Ekonomik, sosyal, kentsel ve kültürel sorunlara duyarlı bir çizgide gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Halk bunu istiyor.
Okurların büyük çoğunluğu bunu istiyor.
Demeç haberciliğinin ötesinde konuları ve yaklaşımları sorgulayan, kişileri konuşturan, farklı düşüncelere söz hakkı veren bir platform aslında Pusula.
Bu süreçte okur güveni ve paylaşımı bizler için önemli.
Her kesimin sesini duyurabileceği bir gazetecilik anlayışını benimsiyoruz.
Bu aşamada bizlerinde sorumluluğu artıyor.
Bu anlamda niyetimizi ve çabamızı destekleyecek daha fazla çalışma yapmamız gerekiyor.
Daha fazla konuda farklı görüşlere yer vermek ve bunu hem gazete hem de internet yoluyla okuyucuya ulaştırmak hedefindeyiz.
Haberciliğin ötesinde konunun özünün daha iyi anlaşılması için karşılıklı görüşlere yer vermeye özen gösteriyoruz.
Sosyal ve yaşama dair konularda günlük analiz haberlerin ötesinde bir konu üzerindeki görüş ve önerileri günlere yaymaya özen gösteriyoruz.
Sadece eleştiri değil fikir gazeteciliği çizgisinde alternatifler yaratma ve paylaşma çabasındayız.
Pusula´da çıkan haberlerin ardından kişilere cevap hakkını vermek ana felsefemiz.
Hayatı, olayları, kavgaları, siyaseti, kalkınmayı, kültürü, kısaca Zonguldak´ı sorgularken kendimizi de sorgulamaya özen gösteren bir yayın anlayışı içinde hareket etmeye özen gösteriyoruz.
Pusula olarak Zonguldak için daha fazla ne yapabiliriz?
Haberciliğimizi nasıl bir adım daha öne getirebiliriz?
Toplumsal konularda nasıl insanların sesi olabiliriz?
Gazetecilik anlayışımızı nasıl zenginleştirebiliriz?
Mithatpaşa Tüneli bunların içinde kamuoyunun en fazla sahiplendiği bir konu oldu.
Çünkü halkın sorununun temeline indiğinizde, üzerine biraz kafa yorup muhataplarıyla konuştuğunuzda devamı zaten geliyor.
Su sert olduğu için değil belki ama sürekliliği sonucunda kayayı delebiliyor.
Pusula´nın son olarak ele aldığı konulardan biri de kadınlar.
Kadının siyasette ki yeri tartışmasından yola çıkarak başlığı biraz daha geniş tutabiliriz.
Bu konuda bir çalışma ve haber dizisi başlattık.
Kadınları konuşturuyoruz.
Bunu günlerce, haftalarca devam ettireceğiz.
Belki iki ayı bulacak.
Bu zaman zarfı içinde kimler ne demiş bakacağız.
Tartışma bir iki gün sürmeyecek.
Bu amaçla kadınları, kadınların siyasete ve siyasetin kadınlara bakışını sorguluyoruz.
Ben inanıyorum ki bu zaman zarfı sonunda kadınlara olan bakış biraz daha değişecek, güven artacak.
Kadın okurlardan, partilerden, işveren ve çalışan kadınlardan, akademisyen kadınlardan daha fazla destek bekliyor ve düşüncelerini paylaşmaya davet ediyoruz.
Vatandaş gazeteciliğini destekleyecek başka çalışmalarımızda olacak.
Bu vesileyle Pusula okurlarının daha fazla güvenini kazanmak ve daha fazla bütünleşmek amacındayız.
Bizlerin bu çabaları karşısında güven ve desteğini esirgemeyen, görüş ve düşüncelerini bizlerle paylaşan tüm okurlara ve dostlara ekip arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.


Gel helalleşelim


90´ına yaslanmış bir dedem var.
Ahmet Öksüz.
Pınarbaşı - Cide arasındaki zirvede yaşıyor.
Hızlı yaşantısının ötesinde hayata hep pozitif olarak bakabilen tanıdığım nadir insanlardan
biri o.
Hiç şikayet etmezdi.
İlk kez ´hastayım´ diye şikayet etti telefonda.
Hasta yatıyor.
"Gel helalleşelim" dedi.
Telefonda diyemedim.
Ne olur ne olmaz.
İlahi takdir.
Yetişemezsem de hakkını helal et dedeciğim.


Televizyonlar ´Zonguldak´ diye haykırdı!


Bursa´da bir maden ocağında meydana gelen grizu faciasının ardından televizyonlar canlı yayına başladı.
Gece boyunca bilgi kirliliği içinde izledik gelişmeleri.
Kurtarma için gözler Türkiye Taşkömürü Kurumu´nun maden işçilerindeydi.
Saat 02:00´ye kadar helikopter bekleyen işçiler ancak sabah 06:00 gibi bölgeye ulaşabildiler.
Bu süreçte Zonguldaklı işçilerin bölgeye gelip gelmemesi neredeyse grizunun önüne geçti.
İşçilerin kurtulma şansının olmadığını bir TV yayınında ilk söyleyen isim ise TTK Genel Müdür Yardımcısı Çetin Onur´du.
Öte yandan televizyonlar bir ara Zonguldak´tan gelen maden işçilerinin helikopterden indiğini söyledi.
Oysa o işçiler o saatte hala Zonguldak´taydı.
Sonra düzelttiler.
Konuyla ilgili neler yaşanabileceği, ne yapılması gerektiği konusunda her kafadan bir ses çıkması bilgi kirliliğine neden oldu.
Göçük ile grizu bir birine karıştı.
Sabahın köründe NTV´den İrfan Bozan aradı.
"Nedir bu olay. Bu olayı en düzgün nasıl anlatabiliriz" diyince; "Ben anlatsam gece televizyonlarda konuşanlardan daha iyi anlatabilirim" dedim.
Sonra da iki isim ve telefonlarını verdim.
Sonuç olarak televizyonlarda bas bas ´Zonguldak´ vurgusunun yapılması bu acı günde bile insanın tüylerini diken diken ediyor.
Garip ve acımtırak bir mutluluk.