Terzi; deri, kumaş ve benzeri şeylerden giysi biçip diken kimsedir. Günümüzde elbise dikenlere "terzi", bu mesleğe de "terzilik" ismi verilmektedir.
Terzilik; tarihi çok eskilere dayanan bir meslektir. Rivayete göre; ilk insan ve ilk peygamber Adem Aleyhisselam zamanından beri insanlar giyinme ihtiyaçlarını dokuma, deri ve buna benzer şeylerden elbiseler dikerek karşılıyorlardı. Daha sonraları kumaş dokuma sanatı gelişti. Dokunan bu kumaşları kesip biçme, dikip süsleme, insan vücuduna uydurma durumu ortaya çıktı. Bu işin ortaya çıkması, terziliğin ilk adımı oldu. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen, ilk defa kalemle yazı yazan İdris Aleyhisselam, ok ve yay kullanmanın yanında terzilik mesleğini de insanlara öğretti. Bunun için İdris Peygamber (Aleyhisselam), terzilerin ve alimlerin piridir.

Bu işler zamanla gelişerek cemiyetin bir ihtiyacı haline geldi. Çeşitli ustalık ve ince zevke dayanan bir meslek şekline girdi.
İlk zamanlar erkek ve kadın elbiselerini aynı terziler dikerlerdi. Günümüzde genel olarak erkek ve bayan terzileri ayrıdır. Bazı yerlerdeyse hem erkek, hem kadın elbise dikimleriyle uğraşan erkek terziler de vardır.
Son yıllarda ise konfeksiyonculuk (hazır elbise sanayii) çok geliştiğinden ısmarlama elbise diken terzilik mesleğine rağbet azalmıştı.

(Kaynak: Rehber Ansiklopedisi)

ZONGULDAK'TA TERZİLİK

Terzilik hizmeti, insanların vazgeçilmez ihtiyaçlarından biridir.

Bu nedenle de Zonguldak'ta kömürün işletilmeye başlanmasıyla 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren terzilik mesleği de yapılmaya başlanır.

Ancak Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılına kadar mesleğin yerli unsurlardan çok, azınlık statüsündeki ustalarca yürütüldüğü görülür. Örneğin;

Terzi Todori

Bodos Bedevi Oğlu Lazari

Minas Oğlu Devrekli Nişan

Kalfan Oğlu Yuvakim

Bulgaroğlularından Sava Oğlu Teövfani

İstepan Usta Yanında Şehverdi Oğlu Agop

Devrekli Mikraz Oğlu Gazeros

Bartınlı Aragil Oğlu Bağdasar

İstepan Oğlu Kiğork

Devrekli Bedros Oğlu Ohannes

Todori Oğlu Bedos

gibi isimleri sayabiliriz.

Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası'nın 1933 yılında yayımlamış olduğu "Cumhuriyetin On Yılında Zonguldak Ve Maden Kömürü Havzası" isimli kitaptaki bilgilere göre, Cumhuriyet öncesinde odaya kayıtlı 280 esnaf ve tüccarın sadece 40 tanesi Türk olup, geri kalan 240'ı ise azınlık statüsündedir. Bunlar köken olarak Sırp, Karadağ, Bulgar, İtalyan, hatta İspanyol olduğu gibi; çoğunluğu da Çaycuma, Devrek, Ereğli, Bolu, Kozlu, Safranbolu, Bartın, Trabzon, Niğde, Nevşehir gibi Osmanlı uyruğundandırlar.

Cumhuriyet sonrasında 1923-24 ve sonrası mübadeleler sonucunda azınlıkların Zonguldak'tan ayrılmasıyla, büyük ihtimalle 3 azınlığa tabi ustaların yanında mesleği öğrenen Türk Müslüman ustalar sanatlarını icra etmeye başlarlar.

Azınlık olarak adlandırılan bu ustaların nereye gittiğini merak edenlere Araştırmacı Yazar Erol Çatma'nın 9.9.2012 tarihli Pusula gazetesindeki "Rum ve Ermeni Komşularımız Nereye Gittiler" başlıklı yazısını okumalarını öneririm.

1933 yılında 54 üyesi olan (TSO bünyesinde kurulu) bir Terziler Cemiyeti vardır. Ancak; bu üyelerin sadece altısı terzidir. Geri kalanı ise tuhafiyeci ve elbise satıcılarıdır.

Bu altı terzinin isimleri;

Hacı Kavaszade Mehmet Yekta Efendi

Sefa ve Nihat Beyler

Abdullah Sabri Efendi

Kara Mahmut Oğlu Mehmet Ali Efendi

Döşoğlu Tahsin Efendi

Çıkrıkçıoğlu Kadir Usta

Bu ustalardan ilk üçü Zonguldak, diğer üçü ise Ereğli'de bulunmaktadır.

Cemiyetin başkanı da Mehmet Yekta beydir.

Bu kısa Tarihi bilgilerden sonra konuya sözlü tanıklıklarla devam edelim...

Oda Başkanı Murat Bahadır ile konuşuyoruz.

- Murat Başkan; kendini kısaca tanıtır mısın?

- 1958 Trabzon Tonya doğumluyum. 1972 yılında EKİ'de çalışan babamın yanına geldik. Mesleğe Çaydamar pavyonlarının karşısında dükkanı olan Hakkı Gültepe'nin yanında çırak olarak başladım. Allah rahmet etsin, elimi bağlayan ustamdır. Onun yanında iki yıl çalıştım. 1976'da Kozlu'da Celal Aygenç'in yanında iki yıl çalıştım, 1977'den 1978'e kadar Sadık Gür usta ile çalışmaya başladım. Burada pantoloncu, yani kalfa oldum. 1980 yılında askere gittim. 1982'de kendi dükkanımı açtım. 2010 yılında oda başkanı oldum.

- Odanızın geçmişi konusunda neler söyleyebilirsin?

- Bildiğim kadarıyla 1957 yılında dernek olarak kurulmuş, daha sonra "Esnaf Odası" olmuş. Hatırladığımız başkanlar; Yılmaz Suratoğlu (1970-1973), Şevki Üzülmez (1973-1982), İsmail Gürsoy (1982-1996), Lütfü Altun (1996-2000), Aydın Gümüşyazıcı (2000), Gülcan Yalnız (2000-2005), Ayşe Güzel (2005-2010), Murat Bahadır (2010-Devam).

- Peki, mesleğin eski ustalarından hatırladıklarınızı sayabilir misiniz?

- İlk akla gelenleri, alfabetik sıralamaya göre söyleyelim: Baki Usta, Bilal Tarakçı, Cahit Köktürk, Celal Bahtiyar, Celal Aygenç, Cemil Zırtıl, Cevat Gümüş, Geredeli Haydar Usta, Hakkı Gültepe, Hasan Mahir, Hasan Muslu, Hasan Topaloğlu, İbrahim Ak, İdris Uçar, İrfan Gerey, İsmail Gürsoy, Lütfü Altun, Mahir Uzun, Mehmet Kaya, Murat Azman, Muzaffer Kaya, Nazım Topaloğlu, Nihat Kaya, Osman Topaloğlu Ömer Gümüş Rıfat Bulut Nihat Sadık Gür, Sedat Gür, Seyfi Bal, Şevket Hindistan, Şevket Kaya, Şevki Gümüş, Şevki Üzülmez Şükrü Yavuzdemir, Şükrü Yıldız, Yılmaz Suratoğlu.

[*] [*] [*] [*]

Sevgili okurlar;

Zonguldak'ta terzilik mesleğinin tarihi konusunda yukarıda anlattıklarımın dışında;

Terzilikte çıraklık,

Ustanın, çırağın parmağını bağlaması,

Bir elbise dikmek için harcanan emek,

Konfeksiyon sektörünün terzilik mesleğindeki yıkıcı etkisi,

Bayan terziliği,

Mesleğin bugünkü durumu ve geleceği,

Ustaları meslekte yaşadıkları ilginç anılar konularında daha geniş bilgiye https://www.youtube.com/watch?v=3VOInbb50Og adresindeki videoyu izleyerek ulaşabilirsiniz.

Eski ütüler, kömürle ısıtılırdı. İçinde mangal kömürü ya da odun yakılarak ıstılırdı. Ütüleme sırasında ütüden dökülen köz parçaları binbir emekle dikilen giysiye zarar verebilirdi.

Daha sonra bu ütüler elektrikli hale geldi. Giderek buharlı ve press ütüler ortaya çıktı.