Muhammet Safa Topuz, "TTK Genel Müdür Yardımcısı" olarak görev yapıyor!

Hem de tam 11 yıldır!

Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Zonguldak’ta evi bile yok!

Misafirhanede kalıyor!

Perşembe ya da cuma günü Zonguldak’tan ayrılıyor!

Hafta sonunu Ankara’da geçiriyor!

Pazartesi günü yeniden Zonguldak’a gelip, mesaiye başlıyor!

11 yıldır TTK’da "Genel Müdür Yardımcısı" olarak görev yapıyor!

"Yönetim Kurulu Üyeliği" yapmışlığı da var!

Etliye karışmıyor, sütlüye karışmıyor!

1969 yılında Yozgat'ta doğmuş! 

İlk, orta ve lise tahsilini İstanbul'da ve son bir yılını da Ankara'da tamamlamış!

1991 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'nden mezun olmuş!

1998 yılında "Orman Genel Müdürlüğü Müfettiş Yardımcısı" olarak göreve başlamış!

Daha sonra sırasıyla...

Sağlık Bakanlığı Müfettişi...

Sosyal Güvenlik Kurumu İç Denetçisi...

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İç Denetçisi olarak görev yapmış!

9 Eylül 2013 tarihinde "TTK Genel Müdür Yardımcılığı" ve "Yönetim Kurulu Üyeliği"ne atanan Muhammet Safa Topuz, halen "TTK Genel Müdür Yardımcılığı" görevini yürütüyormuş!

Evli ve iki çocuk babasıymış!

Okudunuz değil mi?

Kömürü bilmiyor, kurumu bilmiyor, Zonguldak’ı bilmiyor!

11 yıldır Zonguldak’a gelip, gidiyor!

Zonguldak’a, Ankara yönünden girip, çıkıyor!

Oysa bu toprakları bilen, bu topraklarda doğan, bu topraklar için bedel ödeyen, bu toprağın çocukları bu görevlere gelemiyor.

Çünkü bu toprağın insanı "mükellefiyet" döneminde jandarma zoruyla köyünden toplanmış, madene sokulmuş.

Hiç isyan etmemiş.

Devletin sarı zarfından bile korkmuş.

İsyan edip, eline silah alıp, dağa çıkmamış.

Eline kazmayı alıp, madene inmiş.

Hıncını kömürden çıkartmış.

Zonguldak’a, TTK’ya biraz daha hassasiyetle yaklaşılmalı...

Aslında mesele, Muhammet Safa Topuz meselesi de değil!

Muhammet Safa Topuz hakkında iyi bir şey duymadık ama kötü bir şey de duymadık!

Mesela, maden işçilerine ikraz çektirip ödemeyen müdürlerin olduğu bir kurumda, Muhammet Safa Topuz’a kim, ne diyebilir?

Kurumun değerli malzemelerini, hurdalarını kurum dışına çıkartan müessese müdürü varken, Muhammet Safa Topuz’a kim, ne diyebilir ki?

Adamın bir suçu yok!

Suç bizde!

Biz, gidip Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a, “Sayın Bakan, bu ne iştir?” demiyoruz ki!

Milletvekilin gider, “Sayın Bakan, benim kızımı işe al” derse, o bakan da gelir buraya istediğini atar!

Sen de sesini çıkartamazsın!

Erdemir, "Özel Endüstri Bölgesi" ilan etmek ister!

Sen, gidip oraya oğlunu koyarsan!

Erdemir’e karşı duramazsın!

Sen, seçimde verenden parayı alırsan, sesini çıkartamazsın!

Sonra, “Ben, hayatımda harama uçkur çözmedim” dersiniz!

Zonguldak’ı bu hale getirmek için nikah mı kıydınız?

Zonguldak’ı yönetenler ya da yönettiğini sananlar, "kentini değil, kendini düşündüğü" sürece Ankara bize "topuz" göndermeye devam eder!

'Kaymakam olamazsın' demedik ki?

Önce o meşhur hikayeyi anlatayım, sonra konuya geleceğim...

“Vakti zamanında bir adam, oğlundan çok çekmiş. Oğlu, adamı canından bezdirmiş ve babası en sonunda oğluna, 'Senden adam olmaz' demiş. Oğlu da bu söze epey içerlenmiş. Okumuş da okumuş... Kaymakam olmuş.

Bir gün kaymakam, babasını çağırması için adamlarına seslenmiş, 'Filanca köyde, filanca evde bir adam var. O adamı buraya getirin' diye de emir vermiş. Kaymakamın emriyle adamları da harekete geçmiş ve denilen yerde, denilen evdeki adamı bulmuşlar ve kaymakamın huzuruna getirmişler.

Kaymakam, babasının karşısına geçmiş ve 'Yaa, baba... Sen bana 'adam olamazsın' dedin ama bak okudum, kaymakam oldum' demiş. Baba, bulunduğu konumdan hiç rahatsızlık duymadan koltuğunda oturan oğluna, 'Oğlum, ben sana 'kaymakam olamazsın' demedim ki 'adam olamazsın' dedim. Bak, hala adam olamamışsın. Adam olsaydın, babanı ayağına çağırmaz, kendin gelirdin' demiş."

Çaycuma Kaymakamı Adem Kaya, ilçeye gelir gelmez kendini gösterdi!

Uzun boyu, spor kıyafetleri, spor ayakkabılarıyla sahaya indi!

Önceki Kaymakam Mehmet Göze gibi renkli ceket giymiyor, değişik hareketler sergilemiyordu!

Bölgede görev yapan arkadaşlarımız, Mehmet Göze’den sonra çok mutluydular!

Kendilerini ziyaret eden, ziyaretine gidebildikleri bir kaymakam gelmişti!

Önceki akşam Fener semtindeki Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’ne ait tenis kortlarının olduğu bölgeden geçiyorum...

Bir kalabalık var.

“Çaycuma Kaymakamı Adem Kaya turnuvaya katılmış, maçı var” dediler.

Sürekli bir "top içerde-dışarda" polemiği yapıyor!

Bir "sporcu" gibi değil, "kaymakam" gibi davranıyor!

Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” demişti.

Kaymakam Adem Kaya, bu söze aykırı hareketler sergiledi!

Tenis kortunda "sporcu" değil, "kaymakamlık" oynayınca yenildi!

Rakibini tebrik etmeden kortu terk etti!

Biz, size "Kaymakam olamazsınız" demedik ki Adem Bey!

Sporcu olamazsınız!

Kıssadan Hisse: Akıllı ile Deli...

Bir akıllı ve bir deli, arkadaş olmuş. Birbirlerini çok sevmişler. Çok iyi anlaşıyor ve vakit geçiriyorlarmış. Tabi anlaşamadıkları şeyler de oluyormuş. Bir gün akıllı, hayatlarını tamamen değiştirebilecek bir plan düşünmüş. Günlerce plan üzerinde çalışmış ve sonunda bitirmiş. Hemen arkadaşına göstermiş. Arkadaşı sevinçle, "Muhteşem bir plan" demiş. Akıllı, bir süre daha düşündükten sonra bu plandan vazgeçmiş. Çünkü planı gerçekleştirmek zormuş. Deli ise, arkadaşının vazgeçmesine aldırmadan planı uygulamış ve çok zengin olmuş. Akıllının yanına gelmiş ve tüm para yönetimini ona vermiş. Sonsuza kadar mutlu yaşamışlar.

Kısa bir hikaye ama hikayenin ana fikri basit...

"Hayatta akıllı gibi düşüneceksin. Ama deli gibi yaşayacaksın."

Cesaretini, her zaman yüksek tutacaksın. 

Hayatını muhteşem yapmak istiyorsan... Önüne çıkan fırsatları değerlendireceksin.

Dileklerini yerine getirecek en büyük güç, senin iç dünyanda gizli. 

Pek çok ünlü düşünür, hayatları boyunca "deli" damgası yemiştir. Yüzyıllar sonra ise, ne kadar haklı oldukları ortaya çıkmıştır.

O zaman bu 5 şeyi unutma...

Cesaretini arttır...

Başarı için sadece zeka yetmez. Cesaret de gerekir.

Hayat enerjini koru...

Enerjini düşürmek en büyük hatan. Buna kimse sebep olmuyor, gerçekte sen yapıyorsun. Kalk, silkelen ve tüm gücünü tekrar yükle.

Akılcı düşün...

Bir şeyleri, sadece cesaret ve azimle çözemezsin. Hayallerin üzerinde mantıklı planlar yap.

Akıl, sabrı getirir...

Akıllı insan, sabredebilen insandır.

Her şeyi sorun haline getirme...

Bazen rafa kaldırdığın planlar, küçük sorunlar yüzünden rafa kalkıyor.

Hayallerine inan ve deli gibi cesaretli ol... (Alıntı)

Günün Sözü:

"Derisini değiştirmeyen yılanlar, ölmeye mahkumdur. Bu durum, fikirlerini değiştirmeyen zihinler için de geçerlidir."

                                    Friedrich Nietzsche