Obezite, çağımızın en önemli sağlık sorunlarından biri olmakla beraber gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde obezite ile mücadele anlamında ciddi düzenlemeler yapılmaktadır. Gelişen teknoloji hayatımızı ne kadar kolaylaştırıyorsa bir o kadar da insanları tembelliğe ve yavaşlamaya sevk etmektedir. Özellikle yeni nesilleri, genç kuşağı tehdit altına alan obezite milenyum hastalığı olarak da tanımlanıyor. Beraberinde ciddi hastalıkların da sebebi olan obezite kronik bir hastalıktır. Obezite ve eşlik eden hastalıklarla mücadele de ekonomik anlamda maliyetli ve yıpratıcıdır. Kimler obez sayılır, obezite ile mücadele, obeziteye neler sebep olur, obezite ameliyatları ve daha birçok soruya bu röportajımızda yer verdik.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu, bu çok önemli bilgiler için teşekkür ediyoruz.

Esra Geyikli: Obezite nedir? Kimlere obez denir?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Obezite, diğer adıyla "şişmanlık"; vücudumuzda sağlık sorunlarına yol açacak fazlalıkta yağ dokusu birikmesidir. Kadınlarda vücut ağırlığının yüzde 20-25'ini, erkeklerde ise yüzde 15-20 kadarını yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oran kadınlarda yüzde 35 ve erkeklerde yüzde 25 üzerine çıkarsa "obezite" denmektedir.

Yağ dokusu cilt altında, karın içi organlarda, gövdede, kol ve bacaklarda farklı tipte yağ dokuları şeklindedir. Cinsiyete göre yağ dağılımı farklıdır. Erkek tipi, android tip, elma tipi obezite denirken kadınlarda görünen forma jinoid tip, armut tip obezite denir. Burada özellikle android tip obezitede kalp, karaciğer, karın içi organlarda yağ dokusu artışı damarlarda daralma ve tıkanıklıklara yol açarak yaşamı tehdit edebilecek sorunlara yol açabilir.

Vücuttaki yağ oranını hesaplamanın ya da değerlendirmenin çeşitli yöntemleri vardır. Cilt kalınlığı değişimleri, bel çevresi, kalça çevresi, vücut kitle indeksi gibi kolay tespit yöntemleri haricinde organlardaki yağları ultrasonografi, X-ışını emilimi, bioimpedansmetre, tomografi, manyetik rezonans ve daha birçok farklı ileri ölçüm yöntemleri ile de değerlendirmek mümkündür. Güncel en çok kullanılanlar bel çevresi ölçümü ve vücut kitle indeksi ile elde edilen rakamlarla obezite tanımlanmaktadır.

Bel çevresi erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm üzerine çıktığında organlarda, kalp damarlarında, diyabet-şeker hastalığı, hipertansiyon-yüksek tansiyon, kanda kolesterol ve tirgliserid gibi kan yağların artışı sorunlarının başlayacağı unutulmamalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü'nün kullanmayı önerdiği "ağırlığı boyun karesine bölümünden" [kilogram/ (metre X metre), kg/m2] elde ettiğimiz rakam ile obeziteyi sınıflamaktayız. Buna göre vücut kitle indeksi sınıflaması şu şekildedir;

17, 9 kg/m2 altında ise zayıflık

18 - 24, 9 kg/m2 arasında normal

25-29, 9 kg/m2 ise kilo fazlası, balık etli ya da "owerweight"

30-39, 9 kg/m2 ise obezite-şişmanlık

40-49. 9kg/m2 ise morbid-ölümcül obez

50 kg/m2 ve üzerinde ise ağır obezite

Değerler arttıkça, obezite ortaya çıktıkça sağlık sorunları giderek saptanmaktadır.

Esra Geyikli: Obeziteye neler sebep olur?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Obeziteye sebep olan faktörler kısaca şu şekildedir;

Beslenme içeriğinde ve davranışı bozuklukları; düzensiz ve tıkınırcasına ya da gece yeme davranışı bozukluğu gibi.

Fiziksel aktivite azlıkları ve hayat tarzı bozuklukları; masa başında, bilgisayar başında geçirilen sürenin arttığı gibi.

Bazı endokrin hastalıklar; hipotiroidizm-tiroid bezi çalışması bozuklukları, kortizol fazlalığı gibi,

Bazı iştah açıcı, hormonal ilaçlar,

Genetik bazı bozukluklar

Obeziteye yada obezite ile ilgili sorunlara sebep olmaktadırlar.

Esra Geyikli: Kimler risk altındadır? Obezite sıklıkla hangi yaş gruplarında görülür?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Ailesel obezitesi, şeker hastalığı olanlar, beslenmeye dikkat etmeyenler, düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite yapmayanlar, bazı hastalıkları tedavisi sırasında beslenmeye dikkat etmeyenler, adölesan döneme geçişte, hormonal eksikliklerde, evlenmeden sonraki dönemlerde, düzenli spor aktivitelerini bırakanlar birçok tanımlamalar yapılabilir.

Obezite artık bir toplum sağılığı haline gelmiştir. Toplumda sıklığı ülkeler arası farklılıklar gösterse de her iki kişiden birinde obezite veya ilişkili bir durum saptanırken giderek erken yaşlarda görülmeye başlamıştır. Ülkemizde bölgesel değişiklikler olsa da çocukluk çağlarında yaklaşık 10 çocuktan biri obezite ile ilişkili sorunu varken yaş ilerledikçe bu oran yetişkinlerde 2-3 kişiden birinde bel çevresi yüksekliği, obezite saptanabilmektedir.

Esra Geyikli: Genetik faktör obezitede etkili midir?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Genetik faktörler de etkilidir. Genetik olarak geçiş özelliği bir grup şişman hastada saptanabilir. Genetik olarak obeziteye yatkınlık genleri bulunanlar, büyüme-gelişme hormonlarında, leptin eksikliği gibi genetik eksikliklerle birlikte obezite de saptanabilir.

Bazı genetik sendromlar vardır ve beraberinde obezite eşlik eder; Down sendromu, Bardet-Biedl sendromu, Kohen sendromu, Karpenter sendromu, Turner sendromu, Alstrom sendromu, Prader-Willi sendromu, Laurence-Moon-Biedl sendromu, Froehlich sendromu.

Esra Geyikli: Hazır gıda tüketimi ile ilişkili olarak yeni nesil risk altında mı?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Hazır gıdalarda ve paketlenmiş fırınlanmış gıdalar üzerinde yağ ve karbonhidrat oranlarına dikkat etmek gerekiyor. İmal tarihi, içindekileri katkı maddeleri sağlığı bozucu ihtimalleri gözden geçirilmelidir. Bir de sofra şekeri veya gıdalarda kullanılan früktoz, nişasta bazlı şeker kullanımının azaltılması gerekir. Bu şekerler doygunluğu tam sağlamadıkları gibi karaciğer yağlanması, şişmanlık ve şeker hastalığı gibi önemli sorunların ana kaynağını da teşkil edebilmektedir.

Esra Geyikli: Obezitenin tedavisi nedir?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Obezitesi bulunan bir kişi aile hekimi veya bir sağlık merkezine başvurduğunda öncelikle obezite nedenleri ve obeziteye bağlı sorunlar tespit edilmelidir. İnsulin direnci diye bilinen metabolik sendrom kriterleri araştırılır. Bel çevresi, açlık şekeri yüksekliği, tansiyon, kan lipidleri, yağları düzeyleri tespit edilir. Kalp ve damarlarda erken yaşlanma-ateroskleroz bulguları, pıhtılaşmaya yatkınlık, risk faktörleri varsa hasta tedaviye alınır.

Birincil tedavi toplum ve bireyde sağlık sorunu olmaması için beslenme eğitimi, koruyucu tedbirler anne karnındaki doğmamış çocukluk çağından yaşamın sonuna kadar bu davranı değişiklikleri, düzen sağlanmalıdır. Bu yönde sağlık otoriteleri, sivil toplum örgütleri birşeyler yapmalıdır. Nesillerin sağlıklı olması, obezite ve diyabet hastalığı ile az karşılaşması, yaşaması azaltılmalı ya da engellenmelidir.

Obezite olduktan sonra bireye yönelik beslenme eğitimi, tıbbi beslenme tedavisi, kişiye göre egzersiz, sigara ve alkol gibi alışkanlıklar kontrol edilmeli, günlük yaşamda arabaların asansörlerin az kullanılmasıi marketlere aç gidilmemesi, bilgisayar ve masa başında uzun süre kalınacaksa ralarda uygun egzersizlerin yapılması gibi hayat tarzında değişikliklerin yapılması, gerektiğinde obeziteye yönelik ilaçlar ve bazen tercih edenlerde cerrahi yaklaşımlar kişiye göre tedavi seçeneklerini oluşturmaktadır. Hekim, beslenme uzmanı, fizyoterapist ve psikiyatrik yaklaşımlar birçok disiplinle yapıldığında başarı daha da artmaktadır.

Esra Geyikli: Obezite ile mücadele için neler önerirsiniz?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Bireyden toplum sağlığına yönelik kurumların sürekli eğitimi,

Sağlığı koruyucu tedbirleri alacak uygulamaları, çözümleri gündemde tutmak ve uygulamaya koymak gerekir.

Sağlık otoriteleri bunu yaparken yerel mahalli ve idari kurumlar, sivil toplum örgütleri, işverenler, okullarda eğitim kurumlarında sağlığı koruyucu tedbirler alınmalı,

Öğrenciler grup oyunlarına ve spora yönlendirilmeli, teorik derslerden daha çok açık havada veya spor alanlarında geçirilecek zamanlar arttırılmalı

Beslenme ve Hareketli yaşamla ilgili stratejik planlara aktif katılmalı

Kurumlar eylem ve çalışma planları içerisine obezite ve diyabetle mücadele için beslenme ve fiziksel aktivite çözümlerini bulundurmalılar, koruyucu hekimlik, tanı, tedavi ve takibi yapacak kurumlar belli standartlarla bu yönde desteklenmelidir.

Sonuçta obeziteyle mücadele hayat boyu devam etmelidir

Esra Geyikli: Obezite hayat kalitesini nasıl etkiliyor?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Obezite,

Öncelikle hayat süresini kısaltmaktadır,

Ölüm nedenlerinden damar tıkanıklıkları,

Diyabet/şeker hastalığı ve buna bağlı kalp krizi, körlük, diyaliz, ayak ampütasyonları, felç

Tansiyon yüksekliği ve buna beyin kanaması, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği gibi ortaya çıkardığı sorunlar,

Fazla ağırlığa bağlı bel, bacak, diz ve ayak sorunları

Kan yağlarında, kolesterol, trigliserid ve LDL-kolesterol artışı, iyi huylu HDL-kolesterolünde düşüşler

Karaciğer yağlanması, siroz

Uykuda solunum bozukluğu, uyku apne, solunum yetmezliği

Hayat kalitesini sağlayan beden fonksiyonları obezitede bariz bir şekilde etkilenmektedir. Sonuçta organlarda hasar oluşması engellenirse hayat kalitesi de artmaktadır.

Esra Geyikli: Obezite ameliyatları güvenli midir? Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Öncelikle ben bir Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanıyım, cerrah değilim. Obezite ameliyatı kararı verilen bireyler her zaman ameliyata bağlı risklere açıktır. Ameliyata alınacak hastanın beslenme davranışı ve içeriği bozuklukları, psikiyatrik durumu, solunum problemleri, kalp kapağı yapısı ve fonksiyonları, koroner arterlerin durumu, endokrinolojik sorunları, anestezi riskleri dikkate alınmalıdır. Ameliyat yapılacaksa öncesinde bu sorunların halledilmiş olması gerekir. Her hastaya yapılması mümkün değildir. Mide küçültme ameliyatı, mide -barsaklarda gıda emilimini değiştiren ameliyatlar gibi farklı uygulamalar vardır. Ameliyatlardan sonra ağırlığın kaybı belirgin olurken, diyabetik değerleri kaybolurken ilaçlarda azalma sağlanmaktadır, insülin kullanan tip 2 diyabetiklerde insülin ihtiyacı azalmaktadır. Takipte yeterli demir minerali, vitamin ve eser elemanlar alınmazsa bunların eksiklikleri ve buna bağlı sorunlar çıkmaktadır. Ameliyatların ağırlık kaybettirici etkisi yıllar geçtikçe giderek azalmaktadır. Hatta beslenme, hayat tarzı değişiklikleri ve sorunlu alışkanlıklarını bırakmayanlar yeniden kilo alımı ile karşılaşabilirler. Vücut kitle indeksi 35kg/m2 üzerinde olup diyabet gibi eşlik eden sağlık sorunları bulunanlarda ameliyat düşünülüyorsa uygun bir süre beslenme, egzersiz, hayat tarzı değişiklikleri, davranış tedavileri, medikal tedavilerle izlem sonrası bireysel karar verilmelidir. Bazen bu sürece uyum gösteren hastalar yeterli ağırlık kaybı ve metabolik kontrolleri mümkün olmaktadır.

Esra Geyikli: ZBEÜ Obezite ve diyabet uygulama ve araştırma merkezi hastalara destek anlamında neler yapıyor?

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Obezite ve Diyabet Uygulama ve Araştırma Merkezimiz, birinci basamakta obezite ve diyabet hastalıklarına yönelik koruyucu tedbirler, hasta ve hasta yakını eğitimleri, "Diyabet Okulu" ve "Obezite Okulu" gibi halka yönelik eğitim modülleri, diyabet ve obezite ile ilişkili sağlık sorunu olduğunu düşünen veya genel kontrollerini yaptırmak isteyen yediden yetmişe herkesin başvuracağı bir yerdir. Üniversitemiz (www. beun. edu. tr) ve merkezimizin internet sayfalarından (www. obdm. beun. edu. tr) faaliyetlerimizi takip edebilirsiniz. Özellikle merkezimiz Türkiye'de ilk kurulan ve faaliyette olan bir merkezdir. Belirtmeliyim ki kamuda, Üniversitelerimizde benzer bir merkez bulunmamaktadır. Merkezimizin faaliyetlerini yürütmede desteğini esirgemeyen Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa ÇUFALI'ya teşekkürlerimi iletmek isterim.

Merkezimizde Obezite polikliniği, Diyabet polikliniği ve Aile Hekimliği polikliniğinde doktor görüşmesi sonrası, gerekli kan ve idrar tetkikleri, elektrokardiyografileri, röntgenleri, bel çevresi, kalça çevresi, kan basıncı, boy, ağırlık, yağ analizi ölçümleri yapılmaktadır. Bunlar görüldükten sonra kişiye yöre beslenme uzmanı ile beslenme eğitimi görüşmeleri, diyabet hemşiresi ile eğitimler ve tedavi uygulamaları yapılmaktadır. Ülkemizde obezite ve diyabete yönelik eğitim, araştırma ve sağlık hizmetinin içerisinde özellikle ayak sağlığına yönelik eğitim, araştırma ve hizmet veren nadir bir kurumuz. Hastalarımızın ayak değerlendirmeleri yapıldıktan sonra yürüme analizleri, ayaktaki sağlık sorunlarına yönelik işlemler ve tedaviler uygulamaktayız. Bunlar bizim merkezimizi daha da özel kılmaktadır. Ağır hastalığı olanları tetkik, tıbbi ve cerrahi tedavileri için Üniversitemiz Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezimizle koordineli çalışmaktayız.

Merkezimizin bu faaliyetleri Batı Karadeniz Geneli ve özellikle Zonguldak için kıymet arzetmektedir. Başvurmak isteyenler kimlikleriyle gelip bu hizmetlerden yararlanabilirler.

Esra Geyikli: Son olarak eklemek istedikleriniz...

Prof. Dr. Taner Bayraktaroğulu: Obezite ve diyabet sadece bir kişinin değil toplumuzun ve dünyanın giderek artan önemli birer sağlık sorunudur. Buna yönelik koruyucu ve tedavi edici faaliyetler hizmetler önemsenmelidir. Sorun çıkmadan önce tespit edilerek insanın yaşamını tehdit eden durumlar ortadan kaldırılmalı ve rahat bir hayat sağlanmalıdır.

Bu konuda zamanını ve emeğini esirgemeyen herkese, bu konuya dikkat çektiğiniz için sizlere de özellikle teşekkürlerimi iletirim.

Obezite ve diyabetle mücadele hayat boyu sürdürülmelidir.

Editör: Pusula Gazetesi