Eskiden, para kazanan adamlar vardı.

Şimdi, paranın kazandığı adamlar var.

Zonguldak'taki ekonomik ve ahlaki çöküşün temel nedeni budur.

Öyle para kazandığınızda hemen değişmeniz, buna alışmanız mümkün değil.

Kültür oluşması için en az üç kuşak geçmesi gerekir.

Dağdaki çobanı Beymen'den giydirsen; o elbise, ona olmaz.

Zaman geçmesi lazım.

Kimi yeraltından...

Kimi dağdan...

Kimi pazardan...

Gelip bir şekilde parayı buldular.

Kendilerince zengin adam oldular.

Sonra, kentin damına kondular!

Siyasete, ticarete bunlar yön vermeye başlayınca, kent yaşamındaki normal işleyiş de bozuldu.

Siyasetteki, ticaretteki, bürokrasideki kalite düşüklüğünün nedeni de bu kişiler.

İki elin parmaklarını geçmeyen bu insanlar varoldukça ve aynı yöntemlerini sürdürdükçe; bu kentin gelişmesine imkan yok.

Çünkü ticaretleri normal değil.

Çünkü ilişkileri normal değil.

Bir kötünün, kaç kişiye zararının dokunduğunu; yaşayarak görüyoruz.

İsim verip kimseyi rencide etme niyetinde değilim.

Kentini düşünmek yerine, kendini düşünen bu kişiler; çeşitli yöntem ve bahanelerle devleti soydular.

Gerçi 18 yaşında olduğunu hatırlayan devlet, zaman zaman bunların çaldıklarını geri aldı.

Ama toplum vicdanı rahatlamadı.

Biz bu insanları tanıyoruz, biliyoruz.

Bunların hırsızlıkları, arsızlıkları, kabadayılıkları; toplumun her kesimini tarafından biliniyor.

Toplumu rahatsız eden şey ise, dürüst/namuslu olduğunu iddia eden bürokratların; bu kişilere yol vermesi, göz yumması.

Zonguldak'ta görev yaparken yazlığını/kışlığını, köyünde villasını yaptıran çok sayıda bürokratlara şahit olduk.

Bu bürokratların bir kısmı namaz kılıyordu!

Vatan diyordu...

Millet diyordu!

Allah diyordu...

Kitap diyordu!

Oturduğunda, mangalda kül bırakmıyordu!

Evini haramdan yapıyor ama eve haram lokma sokmuyordu!

Bu şehirden çok sayıda namuslu/dürüst bürokrat da geçti.

İçinde Allah korkusu olan bu insanlar, sadece çalıştılar.

Buradan gittiklerinde, kirada oturmaya devam ettiler.

Birçoğunu kiralık evlerinde ziyaret ettik.

Çok da mutluydular.

Demem o ki...

Kimsenin yaptığı, kimsenin yanına kalmaz.

İyilik ekersen, iyilik biçersin.

Kötülük ekersen, kötülük biçersin.

Yol haritanı kendin çizersin.

Günün Fıkrası: Buradakiler karşıdan gelir!

Bir mezarlığın karşısında bulunan barın kapısına, barmen şöyle bir tabela asmış:

"Ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar; burada olmak, karşıda olmaktan iyidir."

Mezarlığın bekçisi ise, kapıya şu tabelayı asmış:

"Ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar; buradakiler, karşıdan geldi."