Dünkü köşemin başlığı, "Cuma namazı kılınacak yer önerileri: Kim, nerede kılmalı?" şeklindeydi.
Bu yazının okunma oranı günlük ortalamanın altında kaldı. Oysa gerçekten önemli bir konuydu.
Halkımız böyle şeyleri okumuyor! "Cumadan kaçan bürokrat' desek yazının okunma oranı ikiye katlardı.
Artık hangi haberin, hangi köşenin ne kadar okunacağını daha siteye atmadan kestirebiliyoruz.
Vatandaş farklı, çarpıcı, fazla bilinmeyen, merak uyandıran, konuşulan, tartışılan haberler istiyor.
Zonguldak'ı anlatan bir film çekilse bu haber 5 bini görmez. Bir partinin Gençlik Kolları Başkanı sevgilisiyle video çekmiş. Videoyu yayınlamadığımız halde haber 50 bin okundu.
Bu tür haberler 50 bin yerine 500 kez okunsa bir daha yapmayız. "Böyle haber mi olur, link verin" diyen mesajlar alıyoruz iyi mi?
Bu sadece Zonguldak'ın sorunu değil.
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, köşesinde Beren Saat'i, Şeyma Subaşı'nı niye yazıyor?
Bize kızan okurlarımız kendisine kızsın. Ortalama zekanın altındakiler de bu köşeyi okumasın.
Onların anlayacağı seviyede yazılar yayınlanan bir sürü internet sitesi var Zonguldak'ta.
Bizim yayınladığımız fıkralara kızıyor görünüp, anlatıldığında masalara yatanları biliyoruz.
Makamını, pozisyonunu korumak, ticaretini sürdürmek için olduğundan farklı görünen çok sayıda kişiyle birlikte yaşıyoruz.
Biz olduğumuz gibi görünmeye, göründüğümüz gibi olmaya, doğruları söylemeye ve yazmaya devam edeceğiz.
Hayatın içinde ne varsa, Pusula'da o olacak.
İmam yarışmada başarılı olmuşsa haber yapacağız.
Ama imam karısını dövmüşse onu da haber yapacağız.
Yolda gördüğü kızı önce yemeğe, sonra 1+1'e götürmüşse onu da yazacağız.
İl Müdürü bir halt etmişse onu da yazacağız.
Dernek Başkanı, imam nikahlı sevgilisiyle yaptığı yazışmayı, sosyal medya hesabında paylaşmışsa onu da haber yapacağız.
Vali, "Sağlıkçılar bize yük oldu" demişse bizde haber olacak.
Ama Vali, doğru bir şey yapmışsa o da haber olacak.
Belediye Başkanı altyapı çalışması yapmışsa haber olacak.
Ama mastürbasyon yapmışsa o da haber olacak.
Belediye Başkanının yeğeni, üç şirket kurup belediyeyi soyuyorsa bu haber olacak.
Başkanın yeğeni sevgilisini belediyeye işbaşı yaptırıyorsa bu da haber olacak.
Belediye Başkanının yakınlarını işe alması elbette haber.
Ama Belediye Başkanının yeğeni evli sevgilisini belediyede işe başlatması daha baba bir haber.
Şimdi hemen diyeceksiniz ki, isim ver. Hangi belediye. Yıllar önce Türkiye'yi sarsan "Rüşvetin belgesi mi olur p...venk?" manşetini hatırlıyorsunuz değil mi? Bana böyle şeyler söyletmeyin.
Evli sevgilinin belgesi mi olur? Acele etmeyin. Daha yeni kurulan üç şirketi, belediyeden alınan işleri de yazacağız.

Günün Fıkrası: Postacı

Bir gün bir baba, oğlunu dua ederken duyar. "Allah'ım sen annemi, babamı, ablamı, ninemi ve beni koru" diye. Adam çocuğun dedesini unuttuğunu düşünür ama çocuğa bunu söylemez. Ertesi gün dedeyi araba ezer ve dede ölür. Bir kaç gün sonra baba yine duyar "Allah'ım sen annemi, babamı, ablamı ve beni koru" diye. Bu sefer nineyi unutur ve ertesi gün nine merdivenlerden düşer boynu kırılarak ölür. Bir kaç gün sonra çocuk yine dua eder "Allah'ım sen annemi, ablamı ve beni koru" diye. Baba kendisinin unutulduğunu fark eder ve ertesi gün başına bir şey gelmemesi için her adımını çok dikkatli atar. Akşam eve gelince karısına sorar "Hanım bugün ben işteyken neler oldu?" diye. Karısı "Bizde bir şey olmadı ama postacı öldü!