Elektrikçiler ve Radyocular Odası Başkanı Ali Kaya, geçen hafta adı geçen bir yazıya mektup gönderdi:



"Sevgili Ali Rıza Kardeşim,


13 Mart 2009 tarihli köşende "Temiz Siyasetçi!" başlığı altında yazdıkların konusunda bir şeyler söylemek istiyorum.


Dilerim köşende yer verirsin.


Öncelikle "toplumun sol kesiminin sermaye düşmanı olduğunu, fakiri temiz, zengini kirli gördüklerini" söylüyorsun. Senden solcu olmanı beklemiyorum. Ama sol düşmanlığını da anlamıyorum. Solu tu kaka gösterip sağın kirliliğini saklamaya çalışman sadece sana has ve yeni bir şey değil. Yüz yıllardır bu yapılıyor. Sen de bu kervana katılmışsın. Bu "Cambaza bak!" mantığı.


Bir kere sol zengin düşmanı değil. Sadece üretim araçlarının özel mülkiyette olduğu kapitalist sisteme karşı. Yani kişilerle işi yok, sistemle hesabı var. Yoksa adam hem zengin, hem de dürüst namuslu ve iyi olabilir. Aynen aksi de olabileceği gibi. Yani fakir ama namussuz, katil, hırsız olabilir.


Kişilerin kendisine yakıştırdıkları siyasi etiketler de önemli değil. Biz nice tefeci İslamcı, ülkücü mafya, avantacı devrimci gördük. Sahip olduğu, savunduğu düşünceyi yirmi dört saat yaşayan herkese saygı duyarım.


Yani adam gibi adam olmak önemli. Sağcı solcu fark etmez.



Yazıda benim de adım geçiyor.


Bu konuda da bazı şeyler söylemek isterim.


Öncelikle ben Esnaf Odaları Birlik Başkanlığına hiç aday olmadım. Sadece ekip içindeydim. Bunu düzeltelim.


İkincisi o bahsettiğin konuşmada söylediklerimde samimiydim. Ben Başkanı olduğum Oda&8217;dan, 2362 Sayılı Yasa bir parça zorunlu kılana kadar, tam on iki yıl tek kuruş maaş almadım. Giderlerimiz arasında bana ve yöneticilerime ait bir kuruşluk otel, yemek, harcırah masrafı olmamıştır. Cep telefonlarımı kendi paramla aldım. Faturalarımı kendim öderim. Özel işletmeme bile masraf olarak kaydetmem.


Bu nedenledir ki bizim odamızın yirmi katı üyesi olanların bir tükenmez kalemi yokken, Elektrikçiler Odası&8217;nın kendi mülkü olan ofisi, dört dörtlük sistemi, bankada birkaç kuruşu var. SSK borcu yok. Çalışanına ücretini öder. İşten ayrılanına kıdem tazminatını verir.


Ama peygamber yâda kanatsız melek değilim. İnsan olarak benim de hatalarım olabilir. Ama olabildiğince siyasal düşüncemi ve inancımı yirmi dört saatimde aynen yaşamaya çalışırım. Bu konuda yalnız değilim. Toplumda binlercesi, milyonlarcası vardır elbette.



Bunların bazılarını sen de tanıyorsun. Belediye Meclis Üyesi iken, bir işe çok ihtiyacı olduğu dönemde maaşlı Belediye Başkan Yardımcılığını reddeden Namık Aşçı, Makine Mühendisleri Odası&8217;nı kuran, mülk sahibi yapan, sağlıklı bir mali yapıya kavuşturan Aydın Balekoğlu, Diş Hekimler Odası&8217;nı kurup aynı şeyleri yapan Mehmet Çakmakçı bunlardan bir kaçı. Yani bu odalar, kurumlar çalma çırpma yerleri değil, hizmet makamlarıdır. Çalanlara da yuh olsun.



Halk ve onun takdirine gelince&8230; Halk, muğlak bir kavram. Homojen bir yapı değil. Ama insanların çoğu hırsızı daha çok sever. Çünkü namuslu kendi çalmadığı gibi çaldırmaz da. Ama namussuz, çalarken etrafını da kollar. Rıza göstersinler, konuşmasınlar ister. Senin de dediğin gibi bize çok oy vermezler. Bu da umurumda değil.



Sevgili Ali Rıza, son sözüm şu;


Sola taş atma. Sol insanlığın, iyiye, güzele, mutluluğa, umuda yolculuğunun adıdır. Bu yolculuk, insanın iki ayağı üzerine kalkması ile başladı. Sonsuza kadar da sürecek.Yüreğinde sevgi olan herkes, -kendisini nasıl adlandırsa da- bir parça solcudur.


Yüreğinde sevgi besleyen herkese selam olsun."



Not: Ali Ağabey, aynı sazı farklı şekilde çalıyoruz. Ben de Ali Kaya gibi, Namık Aşcı gibi isimlerin neden aktif sol siyasetin içinde olmadığını merak ediyorum. Sahi sol siyasette size neden aktif rol vermiyorlar?