İstanbul Esenyurt’tan sonra Mardin, Batman ve Halfeti Belediyelerine de kayyum atandı.
Zonguldak’taki hizmetsizliği görünce, “Keşke Zonguldak’a da kayyum atansa...” demek geçiyor içimden...
Yüksek sesle düşünürsek...
Zonguldak’a kayyum atansa, ne olur?
Lavuar Alanı Projesi hız kazanır.
Lavuar Alanı’nın yanına Emlak Konut’un, başta köprü altı esnafı için planladığı işyerlerinin inşaatı hemen başlar.
Kayyum, her gün "para yok" diye ağlamaz!
Tahsin Erdem’in işe aldığı karı-koca ve özel kalem müdürü hemen işten atılır!
Son verilen alkol ruhsatları anında iptal edilir!
Zonguldak-Kozlu sahil yolu, Karayolları'na devredilir.
Emniyet Müdürlüğü Kavşağı-AVM önüne battı-çıktı yapılır.
Şehir merkezindeki trafik yeniden düzenlenir.
Belediyeyi, başkanın eşi ve çocukları değil, kayyum yönetir!
Belediyede aktif kadrolar yeniden işbaşına getirilir.
Su kesintisi yaşanmaz.
Fen İşleri Şantiyesi sahada olur.
Plajda hırsızlık olmaz.
Mustafa Özdemir, kayyumu yönetemez!
Başta Zonguldak İl Özel İdaresi olmak üzere, devletin tüm kurumları, Zonguldak Belediyesi’ne destek verir.
Zonguldak Belediyesi’ne çeki düzen gelir.
Özel halk otobüsü seferleri yeniden başlar.
Şimdi diyeceksiniz ki:
"Zonguldak Belediyesi’ne kim kayyum olur?"
Tabi ki "Zonguldak Valisi" olur!

Eskortları ezersin!

Saadet Partisi Zonguldak İl Başkanı Burak Erol, gazetecilerle buluşmuş, bazı açıklamalar yapmış!
Açıklamaları arasında, Pusula’da yer alan haberler de var!
"Şoför, koruma ve çakar" konularına açıklık getiren Burak Erol, "200-220 kilometre hızla giderken, diğer araç 80-90 kilometreyle sol şeritten geçiyor. Biz, kurulacak ilk hükümette bakan olacağımız için bu antrenmanı şimdiden yapıyoruz" demiş!
Burak Erol’un altında eski model bir Passat var!
Bu aracın 200-220 basması mümkün değil!
Orada bile doğru konuşmuyor!
Üstelik aracına çakar takması suç!
Hız limitlerini aşması da suç!
Bu hızla giderse, kendisini eskortlar takip edemez!
Sevgili Burak Erol...
Ufak at, civcivler yesin!
Bu hızla gidersen, eskortları ezer geçersin!
Arkadan gelen eskortlar da sana yetişemez!
Acele giden, ecele gider!
Sen de bizim milletvekili gibi, “Dava yolunda ölürsem, şehit olurum” sanıyorsun ama!
Öyle olmayabilir!
Aman ha!

Türbanı sıyrılan hukukçu!

Başı kapalı bir hukukçu, başı açık fotoğraflarını çekmiş, birine atmış!
Fotoğraflar, attığı kişinin telefonunda patlamış!
Oradan sosyal medyaya atılmış!
Tabi hukukçu sağa-sola saldırıyor, isyan ediyor!
Biz, olayı kavramaya çalışıyoruz!
Bu hukukçu kadın, başı açık göründüğü için mi bir hassasiyet gösteriyor?
Yoksa başı açık fotoğrafını attığı kişiyle ilişkisi ifşa olduğu için mi hassasiyet gösteriyor?
Başı kapalı fotoğrafını da gösterdiler!
Başı açık haliyle hiç kimse tanıyamaz!
Çok güzel bir kadın!
Bu kadar çırpınmaya gerek yok!
Olan olmuş!
Önüne bakması lazım!

Zonguldak Barosu...

Zonguldak Baro Başkanı Avukat Türker Kapkaç, "PKK terör örgütü üyesi" olduğu gerekçesiyle görevden alınan İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında bir açıklama yapmıştı!
Şimdi de PKK üyesi oldukları iddiasıyla görevden alınan DEM Partili Belediye Başkanlarıyla ilgili açıklama yaptı!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkında şöyle dedi:
"Son görevi Bakan Yardımcılığıydı, siyasiydi. Bir telefonla 'Bana İstanbul’da lazımsın' diye devletin en tepesindekinden aldığı emirle koştu geldi ve dünkü operasyonu yönetti. Buradan sesleniyorum... Sayın Erdoğan’ın talimatıyla gelip de bu operasyonlara girişen Akın Gürlek, Zekeriya Öz'ü hatırlıyor musun? Ona da talimatı FETÖ veriyordu. Kumpas yapıyordu. Bıçağının iki tarafı da kesiyordu. Kibrinden yanına yanaşılmıyordu. Sonra günü gelince, sıçan gibi kaçtı. Sen, Recep Tayyip Erdoğan’ın Zekeriya Öz’üsün, Akın Gürlek... Akın Gürlek, savcı değildir. Akın Gürlek, hukukçu değildir. Akın Gürlek; vicdanı olmayan, aklı olmayan, hastane hastane sürünen mahkumları bile cezaya boğan ama Akın Gürlek, adliye adliye 'adalet katledilsin' diye gezdirilen bir cellattır. Bu vicdansız, bu millete hesap verecektir. Söz veriyorum."
Avukat Türker Kapkaç, sen bir hukukçu olarak, devletin "Başsavcı"sına söylenen bu sözleri içine sindirebiliyor musun?
Çaycuma Cumhuriyet Başsavcısının şikayetiyle Zonguldak Barosu Yönetim Kurulu Üyesinin ofisinde arama yapıldı!
Biz, olayı kamuoyuna duyurmasak, Zonguldak Barosu’na sormasak, Türker Kapkaç açıklama yapmayacaktı!
Bir dönem Ereğli ile yakından ilgilenen Türker Kapkaç, bu ara Çaycuma ile yakından ilgileniyor!
İnşallah, sıra Devrek’e gelmez!

Kıssadan Hisse: Habil ve Kabil...

Dünyaya gönderilen Adem ile Havva’nın ilk çocuklarının ismi Kabil idi. Kabil, ilk çocuk olduğu için anne ve babası tüm ilgisini ona gösteriyordu. Bu durum Kabil’in çok hoşuna gidiyordu. Fakat bu ilgi, Adem ile Havva’nın ikinci çocukları olan Habil doğuncaya kadar sürdü. Habil doğduğu zaman anne ve babanın ilgisi, Habil’in üzerinde yoğunlaştı. Bu durum, Kabil’in pek hoşuna gitmemişti.
Habil, özünde iyi huylu ve tamamen uysal bir yapıya sahip bir kişilikti. Onun bu özelliği, annesinin ilgisini kendi üzerine çekiyordu. Bu durumun farkında olan Kabil, içten içe kardeşine karşı bir kin besliyordu. Bu kin ise, aynı zamanda bir kıskançlığın ortaya çıkmasına sebep oluyordu.
Genel olarak Kabil, çiftlik işlerini yerine getiriyordu. Habil ise, dağlarda çobanlık yapıyordu. Habil’in ilgi odağında olması, aradan onca zaman geçmesine rağmen Kabil’in kalbindeki kıskançlık hissi büyüyerek devam ediyordu. Kabil, içinde sürekli büyümeye devam eden bu hisse engel olamıyordu.
Günlerden bir gün Kabil, kardeşi Habil’i de yanına alarak çiftlik işleriyle uğraştığı tarlaya gitti. Bu tarlada Kabil ile Habil birlikte çalışmaya başladılar. Habil’in çalışmaya devam ettiği sırada Kabil, eline bir taş aldı. Bu durumu bir fırsat olarak gören Kabil, elindeki taş ile Habil’in başına vurdu. Art arda vurulan darbeler sonucu Habil oracıkta ölmüştü.
Kabil, olduğu yere çöktü ve ölen kardeşini izlemeye başladı. Cesedi ne yapacağını bilemedi. Derken bir karga geldi ve gagasıyla bir çukur kazıp gökyüzüne havalandı. Bunu gören Kabil, bir karga kadar akıllı olmadığı için kendisine kızdı. Hemen toprağı kazmaya başladı. Açtığı çukura Habil’in cesedini gömdü. Üzerini kapatıp oradan uzaklaştı.
Kabil, yaptığı bu kötü iş nedeniyle kendisini kötü hissetmeye başladı. İçinde büyük bir suçluluk duygusu vardı. Yaptığı bu kötü iş sebebiyle kendisine çok kızmıştı. Günahlarının bağışlanması için orayı tamamen terk etti. Başka bir diyara yerleşti. Her şeyi geride bırakarak bu yeni yerleşimde yeni bir hayata başladı. Yaradan'ın yüz çevirdiği ilk günahkâr olan Kabil, burada affedilmeyi umarak hayatına devam etti. (Alıntı)

Günün Fıkrası: Yengeç...

“Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum” diye sorar, anne yengeç çocuğuna...
“Düzgün yürüsene...” der.
“Pekala, anne” der çocuk yengeç ve ekler:
“Sen, önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim.”