Pusula Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Öznur Güneş, bir köşe yazısı yazdı, hayatı değişti!
Aman Allah'ım, nasıl saldırıyorlar!
Ahlaktan, etikten söz ediyorlar!
Evli oldukları halde birbirinin sevgilisi ile birlikte olan kişiler, Öznur Güneş'i bir başlık nedeniyle eleştiriyorlar!
Ama asıl mesele başka...
Zonguldak Belediye Başkanı Dr. Ömer Selim Alan'ın basın toplantısından istediği sonucu alamayanlar, aldıkları pozisyonu bozan Gazeteci Öznur Güneş'e saldırıyorlar!
Sanki, polis memurunu baştan çıkartmış, sonra da iftira atmış, adamın başını yakmış gibi!
Sanki, intikam için en yakın arkadaşının sevgilisi ile beraber olmuş gibi!
Sanki, eski sevgilisinin yeni sevgilisine, "Benim çıkardıklarımı giyiyorsun" demiş gibi!
Sanki, uyuşturucu satıcısından para alırken kameralara yakalanmış gibi!
Sanki, bahis çetesinden para alırken polis kamerasına yakalanmış gibi!
Sanki, özel hayatı ve haberleşmenin gizliliğini ihlalden hapis cezası almış gibi!
Sanki, oturduğu evin kirasını ödememiş, duvarlara köpek pisliği sürmüş gibi!
Sanki, vergi ve sigorta ödememek için gazeteyi başkasının üzerine devretmiş gibi!
Sanki, farklı şirketlerle ihaleye girip Zonguldak Belediyesi'ne ve piyasaya milyonlarca lira borç takmış gibi!
Sanki, nitelikli dolandırıcıdan para alıp meslektaşı aleyhine haber yazmış gibi!
Sanki, haber yapmak için birinin eline benzin bidonu verip intihar girişimine sürüklemiş gibi!
Hazreti İsa'nın, İncil'de geçen bir kıssası var...
"Zina yaptığı iddia edilen bir kadını taşlamak için can atan topluluğa Hazreti İsa, şöyle der:
'İlk taşı, günahsız olan atsın.'
Kimse taş atamaz. Kadın da affedilir."
Bir de Zonguldak'ta taş atanlara bakar mısınız?
Hazreti İsa'nın kemiklerini sızlatacaklar!
Öznur Güneş'e saldıranların ortak özelliği, basenlerinin yere yakın olması!
Kompleks yapmalarının nedeni bu...
Ama bu, bizim çözebileceğimiz bir sorun değil!
Yukarıya değil, aşağıya bakmaları halinde sorunun bir kısmını çözebilirler!

Günün Fıkrası: 25 santim...
Adamın biri, bara gitmiş. Üç duble viski içtikten sonra barmene, "Cüzdanımı unutmuşum, ödeyecek param yok. Ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. Sana istediğin her şeyi çalabilir" demiş.
"Hadi ordan sarhoş herif" demiş barmen...
Adam, elini cebine atmış. Çıkarmış 25 santim boyunda bir piyanist... Piyanosu önünde... Barmen, şaşkın şaşkın bakarken, bir döktürmüş 25 santimlik piyanist, Mozart'ı..
"Allah... Allah... Bu nasıl iş?" demiş barmen, hayretler içinde...
"Hurdalıkta bir lamba buldum, bin yıllık. Parlatmak için ovarken, içinden bir cin çıktı. Bin yaşında... Çökmüş... Bitkin... Kulakları da zor duyuyor" dedikten sonra adam elini öbür cebine atmış, eski bir lamba çıkarmış, barmenin önüne koymuş, "Ovala ve bir dilek tut" demiş.
Barmen, lambayı ovalamış ve hakikaten ihtiyar, ayakta bile zor duran bir cin çıkmış karşısına... Bir eli kulağında "Haa... Hii..." deyip duruyor. Barmen, "Burada, bu sigara dumanı ve içki kokuları arasında ciğerlerim perişan hale geldi.. Bana iki yeni ciğer ver" demiş.
Hooop... Barın başında, palabıyıkları, heybetli serpuşları, rengarenk kılıkları ile iki yeniçeri belirivermiş...
"Ama ben yeniçeri değil, yeni ciğer istemiştim" demiş barmen...
"Ya ben... Ya ben... 25 santimlik piyanist mi istedim sanıyorsun" demiş adam da...