Haber şöyle:
&[#]8220;Bir süre önce işsiz kalan tekstil teknikeri, kredi kartı borçları yüzünden kendisi gibi tekstil teknikeri olan kız arkadaşını erkeklere pazarladı.&[#]8221;
Olay Bursa´da yaşanmış.
Ve şöyle gelişmiş:
3 aydır işsiz olan Tekstil Teknikeri Volkan Keskinoğlu (27) kredi kartı borcu yüzünden 5 yıldır birlikte olduğu tekstil teknikeri kız arkadaşı U.G. (26)´yi erkeklere 300 lira karşılığında pazarlamaya başlamış.
Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi ekipleri, gelen bir ihbar üzerine Volkan Keskinoğlu ile bağlantı kurarak Çarşamba Mahallesi´nde bir cafede buluşmuş.
Müşteri sandığı polislere kız arkadaşını bir saat için 300 liraya pazarlayan Keskinoğlu, seri numarası belirlenen paralarla yakalanıp, sevgilisi ile birlikte gözaltına alınmış.
Erkek arkadaşından davacı olan Ü.G, "5 yıldır birlikteyiz. İşsiz kalıp da kredi kartı borçları sıkıştırınca beni erkeklere pazarlamaya başladı. Saatine 150 lira aldığını söylüyordu. Meğerse 300 lira alıp beni kandırıyormuş. Beni fuhuşa sürükledi" demiş.
Bir genç bayan nasıl yoldan çıkabilir?
Bunun elbette çok nedeni var.
Ama temelinde ekonomik sıkıntı, parasızlık ve ailevi bağların kopukluğu vardır.
Şimdi bunun çok nadiren görülebilecek bir olay olabileceğini düşünebilirsiniz.
Eğer böyle düşünüyorsanız yanılırsınız.
Hem de ciddi anlamda.
Kontör karşılığı erkeklerle yatan, flört eden, sonra gün içinde topladığı kontörleri bayilere biraz daha düşük fiyata satarak gidip ev kirası veren üniversite öğrencileri oldu bu kentin.
Direkt kontör isteyenler bir yana.
Çıkar üzerine kurulu yalandan sevmeler pek moda!
Bir de buluşma saatinde birdenbire unutulmuş ve ödenmesi gereken borçlar akıllarına gelince motivasyonu bozulan ve motivasyon bozan öğrenci kızlarımızın sayısı hızla artıyor.
Mecburen, utana sıkıla sorununu paylaşmak zorunda kalan (!), sonra da erkekten gördüğü maddi iyilik ve yardımlaşma duygusu karşısında; "Bak param olur olmaz hallederim" diyerek yeni geçim kapısındanadım atanların sayısı hızla artıyor.
Kontör veya parayı kapıp "Beni yanlış tanımanı istemiyorum" diyerek bakire olduğunu söyleyen genç kızların, kendilerini evlenmek istedikleri sevgililerine saklamak istedikleri gibi trajikomik hikayeleri çok duyarız.
Daha neler neler duyacağız.
Büyük kentlerde görmeye, duymaya alıştığımız bu manzara artık Zonguldak´ta da var.
Yaygın medyada yazsam çok daha radikal gerçekler söylerdim ama hala güzel umutlar içinde yaşayan Zonguldak insanını üzmek istemiyorum.
"Hadi canım" diyip sakın ha çevrenizdeki bu gerçekleri görmezden gelmeye çalışmayın.
Belki bizler bu tür durumlara daha fazla tanık olmak zorunda kalıyoruz.
Ve böyle bir durumda erkeklerin 100 kontöre işi pişirme umuduyla nasıl yanıp tutuştuğuna tanık oluruz kimi zaman.
Hiç olmazsa 250 kontörün daha garantili olduğunu düşünüp sonra da kızın; "Geç kaldım gitmem lazım" diyip fırlayıp gitmesinden sonra homurdanan erkeklerin çoğunun, böyle durumlarda birinci derece yakınlarını düşünmesi gerekir. Parasızlık her şeyi yaptırabilir.
Ve bazı değerlerin yıkılması kıyısından köşesinden alışkanlık haline gelmeye başladıysa, iyi bir geçim kaynağı sağlama yolunda yeni bir çözüm üretme yoluna girilmiştir.
Burada ailevi bağlar elbette çok önemli.
Anne-baba çok önemli.
Çevremiz yukarıda yazdıklarımı destekleyen hikayelerle dolu. Özellikle farklı şehirlerde yaşamak zorunda kalan kız öğrencilerin ailevi bağları ve maddi zorunluluklarının zamanında yerine getirilmesi şart.
Çevremiz, babacan tavırları ve yardımseverlik duyguları bir yana bırakıp belki saflığından, belki şımarıklığından, belki mecburiyetten sesini çıkartamaz duruma getirilen genç kızlara dokunmak isteyen erkeklerle dolu.
Eğri oturup doğru konuşalım.
Yardımlaşma duygusu ile fuhuşun birbirine iyice harmanlandığı yerlerden biri de Zonguldak.
Ekonomik darboğaz içinde çocuk okutmak zorunda kalanların aklına kötü bir şey getirmek değil amacım.
Ama bu örnekler çok sık yaşanmaya başladı.
Ve patlama noktasında.
Avrupa ülkelerinde fahişelik yaparak Tıp, Mimarlık, Güzel Sanatlar okuyan başarılı mezunların hikayeleri de ne yazık ki teşvik edici oluyor.
Yine de iyi niyetli insanların olduğuna inanıyor, zorda olan ve eğitim görmek isteyen kız öğrencilerin yoldan çıkmaya zorlanmamasını temenni ediyoruz.
Kredi kartı mağdurları da bu işe soyunursa vay ülkenin haline.
Atatürk´ü kolundan, bacağından çekiştirmekle zaman geçiren, ideolojik saplantılardan çıkamamış ve ülkesine ihanet edenlerin arttığı bir ülkede bu manzaralar o kadar garipsenmiyor artık.
En kötüsü de bu.
Garipsenmeyen şeyler alışkanlık yapıyor!


Sarıgül hareketi

Türkiye Değişim Hareketi´nin İstanbul buluşmasının ardından yaptığım analize bir iki küçük ekleme yapmam gerekiyor.
TDH´nin büyük bir patlama yapması şu aşamada zor görünse de, Sol´dan çok Ak Parti´yi bölmeye yönelik bir çaba içinde olduğunu görüyoruz.
Parti içindeki Doğu ağırlığı biraz daha homojen hale getirilebilirse zaman içinde daha güven sağlayıcı olabilir.
Hareket diğer partilerde yer bulamamış isimlerin toplandığı bir parti görüntüsüne bürünürse, bu kafadan dağılmasını hızlandırır.
Daha çok liderin söylemlerine değil, karizmasına bakan seçmenin Sarıgül konusunda ikna olması zor olabilir.
Sarıgül´ün bölgesinde sevilen isimler üzerinde ısrar etmesinin nedeni de bundan ileri geliyor.
Başbakan Erdoğan gibi çöpçüyü koysam seçilir gözüyle bakamıyor.