Devrek Belediyesi’nde milyonlarca liralık yolsuzluk ortaya çıkarıldı.

Müfettiş incelemeleri sürüyor.

Rakamın nereye çıkacağı belli değil!

Ama CHP Gençlik Kolları’ndan belediyeye işe girmiş, CHP döneminde yönetim kademesinde yer almış bir isim, ölüyü-diriyi götürmüş, belediyeden hortumladığı paralarla daireler almış, lüks bir yaşam sürmüş! 

Yaptığı yolsuzluk ortaya çıkınca, daire satıp, belediye hesabına para yatırmış!

Yani, “Evet, ben hırsızlık yaptım” demiş!

CHP Devrek İlçe Başkanlığı konuşmuyor!

CHP Zonguldak İl Başkanlığı konuşmuyor!

Yolsuzluk olayını kamuoyuna duyuran AK Parti Zonguldak İl Başkanı Mustafa Çağlayan, hedef oluyor!

Hırsızlık ve yolsuzluk, bu personelin yaptıklarıyla sınırlı değil!

18 milyon liralık parke faturası inceleniyor!

Parkeleri; kim, nereye döşemiş, tam mı döşemiş, eksik mi döşemiş, ona bakılıyor!

Biz, bunları yazınca; parkeyi döşeyen de cırlıyor, parke döşenen de cırlıyor!

CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural’a bir tavsiyemiz olacak...

Size Zonguldak’ta bir il başkanı eleştiri getirince, ülke geneliyle yanıt vermeyin!

Çünkü siz "Genel Başkan" değil, "İl Başkanı"sınız!

Sorumluluk alanınız Zonguldak!

Birisi size “Hırsızlık yapıyorsunuz” deyince, “Siz daha çok çalıyorsunuz” denmez!

Eğer ortada bir hırsızlık yoksa, “Bizim partimizde hırsızlık olmaz. Bizim belediyelerimizde hırsızlık olmaz. Siz, kendi belediyelerinize bakın” dersiniz!

Siyaseti, nezaketi size, biz mi öğretelim?

Üstelik siz de o kadar nazik değilsiniz!

"Yumuşak" görünüyorsunuz ama o kadar "yumuşak" değilsiniz!

Bakın, biz de bazı şeyleri böyle "yumuşak", "yumuşak" yazabiliyoruz!

Siz de böyle yapın!

‘Hay’dan geldiği için ‘huy’a giden para!

Zonguldak’ta önemli bir siyasetçi, bir ticaret erbabına para bırakmış!

Ama o ticaret erbabı, mal-hizmet satışından çok, para satışı yapıyormuş!

Mesela, araba satması gerekirken para satıyormuş!

Araba satıyormuş gibi yapıp para satıyormuş!

Bizim harama uçkur çözmeyen, boğazından haram lokma geçmeyen, Hazreti Muhammed son peygamber olmasa, kendini "peygamber" olarak ilan edebilecek karakterdeki siyasetçimizin parası da bu kirli ellerde geziyormuş!

Sonra biri onu uyarmış!

“Bak, bu yaptığını Ali Rıza Tığ duyarsa, annene Fatiha okur” demiş!

Rivayete göre siyasetçi, gidip parasını almış!

Ama bizim duyduğumuza göre hala parayı alamamış!

Aklıma gelen sorular şunlar...

Para, hala çalışıyor mu?

Oradan elde edilen kazançla ne yapılıyor?

Bu para "veren"den gelen para mı?

"Hay"dan geldiği için "huy"a giden para mı?

Kızıldeniz kıyısındaki bir Osmanlı Devleti eyaletine parayı kaptıran siyasetçimiz, zor günler geçiriyor!

Allah yardımcısı olsun!

Kıssadan Hisse: Leylek ile Tilki...

Güvercin, uzun bir hurma ağacının başına yaptığı yuvasında yavrularını beslerken, bir tilki gelip ondan yavrularını aşağı atmasını; atmazsa yukarı tırmanıp hepsini yiyeceğini söyler. Güvercin, çaresiz tilkinin dediklerini yapar. Yuvasına tekrar yumurta bırakır ama morali oldukça bozuktur.

Leylek, güvercine niçin üzgün olduğunu sorar. O da durumu anlatır.

Leylek:

"Güvercin kardeş, sakın bir daha tilkiye inanma, o bu ağaca tırmanamaz."

Günler geçer, tilki tekrar gelerek yavrularını aşağı atmasını isteyince güvercin:

"Artık yavrularımı sana atmayacağım, sen bu hurma ağacının başına tırmanamazsın."

Tilki: 

"İyi de sen bu aklı kimden öğrendin?"

Güvercin: 

"Tabiî ki, leylekten..."

Tilki, "Ben şimdi ona gösteririm" diyerek ırmak başına gider, leyleği görünce yaklaşarak sorar:

"Leylek kardeş, sana bir sorum var: Rüzgâr sağdan eserse ne yaparsın, soldan eserse ne yaparsın, başını ne yana çevirirsin?"

Leylek: 

"Sağdan eserse sola, soldan eserse sağa çeviririm."

Tilki: 

"Peki, ya dört yandan eserse?"

Leylek: 

"O zaman da başımı kanatlarımın arasına sokarım."

Tilki: 

"Bu işi nasıl yapıyorsun? Demek ki, leylekler diğer hayvanlardan daha akıllı."

Bu konuşmadan memnun kalan leylek, kafasını kanatlarının arasına sokunca, tilki bir anda üstüne atlar ve onu boğar.

Tilki: 

"Ey, leylek kardeş... Ele akıl vereceğine bu aklı biraz da kendin için kullansaydın ya! Bak, düşmanın seni yendi."

Bugünlerde rüzgârlar dört bir yandan esiyor. Kafamızı kanatlarımızın arasına sokup da tilkilere yem olmayalım dostlar. (Alıntı)