 1000 Dolara alacağına göre, maymun başına 300 Dolar kar vardır.
Ertesi gün tüm köylüler, maymun kafesi önünde kuyruk olurlar. Tüccarın adamı, maymunların hepsini adedi 700 Dolardan satar. Zenginler, topluca maymun satın alır. Fakir köylüler ise, maymun alabilmek için tefeciden borç para alırlar.
Köylüler, maymunlarına iyi bakarak, tüccarın dönüşünü bekler.
Fakat kimse gelmez. Köylüler, tüccarın yardımcısına koşar. Fakat o da tüymüştür.
Köylüler, hiç bir işe yaramayan, kimseye satamayacakları başıboş maymunların tanesine 700 Dolar ödediklerini anlarlar.
Kripto paralar, günümüzdeki maymun ticareti işidir.
Bu ticaret, bir çok insanı batırırken, bir kaç kişiyi zengin edecektir.
Sistem böyle işlemektedir.
Özellikle "Token"lere dikkat, "Coin"lerin arkasında hiç olmazsa, "Blockchain" üzerinde çalışan bir altyapı var. (Alıntı)