Bir kentin yöneticileri her kim olursa olsun öncelikle temiz kalpli olmaları önemlidir.


Nereyi yönetirseniz yönetin.


Nerede bir söz hakkınız olursa olsun herkesin bir mücadele ve söz hakkı olduğu yerde kalbinizden geçenler önemlidir.


Bizler hayata dair yorumlar yapıyoruz.


Yaşananlara dair yaptığımız analizler ilebir öznenin altını çizmeye çalışıyoruz.


Gazetecilik yapıyoruz.


Elbette daha iyisini yapabiliriz.



Söz ve yetki sahipleri, kendi sorumluluk alanlarında önemli kararların altına imza atıyorlar.


Çatışma kültürünün olduğu her yerde birilerinin sürekli birbirinin paçasından yapışıp alaşağı etme alışkanlıkları depreşir.


Tartışma ve yüzleşme kültürünün olmadığı yerde kin ve nefret çoğalır.


Bu yüzden yüzleşmekten kaçanlar, fikir ayrılıklarını kin ve nefrete dönüştürmekten zevk alır hale gelirler.



Bugün bakıyoruz.


Birçok alanda bu var.


İktidarda olanlar nereyi yönetirse yönetsin genel olarak olumsuz şeyler duymak istemezler.


Bunlar ister eğitimci olsun, ister sermayeci, ister siyasetçi.


Kurumların yönetimlerinde bu kadar sık maraz çıkmasının nedenlerini iyi analiz etmek gerekiyor.



Sorumluluk ahlakı, yaptığın işi hak etmekten geçer.


Yaptığı işi hak etmeyenlerin genel hazımsızlık eğilimlerinden kurtulması zordur.


Sorun da zaten buradan geliyor.


İyi ve iyiler arasında kıyaslamalar sonucunda kötü olan nedir?


Kötü ve kötüler arasında yapılan kıyaslamalar sonucunda daha iyi olan hangisidir?


Bu konuda kimse pek kendisine laf söyletmez.


Ama insanların geçmişten beri gelen çizgileri, gelecekleri konusunda bir ışıktır.



Zonguldak´ın yıllardır bazı basit sorunları çözemez duruma gelmesinin nedenlerini iyi analiz etmek gerekir.


Analiz ederken de objektif yaklaşmak gerekir.


Bu yüzden kişilerin şahsiyetlerinden önce görev alanlarıyla ilgili neler yapıp, neler yapamadıklarına bakmaya çalışıyoruz.



Bir insanı hayatta başarılı kılan ayak izleri vardır.


O insanların ne iz bıraktığına bakmak lazım.


İkiyüzlü davrananları ifşa etmek lazım.


Ama öyle insanlar vardır ki kalplerinde samimiyetsizlik olduğu gibi işlerine yansır.


İşin ehli olmak bir yerde başarılı olmaya yeterli değildir.


Bir mücadeleye girer ama kaybedersiniz.


Ama adam olarak çıktığınız kürsüden adam olarak inersiniz.



Zonguldak´ta yetki ve sorumluluk sahibi olan, yıllardır devletin ve kurumların koltuklarında oturup havasını atanların bugün yaptıklarını bu insanların başına kakmak yerine şöyle durup bir düşünmesi gerekir.


Acaba ben daha fazla güzel şeyler yapabilir miyim?


Bende o zekâ ve birikim var mı?


Ben ne kadar açık yürekli ve dürüstüm?


Bu koltuk olmazsa ben hiç birimiyim?


Kin ve nefret duygularımın mantığımın önüne geçmesine izin mi veriyorum?


Ne kadar insanım, ne kadar hayvanım?


Bu soruların yanıtını objektif verebilenler Zonguldak´a daha hayırlı olur, öldüklerinde ise saygı ile anılırlar.



Her kim olursanız olun. Önce insan olmayı bilin. Kendinizi sorgulayın.


Her şeyin daha fazlasını, daha iyisini yapmanın mümkün olduğunu kabul edin.


Sizin gibi düşünmeyenlerin ne demek istediğini anlamaya çalışın.


Sorumluluk ahlakı kendini sorgulamayı gerektir.


Bunu yapamıyorsanız sizden bir hayır gelmez.



Kıyaslama yapalım



Zonguldak birçok şeyden bihaber.


Bunun için kıyaslama yapmak gerekir.


TTK´nın üretim ve yer üzerindeki harcamalarından kaynaklanan 300 milyon TL´lik zararını kapatırken Zonguldak´ı başka illerle kıyaslayan iktidar partisi mensupları Zonguldak´ı diğer alanlarda da kıyaslayabilmeli.


Yerel yöneticiler kendi uygulamalarını, daha başarılı olmuş, daha yaşanabilir kentlerle kıyaslamalı.


Zonguldak dışına çıktığımızda pek çok konuda gerçekten kötü yönetildiğimizi düşünüyoruz.


Ve ne yazık ki bu konularda kavga verecek kişilerin sayıları çok azaldı.


Kent konseyleri bu konuda daha fazla etkili olmak zorunda.


Belki onlar bir nebze değişim sağlayabilirler.