Zonguldak'la uzaktan-yakından hiçbir ilişkisi olmayan AK Parti Milletvekili Hüseyin Özbakır ile devlet kurumlarına doğrudan teminle mobilya satan AK Parti Zonguldak İl Başkanı Zeki Tosun, AK Parti Genel Merkezi'yle görüşüp, Zonguldak Merkez İlçe Başkanı Metin Karaduman'ı görevden aldıracaklar.

Kozlu İlçe Başkanı Ahmet Özdemir ile Kilimli İlçe Başkanı Mahmut Kanberoğlu da listede.

Milletvekili Faruk Çaturoğlu ise, Alaplı İlçe Başkanı Mustafa Yavuz'u aldırmak istiyor.

AK Parti Genel Merkezi'nin Kozlu İlçe Başkanı Ahmet Özdemir'in istifasını istemesini doğal karşılıyorum. Özdemir, istifasının istenmesini bile beklememeliydi. Bu konuya sonra gireriz.

Hadi, Kilimli İlçe Başkanı Mahmut Kanberoğlu'nun görevden alınma isteğine de bir anlam yükleyelim. Referandum sonuçları açısından...

Peki, Milletvekili Hüseyin Özbakır ile İl Başkanı Zeki Tosun'a ne yükleyeceğiz?

Bu ikili, il yöneticilerini de yanlarına aldılar, dört gün boyunca referandum çalışmalarına ara verdiler, Trabzon'a gidip Beşiktaş maçını izlediler.

Onlar dört gün boyunca yaylalarda horon vururken, Metin Karaduman ve arkadaşları Zonguldak'ta mahalle mahalle, sokak sokak, kapı kapı dolaşıyordu.

Eğer "Özbakır ile Tosun istemiyor" diye Karaduman görevden alınacaksa, AK Parti'nin diğer partilerden ne farkı var?

Ey Genel Merkez!

İşte Milletvekili Özcan Ulupınar orada.

Sor bakalım, Hüseyin Özbakır ile niye arası açık?

Size diyecek ki:

"Özbakır'ın danışmanı yüzünden."

Sor bakalım Zeki Tosun'a! Devletle iş yapıyor musun?

Atatürk Devlet Hastanesi Yöneticisi olan kardeşin Hasan Tosun'u Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri yapmak için uğraştın mı?

Gelelim, İlçe Başkanlarına görevden alma tebliği yaptığın olaya...

Başta Pusula olmak üzere olay yerel basında patlayınca, hemen yalanlama yolunu seçtin.

Oysa görevden alma tebligatını yaptığını üç İlçe Başkanı da "istifalarını istediğini" açıkladılar.

Sen neden yalan söylüyorsun?

Siyaset seni bu kadar mı bozdu?

Devlet kurumlarına doğrudan teminle koltuk satıp, para kazanıyorsun!

Yetmedi mi koltuktan kazandığın para?

Dön aynaya bak, kendini bir sorgula!

Kendini ve partiyi ne hale getirdiğine bak.

Suçu biraz da kendinde ara...

Kıssadan Hisse: Soruyu usturuplu sormak!

İki arkadaş, hararetle tartışıyormuş. Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup-okunmayacağıymış. Sonuç alamayınca, Papa'ya sormaya karar vermişler.

Papa'nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken, diğeri izin almayı başarmış.

İzin alamayanın sorduğu soru:

"Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim?"

Papa: "Oğlum, İncil okunurken Tanrı ile ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez."

İzin alanın sorduğu soru ise:

"Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor, ama 'sigara içiyorum' diye İncil'i elime alamıyorum, sizce okuyabilir miyim?"

Papa: "Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin."

Kıssadan hisse:

1) Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur.

2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.

Günün Fıkrası: Esas akıl!

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:

"Bir insanın akıl hastanesine yatıp-yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?"

Doktor, "Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?" der.

Adam, "Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük" diye cevaplar.

Doktor, "Hayır, normal bir insan küvetin tıpasını çeker" der.

Ders: Akıl, sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır.