Türkiye'de Coronavirüs salgınıyla mücadelede bugünden itibaren yeni bir döneme giriliyor.

Çok şükür ki Corona Virüs aşısı olmayanlara, olmamakta direnenlere kısıtlamalar geliyor.

Eğitimden siyasete, iş hayatından kültür sanata kadar birçok alanda bugünden itibaren "aşı veya PCR testi" uygulaması başlıyor.

Şehirlerarası seyahatler, konser, maç vb. etkinlikler için de negatif sonuçlu PCR testi zorunluluğu getirildi.

Aşı geldiğinden beri bilmişlikler bir ahkam kesmeler, aşıya inanmamaklar,

Efendim 'Aşı öldürüyormuş', 'Cip takacaklar' falanlar filanlar.

Tıpta ispatlandı; aşı olanlar da virüse yakalanıyor ancak hafif atlatılıyor,

Hastanede kalmıyorsun ya da yoğun bakıma girmiyorsun.

Ama aşı olmayanlar ölüyor, bunun örneklerini yapılan haberlerde gördük.

O kadar aşı çağrısı yapılmasına rağmen ısrarla aşı olmamakta ısrar eden bir kesim var.

Şimdi de direnin şimdi de ahkam kesin bakalım!

Sizin derdiniz ne? Biz bilgisiziz aşı olduk, siz aşı olmadınız çok akıllısınız öyle mi?

Bu kısıtlama uygulamasını uzun süreden bekleyenlerden biriyim.

Çevremdeki herkese aşı olmalarını önerdim, anlamamakta direnenler oldu

Onların da hakkından devlet gelecek, çok iyi oldu.

Her yere rahat bir şekilde giriyorlardı: Bankalara, kurumlara, AVM'lere, kafelere, sinemalara v.s...

Geçtiğimiz hafta içinde bir kurumun merdivenlerinde biriyle polemik yaşadım bu yüzden.

'Aşı olmayanların neden aşı olmadığını anlayamıyorum' diye bir söz sarf ettim.

'Ben de bu aşı olanların aşı olmayanlara karşı tavrını anlayamıyorum. Olmuyoruz işte size ne?' cevabını verdi.

Bencilliğe bakar mısınız, bu kafa yapısındaki birine ne anlatabilirsiniz ki..

Ancak bu tavır içinde olanların haklarından kısıtlamalar gelirdi.

Şimdi tıpış tıpış aşı olmaya, hadi bakalım.

Atatürk Devlet Hastanesi'nde doktor kalmadı

Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi deyince aklımıza kendi dallarında isim yapmış doktorlar gelirdi.

Devlet Hastanesindeki doktorları bir bir kaybediyoruz.

Özel hastaneleri tercih ediyorlar, Level Hastanesi ve Özel Echomar Hastanesi Devlet Hastanesinden ayrılan doktorlarla dolu.

Bu doktorları Devlet Hastanelerinde tutmanın bir yolu yok mu?

Devlet Hastanelerini güçlendirmenin bir yolu yok mu?

10-15 senedir görev yapan uzman doktorlar bırakıp gidiyorlar.

Devlet hastanelerinde iyi doktorlardan hizmet alma şansımız bitiyor mu?

Ceviz kurdu...

"Ceviz kurdu, bir delik açıp cevizin içine girer. İnsan beynine benzeyen ceviz içini yemeye başlar.

Yedikçe büyür şişmanlar yeterince doyunca çıkıp gitmek ister fakat irileştiği için girdiği delikten çıkamaz.

Daha da kötü olanı; içi yenilen ceviz de kurumuş ve sertleşmiştir, o deliği genişletmek artık imkansızdır.

Kurtçuğun delikten çıkmak için tek çaresi vardır:

Zayıflamayı beklemek...

Aç kaldıkça zayıflar, eski cılız haline döner ve çıkar.

Ama çıktığında mevsim bitmiş, ortada aç ve cılız bir kurtçuk ile içi boş bir ceviz kalmıştır.

Kimi insanlardaki para ve mal mülk hırsı da ceviz kurduna benzer. O hırsı yenip, artık yeter, dediğinde baharlar ve yazlar bitmiş olur.

Geriye kalan sadece, ömrün soğuk ve renksiz kişiliğidir." (Alıntı)