Bazen, "Bu şehir keşke hiç gelişmeseydi" diyorum.
Çünkü insanları, yaptığı yanlışa ikna edemiyorsunuz.
Bu şehir gelişmemiş olsa; hazine arazileri işgal edilmemiş, kaçak yapılar yapılmamış, sahiller kuşatılmamış olacaktı.
Ve şimdi planlı bir şehir kurmak o kadar kolay olacaktı ki!
Hadi gir bakalım Gazipaşa'ya!
Neyi, nasıl değiştirip dönüştüreceksin?
Keşke, dağlarımız köstebek yuvasına dönmeseydi.
Keşke, kömür atığı sahile dökülmeseydi.
Keşke, sahil çöplük olarak kullanılmasaydı.
Keşke, deniz-çevre-hava bu kadar kirletilmeseydi.
Keşke, köy olarak kalsaydık.
Keşke, biraz büyüyüp kasaba olsaydık.
Keşke, bu kadar arsız-hırsız-katil-tefeci ile tanışmasaydık!

Ketin Önünü Tıkayanları uyarmamız lazım!
"Zonguldak'ta turizm ve tarım yapılsın" derken, "kömür üretilmesin" demiyoruz ki!
Okurlarımızdan bazıları, Zonguldak'ın kurtuluşunun turizmle olmayacağına yönelik yorumlar yapıyorlar.
Elbette Zonguldak'tan bir Amasra yaratamayacağımızı biliyoruz.
Ama bir Akçakoca olmak o kadar da zor değil.
Ancak bu kafayla olmaz!
Kozlu sahilinde konser düzenlendi, "alkol satıldı" diye ortalığı ayağa kaldıranların sesinin yükseldiği bir şehirde turizm olmaz.
Kozlu sahiline binlerce turist gelse, "Bu turistler Zonguldak'ın ahlakını bozuyor" diye konuşacak ve bu konuşanları manşetine taşıyacak gazetecilerin olduğu şehirde turizm olur mu?
Zonguldak, yer altında taşkömürü bitene kadar üretim yapmalı.
Ama bu saatten sonra 20-30 bin maden işçisinin çalışacağı hayali kurulmamalı.
Zonguldak'ta özel sektörle birlikte kömür üretiminde çalışanların sayısını 10 binlerde tutabilsek, bu bile bizim için kar olacak.
Bizim alternatif sektörlerde olmamız gerekiyor.
Filyos; hem sanayi, hem turizmi bir arada götürecek gibi görünüyor.
Göbü ve Türkali sahillerinin önemi daha da artacak.
Biz ne yapıp-edip, Kozlu sahilini kurtarmamız lazım.
Gerçi, kanalizasyon arıtma tesisini bile vahşi depolama yaptığımız sahile kurduk ama!
Artık mutlaka denize hafriyat dökümünün önüne geçilmeli.
Kozlu sahili, çok eski yıllardaki gibi tertemiz olmalı.
Bakın o zaman neler oluyor Zonguldak'ta...
Sahile yapılacak birkaç otel, Zonguldak'a turist çekiyor mu, çekmiyor mu, görürüz.
Ancak "Kentin Önünü Tıkayanları" uyarmamız lazım.
"Zonguldak'ın Önünü Tıkayanları" uyarmamız lazım.

Herkes muhasebe yapmalı: Değdi mi?
Kozlu Belediye Meclisi'nin Bağımsız Üyesi Celal Murat Birinci, geçtiğimiz pazar günü sokak ortasında vuruldu.
Şiddet mağduru bir gazeteci olarak, şiddetin her türlüsüne karşıyım.
Ancak Kozlu'da işin bu noktaya geleceği daha en başından belliydi.
Süreç, normal bir şekilde ilerlemiyordu.
Taraflar; inat, kin ve nefret duygularıyla hareket ediyordu.
İşler bu noktaya gelince, aslında olayın neden kaynaklandığı bile unutulur.
Ali Bektaş ile Celal Murat Birinci'nin arası çok iyiydi.
Celal Murat Birinci, AK Parti'den Belediye Meclisi Üyesi olmak istiyordu.
Ali Bektaş, Celal Murat Birinci'yi listeye almadı.
Birinci, CHP'den listeye girdi, seçildi.
Ali Bektaş'a savaş açtı.
Ali Bektaş ile savaşı, müteahhitlerle savaşa dönüştürdü.
Kozlu'da inşaat sektörü durdu.
CHP, Celal Murat Birinci'yi partiden ihraç etti.
Birinci, savaşını hala sürdürüyor.
Ve olay, silahlı saldırıya kadar gidiyor.
Olayın, önünde-arkasında-yanında kim varsa, devlet bulup çıkartmalı.
Suçu olanı cezalandırmalı.
Ve bu arada...
Herkes başını ellerinin arasına alıp muhasebe yapmalı...
Değdi mi?