Genel Maden İşçileri Sendikası yıllar önce bir film çektirmişti.
Rakamı tam hatırlamıyorum ama günün şartlarında iyi bir para ödenmişti.
Filmin yapım macerasının arkasında ise yine sendikaların nasıl hortumlanabileceğini çok iyi bilen yarı sinemacı yarı sendikacı bir isim vardı.
Hiç içime sinmemişti o film.
İşçi Sendikasını ve efsanevi Başkan Şemsi Denizer´i anlatan bir filmdi.
Sinemanın efsane abazası Kazım Kartal´ın da rol aldığı bir filmdi.
Filmin GMİS Salonu´nda gösterildiği günü hatırlıyorum.
Öyle pek de büyük bir hava yaratmamıştı.
Metin Kaya kuyumcuydu.
Bir ara sanırım borsa işlerine baktı.
Sonra alakasız bir alanda kafa patlatmaya başladı.
Amatör bir ruhla filmler çekmeye başladı.
Biraz daha içine kapanan yapısıyla yeni işiyle daha fazla özdeşleşti. Aşk hayatı değişti. Yeni bir umutla yeni bir hayata bağlandı. Son birkaç yılın yoğun çabasıyla Altın Portakal´da Belgesel dalında en iyisi seçildi.
Tebrikler Metin Kaya. Binlerce teşekkürler.
Bu teşekkür ödül aldığın için değil.
Bu işler dışarıdan gelenlerle pek tadında olmuyor.
En doğru tadı yerinde yaşayan anlatabilir.
Bu teşekkür Zonguldak´ta bir yenilik yarattığın için. Yeni bir dönem başlattığın için.Senin gibi düşünmek isteyen ama cesaretsiz kalan gençleri cesaretlendirdiğin için.
Zonguldak´a artı kattığın için.
Zonguldak´ta yıllardır bu işlere yol yordam göstermesi gereken İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü´nün büyük eksikliklerini bir kez daha gün yüzüne serdiğin için.
Her şeye para bulan kültür sanata kıçını dönen etobur zihniyetin yüzüne tükürdüğün için.
Şimdi sırada Kozlu grizu faciasını anlatan filmin çekimi var.
Ve daha çekilecek çok filmler var.
Bu kentin yağmalanan sosyal dokusundan ve kent kültüründen hiç olmazsa geriye görsel anılarımız kalsın.
Belki bu sayede bu kentin kültürel dokusunu araştırıp, yazıp çizdiği için görmezden gelinen çok az sayıdaki kültür elçilerimizi umutlandırdığın için.
Teşekkürler.


Muhalefet muhalefetliğini yapamıyor!


Muhalefet ne iş yapar?
İktidarı ve iktidardakilerle birlikte kollarını denetler.
Başta siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri kentte olup bitenin takipçisidir.
Medyanın görevi de budur.
Bakıyoruz muhalefet yok.
Olanlarda etkisiz.
Dostluk ilişkileri bozulmasını istemeyenler topu medyaya atıyor.
Gazeteciler mi kurtaracak bu kenti.
Bunca adamın fikri zikri ne alemde.
Onlar neden bu kurumların başında
Görevleri ne.
O makamlara gelinceye kadar mangalda kül bırakmayanlar nedense sonraları aradan kayboluyor.
Muhalefeti güçlü olmayan iktidarların daha fazlasını yapması pek zordur.
Zonguldak´ta bir dünya iş oluyor.
Ya da olması gereken işler nedense bir türlü olmuyor?
Neden?
Bunların hesabını kim soracak?
İşin kolayını bulduğunu düşünenler topu medyanın eline atmaya çalışıyor.
Gazeteciler yazacak, gazeteciler kendini ateşe atacak.
Medya denetleme sorumluluğunu yerine getirsin.
Daha fazlasını yapsın
Ama bu konularda medya da yalnız bırakılmış durumda.
Kamu yararı için seçildiğini söyleyenler susuyor.
Açık açık konuşmuyorlar.
Açık açık anlatmıyorlar.
Yutkunup aşağı oturan bir muhalefet anlayışı ile karşı karşıyayız.
İdeolojik saplantılara ters düşen bir durumla karşılaştıklarında konuşan değil siyasi, sosyal ve kentsel her konuda görüş belirtebilecek, temsil ettikleri camialar adına kürsü haklarını kullanabilecek meziyette, yetenekte ve güçte muhalefet arıyoruz.


Sendikacılar obezleştirmeye karşı


Eğitim sendikaları geçenlerde bir araya gelmiş.
Madenci Anıtı´nda düdük çalmışlar.
Üç sendikanın bir araya gelmesinin nedeni beden eğitim ders saatlerinin yer yer bir saate kadar düşürülmesi.
Öncelikle üç sendikanın temsilcilerini kutluyorum.
Önemli bir sorunu dile getirdiler.
Ve söylemlerinde beden eğitiminden mağdur bırakılan çocukların nasıl obezleştiğini anlattılar.
Devam etmeliler.
Görsel zenginlik katarak bu konudaki tavırlarını geliştirmeliler.
Bizler konuya haber olarak bakmanın ötesinde medya desteği vermeğe hazırız.