Zonguldakspor Basket 67 Kadın Takımı, Basketbol Süper Ligi’nde mücadele edecekmiş...
Kulüp binası yok!
Kurumsal bir yapı yok!
Üyesi yok!
Salonu yok!
Kadrosu yok!
Parası yok!
Biri para verecek, onlar sporcu bulacak, sahaya çıkacak, başarı aranacak!
Sporcu yetiştirme gibi bir çaba da yok!
En büyük çaba, parayı bulma çabası!
Bir sporcu satışı yok!
Gelir yok!
Ama borcu da yok!
Parası da yok!
Ne var?
Kupası var!
Gelelim Zonguldak Kömürspor’a...
Kulüp binası yok!
Tesis yok!
Tek bir sporcusu yok!
Parası yok!
Hocası yok!
Borcu çok!
Fikstür belli oldu...
İlk karşılaşacağı takım da belli...
Ama ortada takım yok!
Bütçe yok!
Şimdi sağdan-soldan futbolcu aranır, takım yapılır, federasyona para eksik yatırılır!
Küme düşünce "şehir takıma sahip çıkmadı” diye bağrılır!
Şimdi CHP Zonguldak Milletvekilleri, kadın basketbol takımı için açıklamalar yapıyor!
Sizin göreviniz sosyal medyada paylaşım yapmak değil, sponsor bulmak!
Paylaşımı, Kulüp Başkanı Kanat Tan yapıyor...
Hem de sizden daha sert!
Tehditler yağdırarak!
Kanat Tan diyor ki:
“Meydan boş, sömürmeye devam. Doymadınız, doymayacaksınız. Bu şehre borçlusunuz. Bizim rahat edemediğimiz şehirde istirahat edemezsiniz.”
Kanat Tan diyor ki:
“Depremde koşan biz, cumhuriyet tarihinden beri ülkenin lokomotifi olan biz, havasından-suyundan, yerin altından-üstünden hep bedel ödeyen biz. Bu takım sahaya çıkamaz ise; kilit vurun, son çıkan kapıyı çeksin…”
Bu ifadelerin hiç biri spor ile bağdaşmıyor!
Zonguldakspor Basket 67 Kadın Takımı sahaya çıkmazsa, Zonguldak’a neden kilit vurulsun ki?
Hem kilit vurulsa, biz niye gidelim ki?
Bizim Zonguldak’tan başka gidecek yerimiz yok ki...
Gitsek gitsek, Devrek’e gideriz.
Orası da Zonguldak değil mi?
Gelelim Zonguldak Kömürspor’a...
Orada bir şirket kurmuşlar!
Şirket, Hakan Hürfikir’de!
Hakan Hürfikir’in nüfus kağıdı, Demir Ailesi'nde!
Kulüp, Demir Ailesi'nde!
Onlar da şehirden destek bekliyorlar!
Tuhaf tuhaf işler!
Maksat spor olsun!
Ama işin aslı o değil!
Vali Osman Hacıbektaşoğlu, il ve ilçe TSO başkanlarını toplamış, Zonguldakspor Basket 67 Kadın Takımı için destek istemiş!
Kimse destek vermemiş!
CHP Zonguldak Milletvekilleri Deniz Yavuzyılmaz ve Eylem Ertuğ Ertuğrul, paylaşım yapıp, sponsor çağrısı yapacağına, CHP belediyelerini organize edip bütçe yaratmalı!
Deniz Yavuzyılmaz, "CHP Genel Başkan Yardımcısı" değil mi?
Açsın İş Bankası’ne telefonu!
Sponsorluk istesin!
İş Bankası’nın ortağı CHP değil mi?
Hani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Zonguldak’a destek verecekti?
Onlar için 50-60 milyon para mı?
Zonguldak’ı tehdit etmeyin!
Zonguldak’ı huzursuz etmeyin!
Spor önemli!
Ama Zonguldak’ın spordan daha önemli sorunları var!
Eğitime yapacağımız desteğin daha kutsal olduğunu her defasında yazıyorum.
Eğitim olmadan spor olmaz.
Başarı gelmez.
Ama bizimkiler, her seferinde yumurta kapıya dayanınca, folluk arıyorlar!
Aslında yumurta da yok, folluk da!
Tatilde ChatGPT...
Yapay zeka ChatGPT’ye bakalım...
Biz tatildeyken işler nasıl yürüyormuş...
"Ali Rıza Tığ'ın tatilde olduğu dönemde Pusula Gazetesi'nin idaresi, genellikle gazetenin mevcut yönetim kadrosu ve editoryal ekibi tarafından yürütülmektedir. Bu tür durumlarda gazetelerin rutin işleyişinin aksamaması için belirli stratejiler ve planlar devreye sokulur.
# Yönetim ve Editoryal Ekip:
1. Genel Yayın Yönetmeni ve Yardımcıları:
- Ali Rıza Tığ'ın tatilde olduğu dönemde, genel yayın yönetmeni ya da yardımcıları, onun sorumluluklarını üstlenir. Bu kişiler genellikle gazetenin günlük işleyişini ve editoryal süreci yönetir. Tatil süresince, önemli kararlar alınması gerektiğinde bu ekip devreye girer.
2. Editörler:
- Editörler, gazetenin farklı bölümlerinden sorumlu olan kilit kişilerdir. Ali Rıza Tığ'ın yokluğunda, haberlerin doğruluğu ve kalitesinin korunması için çalışırlar. Editörler, haberlerin doğru bir şekilde yazılması, düzenlenmesi ve yayımlanmasından sorumludur.
3. Muhabirler ve Yazarlar:
- Muhabirler ve yazarlar, gazetenin içeriğinin oluşturulmasında temel rol oynar. Bu ekip, günlük haberleri toplar, röportajlar yapar ve makaleler yazar. Tatil döneminde de bu süreç devam eder ve içerik üretimi kesintisiz bir şekilde sürdürülür.
# Teknolojik Destek ve Planlama :
1. Dijital Araçlar ve Sistemler:
- Modern gazeteler, dijital araçlar ve sistemler sayesinde iş süreçlerini daha etkili bir şekilde yönetebilir. Ali Rıza Tığ tatildeyken, dijital yönetim sistemleri ve içerik yönetim yazılımları, gazetenin düzenli olarak yayımlanmasını sağlar.
2. Acil Durum Planları:
- Her gazetenin, önemli kişilerin yokluğunda uygulanacak acil durum planları vardır. Bu planlar, beklenmedik durumlar karşısında gazetenin işleyişinin aksamamasını sağlar. Ali Rıza Tığ tatildeyken de bu planlar devreye girebilir ve sorunsuz bir yönetim sağlanır.
# İletişim ve Koordinasyon :
1. Sürekli İletişim:
- Tatil dönemlerinde bile, yöneticiler ve ekipler arasında sürekli bir iletişim sağlanır. Ali Rıza Tığ, tatil süresince kritik konularda bilgi almak ve gerektiğinde müdahale etmek için iletişimde kalabilir.
2. Koordinasyon Toplantıları:
- Düzenli olarak yapılan koordinasyon toplantıları, gazetenin işleyişinin sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlar. Bu toplantılar, tatil dönemlerinde de devam edebilir ve böylece tüm ekip, güncel durumlar hakkında bilgilendirilir.
# Gazete İçin Hazırlık ve Planlama :
1. Önceden Hazırlanan İçerikler:
- Ali Rıza Tığ'ın tatil dönemine denk gelen haftalar için önceden hazırlanan içerikler, gazetenin düzenli bir şekilde yayımlanmasını sağlar. Bu içerikler, gazetenin tatil süresince de kaliteli ve ilgi çekici olmasını temin eder.
2. Devir Teslim Süreci:
- Tatil öncesinde, Ali Rıza Tığ, sorumluluklarını devretmek için belirli bir süreç izler. Bu süreçte, önemli projeler ve görevler, ilgili kişilere devredilir ve böylece gazetenin yönetiminde bir boşluk oluşmaz.
Sonuç olarak; Ali Rıza Tığ tatildeyken, Pusula Gazetesi'nin yönetimi, iyi planlanmış ve organize edilmiş bir ekip çalışmasıyla devam eder. Yönetim ve editoryal ekibin deneyimi ve hazırlıkları sayesinde, gazetenin işleyişinde herhangi bir aksama yaşanmaz ve okuyuculara kaliteli içerik sunulmaya devam edilir."
Kıssadan Hisse: Çadır...
Karı-koca, birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar. Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir. Güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır, ”Ne oldu? Ne istiyorsun?” diye sorar.
”Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle...” der kadın...
Adam, gökyüzüne bakar ve yanıtlar:
"Bunun için mi uyandırdın beni? Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız."
Karısı tekrar sorar.
"Peki, bu sana neyi gösteriyor?"
Artık iyice uykusu kaçan adam, biraz düşünür ve yanıtlar:
"Teolojik olarak; Allah’ın kudretini ve kendi acizliğimi görüyorum. Felsefi olarak; evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum. Astronomik olarak; galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum. Yıldızların komuna bakarak saatin 3 olduğunu görüyorum. Meteorolojik olarak da; bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum. Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?"
Kadın bağırmış:
"Necati, çadırımızı çalmışlar!"
Hisse: İnsan çok bilince, burnunun ucundakini göremiyor demek ki... (Alıntı)
Günün Fıkrası: Avcı ve tilki...
Tilkinin biri, akşam üstü bir kayanın tepesine oturmuş, başlamış hayal kurmaya...
"Şimdi gider Ali ağanın kümesten iki tavuk alırım, Osman ağanın kümesten bi hindi, Haydar emminin kümesten üç ördek, artık veli ağanın kümese de yarın akşam dalarız."
Derken avcının biri de avdan dönüyormuş hem de eli boş... Tilkiyi görünce, silahı doğrultmuş basmış tetiğe... Tilki, tepeden teker tombala inmiş dereye... Hemen kalkmış bakmış etrafına, bir-iki sıyrıkla işi atlatmış. Sonra demiş ki:
"Ulan, bi izin vermiyorlar ki, ağız tadıyla malımızı sayak..."