Milletvekilleri ve Meslek Odaları bastırırsa teşvik derecemiz değişebilir. Hükümetin geçtiğimiz haftalarda açıkladığı Teşvik Paketi&[#]8217;nde hayal kırıklığına uğrayan Zonguldak´ın, bu hafta gündeme gelmesi beklenen ikinci teşvik düzenlemesi ile mağduriyetinin giderilip giderilmeyeceği merak ediliyor.
Geçtiğimiz haftalarda açıklanan paketten hayal kırıklığına uğrayan Zonguldak da derecesi tartışılan iller arasında. Yeni Teşvik Paketi&[#]8217;nde koordinasyon Hazine Müsteşarlığı´nda. Geçen hafta Ankara´da ilgili sektörlerden temsilcilerin de katıldığı toplantılardan sonra pakete son şeklini Başbakan Yardımcısı Ali Babacan verecekmiş.
Bazı illerin teşvik derecelerinin değişmesi gündemde.
Ya Zonguldak´ın derecesi kaç olacak.
Dört olamadık.
Bir de üçten ikiye düşmeyelim!
Bölge Milletvekilleri bastırırsa Avrupa Kömür Çelik Topluluğu´na atılan imzadan dolayı üç ana sektörde teşvikten yararlanamayan Zonguldak&[#]8217;ın mevcut yatırımcılar için teşvik alabileceği belirtiliyor.
Örneğin mevcut yatırımcılarımız.
Seramik, tarım ve kömür üreticilerimiz bu düzenlemeden ne kadar yararlanabilecek.
Tersaneciler yararlanabilecek mi?
Hükümetin 4 Haziran´da açıkladığı Teşvik Paketi&[#]8217;ne ilişkin bazı revizyonların da, yeni Teşvik Paketi&[#]8217;yle birlikte açıklanabileceği belirtiliyor. Bu noktada bazı illerin teşvik derecesinin yükseltilebileceği belirtiliyor. Diğer yandan teşvik kapsamı konusunda alt sınır belirtilen yatırımlar için arazi ve diğer bazı masrafların da yatırım kapsamına girip girmediği konusunun netleştirilmesi beklentiler arasında.
Yani iş bizim Milletvekillerine ve meslek odalarına düşüyor.
Böyle zamanlarda tam saha pres yapmak gerekiyor.
Ama bizimkiler saha da gölgelerine çalım atmakla meşgulmüş gibi bir görüntü veriyorlar.


- Amerika mı uzak, Zonguldak mı? -


Medya ve Kültür Sempozyumu´nda Yerel Medya´nın gerekliliği üzerine yapılan oturumda söz hakkı bana geldiğinde Önder Gazetesi´nin o günkü manşetini salondakilerle paylaştım.
"Medya ve Kültür Sempozyumu´nda medya yok" yazıyordu.
Pusula´nın Cumartesi günkü sayısında takım Kaptanı Ali Rıza Tığ´ın sempozyuma yönelik eleştirileri dikkat çekiciydi.
Ve muhabir yetişmediğine dikkat çekiyordu.
Ancak görüldü ki bir genç arkadaşlar istemediği sürece kimse onları muhabir yapamaz.
Gazeteci yapamaz. Bu işler insanın kendi yapısıyla alakalı şeyler. Arada minik fırsatlar gelir. Bunları değerlendirmeyen muhabirler daha büyük fırsatları beklemesinler. Ben böyle zamanlarda en sert eleştirileri en yakınımdaki çalışma arkadaşımdan alırım.
Mutlaka eleştirecek bir yer bulur ve söyler.
Bu da yetmez yazar.
Başlarda çok kızdığım oluyordu ama şimdilerde bu yönden çok şanslı olduğumu düşünüyorum.
Neden Tıp Fakültesi Dekanlığı´na bağlı salonlarında yapıldığına yönelik sorunun yanıtını vermek gerekirse;
ZKÜ öyle uygun gördü.
Biz de sorduk.
Cevap; "Aynı anda 4-5 salonda oturum var. Ve bu salonların aynı koridor üzerinde olması gerekiyor. Artı kahve aralarının ve yemekhanenin yakınlığı, sergi alanlarının aynı mekanda bulunması gerekiyor. Bunun için en uygun yer burası"
Bu bir eğitim semineri olduğu için gönüllülük esasına göre katılım söz konusuydu.
Ama katılmayan, katılamayan, ve burun kıvıranlar çok şey kaçırdı.
Sempozyumun tarihiyle ilgili gelen eleştirilere de katılıyorum. Ancak araştırmacıların bu sempozyuma katılabilmesi için okulların tatil olması gerekiyormuş. Değerli üstat Hıfzı Topuz´un yorumu; "Bu dünya çapında bir sempozyum nasıl yaptınız. Şaşırdım ve çok mutlu oldum. Emeği geçenleri kutluyorum" oldu.
Ve son not.
Amerika´dan İngiltere´den 20 - 30 dakikalık sunum yapmak için bir haftasını bu işe ayıran para harcayan insanlar Zonguldak´a gelebiliyorsa bırakalım da bizim camia da 20 dakika uzaklıktaki salonlara katılıp bir şeyler öğrensinler.
Şimdi sormak lazım.
Tıp Fakültesi kampusü Amerika´ya mı yakın, Zonguldak´a mı uzak.


Osman Sav´a başsağlığı diliyorum


İhlas Haber Ajansı Zonguldak Bölge Müdürü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Zonguldak İl Temsilcisi, kader arkadaşım Osman Sav´a her zaman söylediğim bir söz vardır. Kendi yaşantımın çalkantılarından yola çıkarak; "Anneni babanı sakın ihmal etme. Onlara zaman ayır" derim. Cumartesi günü babaannesi Hanife Sav´ı kaybetti. Sempozyumdaki görevimiz nedeniyle cenazeye katılamadım. Acısını paylaşıyor, sabır diliyorum. Tüm dostlarıma, hayattakilere daha fazla zaman ayırmalarını tavsiye ediyorum. Ercan Demir arkadaşımız dün Sav´a ulaşamamış. Kendisi de aynı temennileri iletiyor. Allah sırayı bozmasın.