Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, Karaelmas Gazeteciler Derneği’nin Bayram Gazetesi’ne verdiği röportajında önemli şeyler söylüyor.


Belki biz medya mensuplarının duymak istediği; hedef alıcı, vurucu, kırıcı, incitici, gürültü çıkaracak sözler söylemiyor.


Ama bizce daha önemlisini söylüyor.


Sakin bir tonda söylüyor.



Diyor ki:


“Ben kısa sürede bu sorunu aştığımızı düşünüyorum.


Her ne kadar belli kesimler birlik ve beraberlik adına ortaya çıkan fotoğrafları farklı yorumlasa da, biz kişi ve kurumlarla kavga etmeden sorunları diyalog ile çözmeye geldik. Beni ya da bizleri, kavga ortamına çekmeye çalışanlar, keşke aynı çabayı Ereğli’nin birlik ve beraberliği için harcasa…”


Keşke…



Ancak bu çabayı en çok harcaması gereken Hüseyin Uysal…


İnadına harcaması gereken Hüseyin Uysal…


Ereğli gibi bir yerde bu konuda tam diyalog sağlanması mümkün görünmüyor.


Ancak geçmiş yıllarda yaşanan sorunların ötesinde daha pozitif bir tablo yaratılabilir.


Uysal, sadece iktidarın Belediye başkanı gibi davranarak bunu başarabilir mi?


Mümkün mü?


Değil.



Hepimiz biliriz ki, söylemlerin pek bir anlamı yok.


Güzel cümlelerin pek bir anlamı yok.


Felsefik cümlelerin tek başına bir anlamı yok.


Güzel, iddialı cümlelerin tek başına bir anlamı yok.


Önemli olan söylemler değil.


Önemli olan ne yapıldığı…



Uysal’ın iddialı olması güzel.


Ereğli’nin aradığı, özlediği diyalog ortamının gelişmesi için asıl görev kendisinde.


Esas alınması gereken tek şey hizmet…


Bu durumda Uysal’ın iktidarın gücünü Ereğli’ye getiren, muhalefet kanadının öneri ve taleplerine önem veren bir çizgide olması gerekir.


Bunun da beraberinde getireceği sorunlar olacaktır.


Posbıyık, yıllardır her kesimden insanın oyları ile başarılı oldu.


Doğruları oldu.


Yanlışları oldu.


Doğrularının ödülünü aldı.


Yanlışlarının hesabını verdi.


Ereğli’de seçimi Uysal kazanmadı.


Ereğli’de seçimi Posbıyık kaybetti.



Uysal, döneminin hemen başında basit bir Kent Konseyi seçiminde yaşanan kırılma gereksizdi.


Uysal’ın ısrarla diyalog vurgusu çok önemli.


Ama istemek yeterli değil.


Temenni etmek yeterli değil.


Uygulamak önemli.


Neyi ne kadar uygulayabildiğiniz önemli.


Bu ortamın sağlanabilmesi için yakın çevresini de kontrol altında tutması gerekecek.



Zonguldak’tan doğru Hüseyin Uysal’ın heyecanını görüyoruz.


Bu heyecana fazlasıyla ihtiyaç var.


Kentin her noktasında ihtiyaç var.


Konu Hüseyin Uysal’ın ötesinde Ereğli.


Konu Zonguldak.



Tüm belediye başkanlarının en birinci görevi, huzur amaçlayan çabaları olsun.


Belediye başkanları bunları yaparsa diğer kurumlara örnek olurlar.


Buna şiddetle ihtiyaç var.


Önce iktidarın değil, önce muhalefetin değil, önce halkın belediye başkanı olmaları yeterli değil, ama çok önemli.


Umarız, Hüseyin Uysal bunu başarır.


Umarız, diğerleri bunu başarır.


Umarız, polemikleriyle değil, hizmetleriyle gündeme gelirler.



Dursun!



Adı Dursun.


Hemen hemen her gün Zonguldak´ın caddelerinde...


Başında şapka, kulakla dinlediği radyosu elinde...


Radyo hangi elindeyse, o el sürekli havada...


Kendisini araba sanıyor Dursun...


Zaman zaman onun, "düt" sesiyle irkilirsiniz...


Zonguldak caddelerinde onu zaman zaman hızlıca giderken görürsünüz...


Bazen kaldırımdan gider, bazen araç yolundan...


Sinyal vermeden yola çıkmaz, korna çalmadan kavşağa girmez...


Araçlarla birlikte kırmızıda bekler, yeşilde geçer...


Şapkasında sevgilisinin adı yazılıdır.


Emniyet kemersiz yürümez, dikiz aynası aksesuarlı...


Para verseniz almaz, yemek söyleseniz yemez...


Çok şıkışırsa, "Birşey diycem 500 bin var mı?" diye sorar.


Yani 50 kuruş.


Üstünü verseniz de almaz.


Mütevazidir, utangaçtır Dursun.


Sevdalıdır, kara sevdalıdır...


Emine´ye sevdalıdır...


Ne milletvekilinden medet umar, ne belediye başkanından...


Gözü tok.


Güzel insandır Dursun...


Bu kentin en mutlu insanıdır Dursun...


Durma Dursun...


Yürü...


Bu kentin anasını ağlatan tüm akıllılarına inat yürü!


(Fotoğraf: Cengiz Çağlayan)