Hamit Hoca (Kalyoncu) ile sohbet ediyoruz.

Dertleşiyoruz.

İşimizi, gücümüzü, ailemizi bırakmış, Zonguldak&[#]8217;ın sorunlarını dert ediyoruz.

Dert bir değil, iki değil.

Her taraf dert.

Diyor ki Hamit Hoca:

&[#]8220;Bu kent seni yormuş.&[#]8221;

Nasıl yormasın hocam?

Biz aynı şeyleri yazmaktan yorulduk.

Ve yıllardır değişmeyenlerden, değiştiremeyenlerden yorulduk.

Kabiliyetsizliğin yürüyüp gittiği bir kentte yorulmamak mümkün mü?..

Sorunlar değil bizi yoran.

Bu kentin sorunlarından bihaber yaşayan yöneticiler&[#]8230;

Kenti, bu kentin insanını düşünmeyen yöneticiler&[#]8230;

Bu kentin değerlerine, tarihine, duygusuna sahip çıkıp yanına yenilerini ekleyemeyen yöneticiler&[#]8230;

Belediyelerin, devletin kaynaklarını çarçur ve yaptıkları hatalarda ısrar eden, garip garip savunma taktikleri geliştiren yöneticiler&[#]8230;

Cücük cücük işlere kaynaklar bulurken, gerçekçi sorunları görmezden gelen yöneticiler...

İnsana, eğitime, bilime, kültüre, duygulara, tanıtıma, huzura, istihdama değil; betona, havai fişeklere, havalı işlere para döken yöneticiler&[#]8230;

Yapılanları da, bu kentteki insanların kafasına kafasına vuran yöneticiler&[#]8230;

Bu kenti her anlamda daha yaşanabilir yapamayan yöneticiler&[#]8230;

Bunca yazılıp, çizilenden, önerilerden yararlanma yoluna gitmek yerine mutlaka altında bir fesat arayan yöneticiler&[#]8230;

Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşan yöneticiler&[#]8230;

Kalbi başka, beyni başka söyleyen yöneticiler&[#]8230;

Kıçıyla başı yer değiştiren yöneticiler&[#]8230;

Bu kentin nimetlerini, değerlerini yok sayarcasına görmeyen, görmek istemeyen, kente ve hizmete bakışı rutinin önüne geçemeyen yöneticiler&[#]8230;

Doğruyu gören, bilen, ama yerinden, yurdundan, makamından olmama adına ses çıkaramayan, itiraz edemeyen yöneticiler&[#]8230;

Daha doğruya, daha iyiye ulaşma adına kavga edemeyen yöneticiler&[#]8230;

Yaptıklarıyla Kaf Dağı&[#]8217;na çıkan, ama yapmadıklarını, yapamadıklarını görmeyen, görmek istemeyen, hatırlatılmasından rahatsız olan yöneticiler&[#]8230;

Hizmetin değil, politik duruş ve çıkar kavgasının telaşına düşmüş yöneticiler&[#]8230;

Ve tüm bu yöneticilere yardım ve yataklık edenler&[#]8230;

Belki bizler&[#]8230;

Belki sizler&[#]8230;

Belki hepimiz&[#]8230;

Bu kadar kötü yönetilen bir kentte yaşarken, her şeyi normal görebilenlere lafımız yok.

Onları gerçekten kutlamak gerekiyor.

Bu kentte çok mutlu yaşamanın veya bu meseleleri dert etmemenin sırrı, görmemekten geçiyor olsa gerek.

Ama her şey insanların gözüne sokulurken, ne yapalım Hocam?

Nasıl yorulmayalım Hocam?

Bak yazmayacaktık şu kent işlerini bir süre&[#]8230;

Yarama basmanın ne anlamı vardı şimdi Hocam!

Camiye yardım!

Cuma namazlarının değişmeyen sözüdür para!

Müftü veya hoca çıkar, güzel güzel anlatır.

Dün; öksüzlere, yetimlere sahip çıkmak gerektiğini anlattığı gibi&[#]8230;

Her defasında başka bir sosyal yaradan bahsederler.

İnsanlığınızı hatırlarsınız.

Kulluğunuzu hatırlarsınız.

Size atıp-tutanları affetme duygunuz kabarır.

Zor durumdaki insanlara iyilik etme duygunuz gelişir.

Çevrenizdeki garibanlar gelir aklınıza.

Yüzlerini hatırlamaya çalışırsınız.

Sonra cebiniz, bütçeniz gelir aklınıza.

Kime ne kadar, ne anlamda yardımcı olmanız gerektiğini hesabını yapmaya başlarsınız.

Tam hutbe biter.

Hoca işi paraya bağlar.

Der ki:

&[#]8220;Camiye para verin.&[#]8221;

&[#]8220;Müftülük binamıza bir yardım.&[#]8221;

&[#]8220;Hizmet binamızın şunları eksik.&[#]8221;

Bitmek bilmez camiye yardım istemeler.

Dahasını da söyleyelim.

Hocalar akıllı insanlardır.

Cemaate, hutbe arasında camilerin ne kadar önemli olduğunu anımsatarak, yardıma yanaşmayanların da bir gün o caminin avlusuna geleceklerini falan hatırlatacak kadar da ileri götürürler işi!

Dün yine garibanlardan, yetimlerden, açlıktan, paylaşmanın öneminden bahsedip lafı yine &[#]8220;hizmet binasına yardım&[#]8221;a bağladılar.

Müftü Bey&[#]8217;e buradan açık çağrıda bulunalım.

Sayın Hocam;

Şu camilere, Müftülük binalarına her hafta para istemekten vazgeçin.

Cami, hizmet binası yaptırmanın bir sürü yolu var.

Görüyorsunuz ki, artık verenlerin sayısı iyice azaldı.

Çünkü cemaat artık size inanmıyor.

Tepki çekiyorsunuz.

Eğer mutlaka para isteyecekseniz, evi yanan bir vatandaş için, aç-açık kalan, barınacak yeri olmayan bir vatandaşa ev yaptırmak için, parası olmadığı için okumayan gençler için, sakat olduğu halde yürüyemeyen sakatlar için, yetim ve öksüzleri sevindirmek için isteyin.

Bakın o zaman 3 lira, 5 lira verenlerin sayısı artacak.

Bir sıkıntısından kurtulduğu için 100 lira, 200 lira atanlar bile çıkacak.

İbadet için gelen cemaati günaha sokmaya ne hakkınız var hocam!

Taşeron faciası!

Çatalağzı Termik Santrali&[#]8217;nin (ÇATES) taşeron firması, işten atma tehdidinde bulunduğu işçilerin hesaplarına yatırdığı kıdem tazminatlarını ellerinden aldı ve bankaya yatırdı.

180 işçi.

2 bin liradan 360 bin lira.

Konunun basına yansıması üzerine, Çalışma ve İşkur İl Müdürlüğü firmayı görüşmeye çağırarak, çalışanların mağdur edilmemesini istedi.

Çünkü aynı firma işe devam edecek.

Dün gittik, gördük çalışanlardan paraların nasıl toplandığını.

Ancak işçiler şikayet edemiyorlar.

Çok dolular, ama işten atılmaktan korktukları için konuşamıyorlar.

Vali Erol Ayyıldız ve Çalışma ve İşkur İl Müdürü Gönül Demirsu&[#]8217;nun konuya duyarlı kalacaklarına inanıyoruz.