Son yıllarda basiretsizleşen Zonguldak siyaseti ve sivil toplum anlayışının içler acısı durumunu kırıp dökmeden en güzel nasıl anlatmak lazım?
Medya siyasetçi, medya kent ilişkisinde sorunların çözümü için medyaya gitmek çözümün başlangıcı kabul ediliyorsa bu iki şeyi gösterir.
Bir medyanın gücünü.
İki çözüm organlarının basiretsizliğini.
Bugün nereye gitseniz önünüzde bir sorun duruyor.
Medya haber vermenin ötesinde birçok konuda çare kapısı olarak görülüyor.
Bu hem iyi hem kötü.
Zonguldak´ı yönetmek için büyük laflar edenlerin denetçisi olan medyanın, çözümde artan payları yadsınamaz.
Öyle olaylara tanık oluyoruz ki büyük başlar bile sorunların çözümü için gazetecilerden yardım istemek zorunda kalıyor.
Medya olmadan kapısı çalınmayan garibanların halini görüyoruz.
Medya varsa üşüşenleri de görüyoruz.
Zonguldak´ın ve Zonguldaklının bilmesi gereken bir şey var.
Zonguldak´ın birçok sorunu medya sahiplendiği için çözüm yolunda ilerliyor.
Ve korkarım ki siyasette değişim sağlanmadığı sürece bu tablo böyle devam edecek.
Mevcut siyasetçiler de çıkıp "Daha ne yapabiliriz. Ağzımızla kuş tutsak basını ikna edemeyiz" diyebilirler.
Evet gerekiyorsa ağızlarıyla kuş tutacaklar.
Bireysel polemikleri, lokal tartışmaları bir tarafa bırakıyorum.
Yıllardır bu insanların duyguları sömürüldü.
Hala sömürülüyor.
Oysa ikna etmeleri basın değil kamuoyudur.
Sorunların muhatabı olan vatandaşlardır.
Eğer kızıp, alınıyorlarsa, kızmaları, alınmaları gereken sokaktaki vatandaş ve kamuoyudur.
Bir kasıt olmadığı sürece kızıp alınıyorlarsa bırakalım alınsınlar.
Zonguldak siyasetçisi Milletvekillerimiz başta olmak üzere, tüm siyasi partilerin İl, ilçe, belde başkanları, Belediye Başkanları, yerel yönetimler ve sivil toplum önderleri keşke biraz özeleştiri yapabilseler.
Sürekli savunma, sürekli yakınma.
Dersiniz ki hep bunlar mağdur.
Dersiniz ki hep bunlar haklı.
Dersiniz ki bunlar kapı kapı dolaşıp umut dağıtmamış, parti, dernek, spor kulübü, esnaf odaları kongrelerinde masaya yumruk vurmamış.
Zonguldak´ın kaderi değil bunlar.
Zonguldak´ın acizliği.
Kimseye kavun muamelesi yapın demiyorum.
Ama bireysel çıkarlar için samimi olmayanları olanlara tercih etmeyin.
Açık sözlü olmayanları açık sözlü olanlara tercih etmeyin.
Bir yerde söz hakkınız varsa, oy kullanma hakkınız varsa lütfen siz de samimi olun.
Az buçuk insan sarrafı olan herkesin beyni bu işlere karar verebilir.
"Bizden olsun, taştan olsun" mantığı devam ederse Zonguldak´ta bu derin zafiyetten çıkamayacak.
Şimdi bir daha düşünün.


Secaattin Gonca´nın ihaneti! - 2


Bizim gazetenin köşe yazarları olarak yazılarımızı ertesi sabah okumak gibi bir alışkanlığımız vardır.
Bu nedenle çok özel durumlar dışında kim kimin ne yazdığından habersizdir.
Bu yüzden de zaman zaman çakışmalar olur.
Oysa ana prensibimiz farklı konularda duygu ve düşüncelerimizi okurla paylaşmak.
Bazen konuların içeriği farklı olmasına karşın konu başlıklarında aynı kişilerin isimleri çakışabilir.
Dün de böyle oldu.
Ama içerikleri çok farklıydı.
Bu durum farklı yorumlamak isteyenler için de iyi malzeme oluyor.
Tenekeciler böyle durumlarda kişileri arayıp yaygara yapmaya bayılırlar.
Secaattin Gonca´da muhtemelen böyle düşündü.
Oysa Ali Rıza Tığ ile benim yazıklarımdaki konular çok farklı.
"Secaattin Gonca´nın ihaneti" dedim.
Sonunda da ünlem vardı.
Gonca aradı ve telefonlar neler yaptığını sıraladı.
Kendi çabalarının ısrarla görmezden gelindiğini falan iddia etti.
Oysa öyle olmadığı herkesten çok kendisi bilir.
İhanetin açılımı beş yıllık görev bölümünde yaptıklarının yanında bir o kadarını daha yapabilirdi.
Bizim kentsel hassasiyetlerimiz var.
Olacakta. Artarak devam eden bu kötü tablo karşısında birilerinin kentsel dönüşüm konusunda risk alması gerekirdi.
Gonca döneminde elbette önemli adımlar atıldı. Ben adım gibi eminim ki Belediyeci bir başbakanın dönemimde çok daha fazlası yapılabilirdi.
Başbakan´ın Ankara istikametinden kente girerken yaşadığı şaşkınlığı biliyoruz.
Secaattin Bey´de bir anlatıversin mümkünse.
"Beş yıllığına geldim" diyerek iddialı konuşan Gonca´dan beklentiler çok yüksekti.
Mevcut Başkan İsmail Eşref´in kapısında bugün emekliler teneke çalmıyorsa Gonca´ya teşekkür edilmesi gerekir.
Ama Gonca teşekkür edilecek çok daha fazla işler yapmalıydı.
Yapma imkanları vardı.
Eşref´in bahanesi çok olacak.
Sonuçta isimler seçim kaybediyor.
İsimlerin seçim kaybetmesi kazanması bizim için çok önemli değil.
Önemli olan kentin ne kazanıp ne kaybettiği.
Buradaki ünlemli ihanetin mantıklı yanı da budur.