Türkiye&[#]8217;nin tümü böyle olabilir.

Olmayabilir de.

Biz Zonguldak&[#]8217;a bakalım.

Bir kısır çekişmedir almış başını gidiyor.

Seçim dönemlerini hatırlayın.

İnsanlar adeta birbirlerini yiyecekler.

Rakip değil, düşman oluyorlar.

Sonrasında da durum değişmiyor.

El altından dosya, bel altından klasörler gidiyor.

Ne konuşuluyor mecliste?

Ulupınar&[#]8217;ların aldığı arsa.

Oysa ne konuşulmalıydı?

Filyos&[#]8217;taki boş duran arsa.

Niye gündeme geldi bu?

Onu Devrek&[#]8217;te yıkamayan zihniyet, Ankara&[#]8217;da zayıflatacak.

Sonra belediye seçimlerinde kendine çıkar sağlayacak.

Bu mudur memleket sevgisi?

Zonguldak bu kadar fitne fesata rağmen çok iyi.

Bugünlerimize de şükretmemiz lazım.

Herkesin hırsız olduğu ülke&[#]8230;

Herkesin hırsız olduğu bir ülke varmış, ama istisnasız herkesin. Gece olunca, insanlar maymuncuklarını ve fenerlerini yanlarına alır ve komsusunun evini soymaya gidermiş. Gün doğarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmış. Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmış. Ülkede kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalar ve bu dolaşım son kişi ilk kişiden çalana kadar sürermiş.

Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Gece olduğunda, çanta ve fenerle dışarı çıkmaktansa evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş. Hırsızlar geldiğinde evde ışık yandığını görüp soymak için içeri girmezlermiş. Ve bu durum bir süre devam edince, ahali bir konunun açıklığa kavuşmasını istemiş: &[#]8220;Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını bir şey yapmaktan alıkoymaya hakkın yok&[#]8221; demişler.

Bunun üzerine dürüst adam, geceleri evinden çıkar, fakat hiçbir şey çalmaz, döndüğü zaman evini hep soyulmuş bulurmuş. Adamın bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek tek bir şeyi kalmamış ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmış.

Daha iyi soygun yaparak zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zengin fakir ayrımı giderek çoğalmış. Zenginler mallarını korumak için polis teşkilatı ve hapishaneler kurmuşlar ve kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişler. Ancak yoksulların mallarını çalmak halen serbestmiş. Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da ülkeyi terk etmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise soyacak kimse kalmadığı için servetlerini yitirmeye başlamışlar. Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler. Ancak dürüst adamın evine gittiklerinde sadece yerde yazılı bir kâğıt varmış. Kâğıtta şunlar yazıyormuş:

&[#]8220;Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa, her şey için çok geç olmuş demektir...&[#]8221;

Bir millet uyuyorsa, uyandırmak kolaydır. Uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile; uyandıramazsınız. (Indra Ghandi)

Günün Fıkrası: İdrar tahlili


Temel hastanede sıra beklerken yanında ağlayan adama sorar: &[#]8220;Hayrola hemşerim! Neden ağlıyorsun?&[#]8221;
Adam cevap verir: &[#]8220;Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler!&[#]8221;

Bunu duyan Temel şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Bu sefer susan adam,
Temel´e sorar: &[#]8220;Hemşerim, sen niye ağlamaya başladın?&[#]8221;

Temel: &[#]8220;Ben idrar tahlili yaptırmaya geldim.&[#]8221;

Günün Sözü:

Düşün; her şey üstüne üstüne geliyorsa eğer, belki de sen ters gidiyorsundur.

Dostoyevski