Maden işçisi bir babanın altıncı ve son çocuğu olarak Zonguldak'ta dünyaya geldim. Bizim oralarda (Devrek) ailenin son çocuğuna "tekne kazıntısı" derler.
Rahmetli babam, duygularını çok belli eden bir yapıya sahip değildi. İçinde yaşardı. Ama "Vurun Kahpeye" filminde gözyaşlarını bize belli etmeden silmeye çalıştığını görmüştüm.
Son günlerimizdi... Amelebirliği Hastanesi'nde kontrollerini ve tedavisini yaptırıp inerken elimi tuttu, "Yerin altında çalışırken, hep seni düşünürdüm. 'Bu zayıf, çelimsiz çocuğun elinin ekmek tuttuğunu görebilir miyim?' diye. Ama çok şükür, şimdi senin elindeyim" demişti.
Mezarını her ziyaret edişimde, bu sözleri geliyor aklıma...
Sen merak etme... O çelimsiz oğlun dimdik ayakta babam...
Hem de şehrin tüm hırsızlarına, nitelikli dolandırıcılarına, hazine işgalcilerine, şerefi noksanlarına, ahlaksızlarına ve onların puştluklarına rağmen...
Sen nasıl bir evlat dünyaya getirdin baba?
Bana, bize bulaşan herkes çarpılıyor.
Ne sendikacılar, ne valiler, ne işadamları, ne müteahhitler, ne gazeteciler gördük!
Başlarına inanılmaz işler geldi. Kimi öldü, kimi süründü-sürünüyor, kimi amansız hastalıklarla ölüyor, kimi battı-batıyor, kimi yoksulluk belgesi alıyor, kimi Yargıtay kararı bekliyor. Birini çok daha hazin bir son bekliyor.
Bulaşan yanıyor baba!
Sen rahat uyu!
Babalar Günün kutlu olsun.
Ve bize, hayatımız boyunca babalık eden tüm babaların "Babalar Günü" kutlu olsun.
İnsan yaş aldığı için en çok 18'ine girdiğinde mutlu olur.
50'nci yaşıma girerken, bana "18'ime giriyormuşum" hissi veren tüm dostlarıma teşekkür ederim.
Gösterilen bu ilgi ve sevgi sayesinde sanırım bir bu kadar daha yaşarım.
Doğum günümü kutlayan, sevgisini, ilgisini, desteğini gösteren-açıkça gösteremeyen herkese çok teşekkür ederim.

Bu rezalete son verin!
Biz "Gökçebey Organize Pavyonlar Bölgesi" ile mücadele ederken, Çaycuma'nın Perşembe beldesi, Batı Karadeniz'in "pavyon merkezi" olmuş.
Çevre il ve ilçelerden kadınlar gelip buradaki birahanelerde çalışıyor. Erkekler de müşteri olarak geliyor. Tabi bu kadar hızlı sirkülasyon olunca, asayiş bozuluyor.
Bu kadın çalıştıran birahanelere; kim, neden, nasıl izin veriyor?
Çaycuma Kaymakamı bu işe neden el atmıyor?
Her şeye Vali mi karar verecek?
Gökçebey'deki pavyonların, Organize Sanayi Bölgesi'ne engel teşkil ettiği de ortaya çıktı.
Tarih, bunu da yazacak!
Gökçebey Belediye Başkanı Vedat Öztürk, yarattığın bu kaosu da çöz bakalım!

Aslan Baba!
31 yıllık meslek yaşamımda kurşunlandım, kahpece saldırılara uğradım.
Bu saldırıları "iş kazası" olarak gördüm. Çünkü yazdım, ısrarla yazdım. Hiç vazgeçmedim.
Geçmiş olsuna gelen dostlarıma, yanıma gelenlere, destek olanlara teşekkür ederim.
Bir de, "Sana yaptıklarını bana yapsalar, ben onları şöyle yaparım, böyle yaparım" diyen baseni yere yakın bir-iki kişi vardı.
Tabanca sesini duyunca, ne yaptıklarını gördük!
Demek ki öyle değilmiş!
Yakında "Aslan Baba'" diye boynuna sarılıp özür dilerse, şaşırmayın!
BCH'mış!
Ne BCH'ı?
"BCH" dediğin bankada olur!
Tefecide BCH olur mu?
Osman da "BCH" diyordu!
Tefecilikten hapis cezası aldı!
Aslan Baba!
Osman Baba!
Sizin de Babalar Gününüz kutlu olsun!

Günün Fıkrası: Kim, kiminle kavga ediyor?
Dul bir adam ile dul bir kadın evlenirler. Bunların önceki evliliklerinden birer de çocuğu vardır. Evlendikten sonra bir çocukları daha olur. Çocuklar, bir gün bahçede oynarlarken, kavgaya tutuşur. Evin penceresinden durumu fark eden hanım, eşine bağırır:
- Bey, çabuk gel, çocuklar kavga ediyor.
Adam seslenmiş:
- Kim, kimle kavga ediyor?
Kadın cevap vermiş:
- Seninki ile benimki bir olmuş, bizimkini dövüyorlar!