Çaycuma Köprüsü’nün yıkılmasının ardından yaşananları üzüntü ve şaşkınlık içinde izliyoruz.

Bilinen 15 kaybımız var.

Çok daha fazlası olabilirdi.

İşin komedisi, hemen hemen her konuda ölenle ölemeyen, olmuşa çare bulamayan hatta olabilecekleri de hafife almaya bayılan bir toplumuz.

Çöken köprüyle ilgili mutlaka bir yerde ihmal var.

Köprünün zaten 60 yaşında olması başlı başına bir neden.

Diğer yandan paralel köprünün yapımı sırasında mevcut köprünün ayaklarında bir oynama oldu mu, olmadı mı bilemiyoruz.

Ve statik yapıdaki hareketlilik nereden nereye geldi onları da bilemiyoruz.

İşin doğrusu bunlar ne kadar araştırıldı, en olumsuz senaryolar üzerinden hangi önlemler alındı veya alınmayan önlemler nelerdi bilemiyoruz.

Gördüğümüz tek bir şey var ki bu köprünün yıkılmasının tek nedeni eriyen kar sularının yarattığı akıntı olamaz.

Mevlüt Kırnapçı’nın gördüğü tehlikeyi yetkililerin görmesi gerekirdi.

Bu köprü ne sel suları, ne debiler gördü.

Fende basit bir teori vardır.

Bu tür nehir yataklarında ve büyük köprülerin bulunduğu yerlerde suyun hızını azaltmak için mümkün olduğunca geniş alana yaymak gerekir.

Böylece suyun şiddeti azaltılarak olası riskler azaltılır.

Çöken köprünün altında bunun tam tersi bir durum var.

En basit önlemlerin bile aslında alınmadığını gördük.

Cumartesi günü Fevkani Köprüsü’nü hatırlatmıştım.

Hakkında; “Tehlikeli. Yıkılmalı veya acilen onarılmalı” raporu verilen devasa bir köprüyü kullanıyoruz.

Altından üzerinden aynı anda bilerce insan geçiyor.

Bu rapor beş yıldır rafta.

O da yetmedi.

Her taraf çöküyor.

Herkesin elinde kapı gibi araştırma raporları var.

Bahçelievler, İncivez ve Kozlu’da çöken bu zeminlerin üzerine koca koca apartmanların yapımına neye göre izin veriliyor?

Kentin Valisi, Belediye Başkanı, siyasetçileri, bürokratları bu raporu biliyor ama duymazlıktan geliyorlar.

Çünkü bugüne kadar bu kentte yönetici olabilmek onlara birkaç gömlek büyük geldi.

Çözüm değil sorunlar üreterek bugünlere geldiler.

Bir kentte Vali ve Belediye Başkanı niye var?

Büyük düşünüp, zaman geçirmeden çözüm üretmek için.

Savcılar, hakimler niye var?

Siyaset yapan, iki kelime konuşarak, yerel gazetelerde yakışıklı fotoğraflarının çıkmasıyla toplum adına siyaset yaptığını zanneden bu kadar ünvanlı insanın görevi ne?

Onlar niye var?

Amaçları sadece para ve itibar kazanmak olabilir mi?

Biz gazeteciler niye varız?

Hiç unutamayacağımız bir konu daha…

Yahu pazaryerinin çatısı niye göçtü ve neden apar topar temizlendi?

Burada yaşanan facianın sorumluları bu toplumda nasıl bu kadar pişkin pişkin dolaşabiliyor.

Çok yazdık; şu kanalizasyon arıtma inşaatı sırasında yaşanan büyük ihmalleri.

Affedersiniz ama paraları cebe indirme telaşıyla ne yaptığını bilmeyen firmanın Zonguldaklılara köpek muamelesi yaptığını çok yazdık.

İnsanların köpeklere bu kadar şefkatle baktığı bir dönemde Zonguldaklılara yapılan muamele için böyle bir benzetme ne kadar çirkin değil mi?

Peki, ne değişti söyler misiniz?

Kentin Valisi, Belediye Başkanı halk adına niye var?

Aldıkları yetkileri, halk adına, insanların sağlığı ve huzurunu korumak için ne zaman kullanacaklar?

Bir kentte Vali neden olur, Belediye Başkanları neden olur, savcılar neden olur gerçekten anlamakta zorluk çekenlerdenim.

Anlayabilen varsa lütfen anlatsın

Bu kente niyet değil icraat lazım!

Ak Parti Kongresi ve Halit Gülay

Ak Parti’nin Cumartesi günkü İl Başkanlığı Kongresi’nde Hamdi Uçar ekibine kazandırdığı taze kanlarla yeniden göreve geldi.

Başarılar diliyoruz, yolu açık olsun.

Çaycuma’da meydana gelen olayın burukluğu kongrenin coşkusunu kırınca kongrede Hamdi Uçar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik dışında konuşan olmadı. Onlar da kısa konuştular.

Kongrede öne çıkan en önemli olay Uçar’ın yeni listesi.

Listenin tamamı haberin içinde var.

Uçar’ın çelikleşmiş kadrosunu korurken yenilerden dikkat çeken en önemli isim Halit Gülay.

Gülay yeni yönetime ayrı bir renk kattı.

Kendisine de başarılar diliyoruz.

Halit Gülay Ak Parti’nin Kurucu Merkez İlçe Başkanıydı.

Stratejik hataları nedeniyle saf dışı kaldı.

Kandırıldığını anladı ancak çok geç kalmıştı.

Yıllar onun için kolay geçmedi.

Son dönemde devam eden uzlaşı siyaseti sonrasında bir dönem karşısında olduğu Hamdi Uçar’ın yönetiminde yer aldı.

Bundan sonra çok daha dikkat etmesi gerekiyor.

Daha önce tuzaklara düşürülen, bir anlamda siyaseten dolgu malzemesi olarak kullanılan Gülay’ın, aldığı her kararda dokuz senenin muhasebesini iyi yapması gerekir.

Mevcut yönetimin içini karıştırmak isteyenler önce Halit Gülay’a saracaklar.

Gülay’ın bunları bilip geçmiş yıllarda yaptığı hataları yapmaması gerekir.

Ortaya koyacağı performans, çalışma ve ekip anlayışı onu da er yada geç ödüllendirecektir.