Haftasonu için İstanbul’a gitmiştim.
Bu şehri terk edince,
Elbet başımıza bir şey geliyor.
Dedem Mustafa Kabacalı’nın vefat haberini aldık.
Cenaze için döndük.
Aslında yazacak çok şey var.
Dedemin kalp rahatsızlığı vardı.
Uyurken vefat ettiğini anladık.
Çocukluğum,
Almanya’dan dede ve anneanne beklemek ile geçti.
Oyuncaklar,
Çikolatalar için en az altı ay beklerdik.
Daha sonra ise,
Valizler açılsın diye,
En az bir gün beklenirdi.
Almanya’ya gidiyorlar diye,
Hep çok ağlardım.
Çünkü dedem geldiğinde,
Lezzetli kahvaltılar olur,
Daha sonra halıda oyunlar oynardık.
Daha sonra çikolatamız verilir,
Günlük işlere dönülürdü.
Onlar bizi bir yere taşırken,
Biz de onların bugün tabutunu taşıdık.
Hayat biraz da böyleymiş.
Camlardan kaçtığım evden,
Dedemlere geçerdim.
Son iki yıla ise,
Dedemi ben ağırlamaya başladım.
Beraber yedik,
Beraber doyduk.
Haliyle aramızda,
Normal bir dede torun ilişkisi yoktu.
Üzücü bir kayıp oldu benim açımdan.
Allah mekanını cennet eylesin.
Cenazemize katılan tüm dostlardan Allah razı olsun.
* * * * * * * *
Biraz uzak kaldık ama,
Siyaseti de takip etmeye devam ediyoruz.
MHP’de yaşananları biliyorsunuz.
İl Başkanı Mustafa Öztürk,
Sürpriz bir biçimde görevden alındı.
Açıkça söylemek gerekirse,
Onur kırıcı bir görevden alma bu.
Mesela AK Parti’de böyle yapılmadı.
‘Kongrede aday çıkmayın’ dendi.
Ancak MHP’de böyle olmadı.
Haliyle,
Bir kaos hakim oldu.
Her atama döneminde,
Kırılıp dökülmeler oluyor.
Bu sefer organize bir çalışma var anlaşılan.
Mustafa Öztürk özünde kötü biri değil.
Ancak,
Bu süreci daha tecrübeli götürebilirdi.
Mesela ben daha önce yazmıştım.
Öztürk babası Ülkücü camiada çok sayıp sevilen biridir.
Camiayı en çok o tanır.
Mustafa Öztürk’e siyaseten hocalık yapacak,
En daha donanımlı kimse yoktur.
Fakat anlaşılan o ki,
Baba Öztürk’te bu işe kızgın.
MHP’de görevden alınanların üstü çizilmez.
Belli bir süre sonra,
Daha büyük makamlara bile getirilebilir.
Mesela MYK üyesi Murat Kotra’yı ele alalım.
İstanbul’da görev yaptığı sırada,
Yanılmıyorsam genel sekreterdi.
O zaman görev alınmışlardı.
Şimdi bakın üç dönemdir MYK üyesi.
Mustafa Öztürk organize bir muhalefet cephesi açarak,
Gelecek siyasi hayatını tehlikeye atıyor.
Bir Ülkücü’ye daha ne anlatılabilir?
Camia kendisinin camiası zaten.
Şimdi bir para meselesi dönüyor.
Seçim döneminden kalma.
Onu da Mustafa Öztürk basın açıklaması yapsın,
Akabinde yorumlarız.
Mustafa Öztürk’ün siyasi geleceği için,
Daha itidalli davranması gerekiyor.
Bu şekilde neden görevden alındığını,
Şapkasını önüne koyarak düşünmesi gerekiyor.
Doğru ile yalan arasına bir çizgi çekmesi gerekiyor.
Bilmem anlatabildim mi?
* * * * * * * * *
Zonguldak’ta,
Kent Lokantası faaliyete geçti.
Bu güzel bir uygulama.
Zaten vatandaş yakın ilgi gösterdi.
Kent Lokantası’nın açılış tarihini ilk Pusula’dan okumuştunuz.
Tahsin Erdem’e ne kadara muhalefet etsek bile,
Yine kent lokantasına biz sahip çıktık.
Bunu da en iyi,
CHP İl Başkanı Devrim Dural bilir.
Tabi açılış sırasında,
İzdihamı da görmüş olduk.
Benim bu şehirde en eleştirdiğim konuların başında gıda meselleri geliyor.
Mesela Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın yemek dağıtımı.
Bazen haber çıkıyor ‘şu kadar kişiye yemek dağıtımı yapıldı. Şu kadar artış oldu” gibi.
Her geçen sene,
Daha fazla kişiye sıcak yemek yardımı yapmak matah bir şey mi?
Toplumumuzun yaşadığı sıkıntıları aşmak güzel.
Ancak asıl soru her geçen yıl fakir insan sayısı neden artıyor?
Kent Lokantası da aynı.
Evet sefalet gözler önüne serildi.
Siyasiler açılışta güzel konuştu.
Ancak,
Toplumsal gerçeklik buz gibi yüzümüze çarptı.
Sefaletimiz gözler önüne serildi.
Ve bununla gurur duyuldu.
Ne diyelim?
Gibi dizinde güzel bir replik vardı.
“Yürümek çok da matah bir şey değil Ozancım. İlkkan abin yürüyor da ne oluyor? Yürüyerek gitti köle oldu”…