1894 yılında Devrek'te doğan Muharrem'in babası Hacı Halit, annesi Hanife Hanım'dır. Devrek halkınca Hacı Halid'in Muharrem diye bilinir. İlk Askerliği Yemen'de tabur kalem başçavuşu olarak yapar, Muharrem sakin ve efendi görünüşünün yanında çok tehlikeli ve saldırgan bir tabiata sahipti.

Askerlik sonrası geldiği Devrek'te etrafına topladığı arkadaşlarıyla bir çete oluşturup faaliyetlerini Devrek'teki Ermenilerin taşkınlık ve gösteri yapmamaları için teksif eden Devrekli Muharrem bir taraftan, Bolu, Düzce ve bilhassa Gerede'de süregelen isyanların Devrek'e sıçramaması için Dorukhan'da tertibat alıp nöbet tutmuştur. Ereğli'nin Fransızlar tarafından işgal edilmeye başlaması üzerine Kastamonu Mıntıka Komutanı Albay Osman Bey bir telgraf çekerek Devrekli Muharrem'e Ereğli'ye giderek Fransızlara karşı mücadele etmesini istemiş bunun üzerine 32 kişilik çetesiyle Ereğli'ye gelen Muharrem Ereğli'nin Fransız işgalinden kurtarılmasında büyük yararlıklar göstermiş ve Ereğli'de Fransızlara karsı ilk kurşunu atarak kurtuluş hareketine başlamıştır.

Bu günlerde Muharrem Bey komutasında çarpışan çete mensuplarından Ereğli'deki çarpışmalara katılanlardan isimleri tespit edilebilenler şunlardır; Hüseyin Başocakçı, Arap Kazım, Sağır Recep, Pat Ahmet'in Nizası, Ağırlardan Tosunun Muharrem, Delik Şakir'in Hasan, Gazi Mustafa, Darenlinin Mehmet, Hacı Hafız, Siyaminin Ahmet, Yarım Çavuş'un İsmail Devrekli Muharrem, Milli Mücadelenin başlarında yaptığı önemli hizmetlerden biri de Maden Ocaklarında çalışan işçileri koruyup kollamalarıdır.

Bu maden işçileri belli bir müddet köylerinde ücretsiz izin alarak kalırlardı. İşte ücretlerini alıp köylerine dönmekte olan bu işçileri sarp ve ormanlık olan köy yollarında soyarak mallarını ve canlarını gasp eden çeteler türemişti. Bu da Osmanlıda devlet otoritesinin kalmadığını, gücü gücüne yetenin birilerini ezip yok ettiği bir dönemdir, işte bu karabulutların memleket semalarında dolaştığı dönemlerde Devrekli Muharremin köylerine dönen korumasız işçileri soygun çetelerinden korumak için verdiği mücadele soygun çetelerine korku olmuştur. Bunlar devlet otoritesinin kalmadığı dönemlerde devlet adına yapılmış çok önemli görevlerdir.

Devrekli Muharrem ve etrafına topladığı grup Milli Mücadele'nin ilk yıllarında verdiği bu güzel hizmetleri devam ettiremediler Milli Mücadele'nin istediği düzenli ordunun ve otoritenin emrine girmek istemediler, kendi başlarına buyruk kalmak isteyince de mücadele ettikleri çeteler gibi halkı soymaya etrafta korku salmaya başladılar ilk bakışta zenginden alıp fakire vermek gibi algılanan bu olay bir müddet sonra varacağı yol olan vahşete eşkiyalığa dönmüştür. Devrek civarında Yenice ve Tefen Nahiyelerinde de gasp ve eşkiyalık faaliyetlerini sürdüren çete 1921 yılının ilk yarısından itibaren, Milli güçlerin kurduğu jandarma takip müfrezelerinin takibine alınmıştır.

Takipler sonucu kendi istekleriyle teslim olanlar olmuş ve 1921 yılının Temmuz ayında da Devrekli Muharrem çetesi ileri gelenlerinden Küçük Mustafa, Kadılar Köyünden Ahmet Oğlu Kazım, Kaya Hafız, Muhittin Oğlu Gökçe jandarmayla çıkan çatışma sonucu öldürüldü 10 kadar adamı da teslim alındı. Bu tarihlerde Milli Hükümetçe çıkartılan suçların tecili hakkındaki kanundan yararlanarak Zonguldak Jandarma K.Yzb. Kadri Eren'in girişimiyle teslim alınan Devrekli Muharrem Kastamonu ve Bolu Havalisi Komutanı Muhittin Paşaya gönderilmiştir. Buradan Muhittin Paşanın Muhafız Birliği Komutanı Kol. Küçük Zabit,Assubay Nurettin Peker (yazar) emrine verilen Devrekli Muharrem, Ereğlili Deli Hakkı ve üç arkadaşı askerlik görevini yaparken Nurettin Peker'in paşadan aldığı izni kullanmak için Kastamonu'dan Devrek'e giderken Safranbolu'da mola verdikleri handan jandarmanın baskınına uğramış silahsız olan Muharrem ve arkadaşları 29 Ekim 1921 tarihinde vurularak öldürülmüşlerdir.

Devrekli Muharremin hayat öyküsünün bir bölümünü kendisinden dinlediğim 1905 doğumlu emekli polis memuru Necip Bartu söze şöyle başlamıştı. Muharrem abi benim büyük amcamın oğludur çevresinde saygı gören bir kişi olmasına rağmen aniden kızıp sinirlenerek etrafına zarar ve korku veren yaradılışta bir kişiliğe sahipti ben ondört onbeş yaşlarımda idim evlerimiz bahçe içinde ve yan yanaydı ben bahçede ağaçtan meyva topluyordum, birden amcamın evinin olduğu taraftan bağrışmalar duydum o tarafa doğru gittiğimde beni hemen doktor çağır diye çarşıya gönderdiler haber verdiğim sağlık memuru gelip yaralı olan Muharrem abinin arkadaşını tedavi etmeye çalışırken Muharrem abi gayet sakin evden çıkarak çarşıya gitti halbuki arkadaşına bir sebepten kızarak yaralayarak öldürmüş. Bu gürültü patırtıda bizim evdeki misafirler de evden çıkarak evlerine gitmek üzere bizim evi telaşeyle terk ederken o kendi evlerinin kapısında bizim evden çıkıp gidenleri seyretmekteymiş meğer bir ermeni kızına gönlünü kaptırmış kızda bizim eve gelen misafirler arasında imiş. Muharrem abiyi şikayet eden olmadı kavganın sebebi pek belli olmadı kavga Ermeni kızın kimlerden olduğunu kimin kızı olduğunu öğrenmeye çalışıyormuş. Aradan iki üç gün sonra Ermeni kızını ailesinden alarak geldi. Kızı Müslüman yaparak kızla evlendi, düğün filan yapılmadı. Muharrem abi, duyduğumuza göre laz çeteleri tarafından Safranbolu'da öldürüldü. Aradan epey zaman geçtikten sonra karısı olan Ermeni kızı bir cami hocasıyla evlendi.

Kaynak: Haber Merkezi