Geçtiğimiz günlerde, Zonguldak şehir merkezine 5-6 bin kişilik Sembol Cami yapılması için çalışmalar başlatılmış ve Belediye meclisinden onay alınmıştı… Zonguldak’ta Sembol Camisi ihtiyacı ve kararı ilk değil. 110 sene önce ihtiyaçtan dolayı karar alınmış ve inşa edilmiş camimiz var.
(Bu yazımızın ana konusu Merkez Camilerinin tarihçesi üzerinedir)


Camiler toplumumuzun kutsal değerleri arasında en önemli mekanlardan biridir. Üst ve alt kimliklerin tamamen geçersiz olduğu, eşitlik ve adaletin hiçbir vasıf ve sınıf gözetmeden ortak kullanıldığı yerdir. Allah’ın evi de dediğimiz camiler İnsanın, yaradanıyla olan manevi temasının kutsal mekanıdır.


Bu şehirde doğup büyüyen, bu şehri seven biri olarak bu konuda doğru bildiğim düşüncelerimi kaleme almak istiyorum.


Merkezde dört ana camimiz var, yürüme mesafesiyle birbirlerine 5-10 dakika uzaklıkta. Üstelik iki tanesi daha yeni, Acılık Camisi 1998 yılında yapıldı, Soğuksu Camisi 2000 yılında yenilendi. Doluluk oranları 2/5 başta Acılık Camisi ve diğer camilerin şehit ve diğer cenaze namazlarında alan sıkıntısı yok, tek sıkıntı etrafındaki bağlantı yolları ve trafik sorunu. Zaten bu sorun Zonguldak’ın ana problemlerinden birisi. Yeni yapılmak istenen sembol camisi Zonguldak’ın kangren olmuş sorunlarına çözüm getirecek mi? 1906 ve 1955 yıllarında yapılan sembol camilerinin şartları şu anda mevcut mu? O yıllarda Türkiye’nin her yerinden göç alan şehir bugün aynı durumda mı?... Daha dünkü haberlerde, TTK’nın TKİ’ye bağlanacağı, TTK’nın Kandilli’deki mal varlığının satışa çıkarıldığı haberlerini duymadık mı… Sanki, “Buyrun cenaze namazına” deyimini çağrışım yaptırıyor insana… Matematik, ana problemler halledilmeden, ara problemlerin çözülmeyeceğini söylüyor. Biraz sağ duyu ile düşünmekte fayda var. Sembol Camisinin yapılmasına halk tam destek veriyor yalnız bir kaç şarttı var…

-- Filyos projesi…
-- Şehir stadyumunu.
-- Hastane ek binası projesi.
-- Göçün önüne geçmek için TTK’da üretimin arttırılması ve yeni iş sahalarının teşvik edilmesi.
-- Lavuar alanı projesi.
-- Mithatpaşa Tüneli.
-- Kapuz-Kilimli sahil yolu
-- Havalimanı yurtiçi uçuşlarına açılması
-- Ankara ve İstanbul Duble karayolu ve viyadükleri.
-- Liman arkası projesi.
-- Orta kapuz plajlar bölgesi projesi.
-- Balkaya antik tiyatro projesi
-- Zonguldak trafik problemi alt ve üst geçitlerle bağlanması
-- Adliye önündaki tarihi eski iskele projesi.
-- Teleferik projesin.
-- Zonguldak-Kozlu raylı sistemi.
(Not. Sosyal medyada yapılan anket sonucuna göre hazırlanmıştır).

Bu projeler hayata geçsin, sembol camisi inşası tekrar halkın önüne getirilirsin, halk istenilen yere, istenilen kapasitede sembol camisi projesine tam destek verecektir...


ŞEHRİN SEMBOLLERİ…

Zonguldak’ı Zonguldak yapan sembolleri var, Uzun Mehmet’i, maden kömürü, maden işçileri, madenci feneri, maden tesisleri ve 90 büyük yürüyüşü.. Bu konular hakkında çok yazıldı, çizildi kaybettiklerimizi bir daha geri gelmemek üzere hatıralarıyla birlikte hep birlikte gömdük… Güzel gelişmelerde oldu tabi ki, dünya çapında Maden Müzesi’ne sahip olduk, bu gurur duyduğumuz bir kazanım… Ancak kıyıda köşede kalan yok olmaya terkedilmiş gizli bir tarihimiz daha var. Ayrıntılara girip uzun-uzun anlatıp sizi sıkmayacağım. Bir arkadaşımla oturup geçmişi andığımız bir sohbette, gözlemlediği kısa bir anısını sizle paylaşarak, derdimi özetlemek istiyorum… Şehrin tanınmış ve sevilen simalarından “Necdet Kapkaç” arkadaşımın bir anısı...


1980’li yıllar, ticari plakalı bir otomobil “Gelik” girişinde bir kahvehane önünde tozu dumana katarak aniden durup park ediyor. Zonguldak Merkez Taksi durağına bağlı ticari araçtan önce şoför inip aracın arkasından dolaşıp kapıyı açıyor yolcuların inmesine yardımcı oluyor. Arkada iki kişi olduğu karartılarından belli. Ancak şoförün hızlı ve ani hareketlerine karşın araç içindeki şahıslar etraftaki meraklı gözlerin sabırsız bakışmalarına rağmen çok ağır ve yorgun davranış sergiliyor. Önce, genç, güzel ve son derece şık bir bayan araçtan inip, içerdeki yolcunun dışarı çıkması için gayet titiz ve dikkatli şekilde araçtan inmesine yardımcı olmaya çalışıyor. Şoförün de yardımıyla araçtaki ikinci yolcu çok dikkatli bir şekilde, kollarından verilen destekle zorlukla araçtan inmeyi başarıyor… Yaşlı bir bayan, belki 80, belki de 90 yaşlarında, çok şık bir elbise giymiş, ellerinde ve boynunda değerli ziynet takıları olan, başında çiçekli bir şapka, ellerinde beyaz eldiven takılı. İleri yaşta olmasının verdiği rahatsızlığına rağmen, araçtan indikten sonra yüzünde beliren tebessüm ve gözlerindeki pırılıtı sanki ortalığı aydınlatıyor. Yanındakilerin desteğiyle zor yürüyen bu kadının Fransız asıllı olduğu daha sonra anlaşılıyor. Fransız yaşlı kadın ve torunu, meraklı gözlerin bakışları altında yakındaki ilk iş yerine yöneliyor, yabancı kadının binlerce kilometre uzaktan, maden şehri Zonguldak’ın Gelik beldesine getiren güç ne olabilir!!!

Gelik’te doğmuş, çocukluğu Gelik’te geçmiş daha sonra ailesiyle birlikte Fransa’ya dönmüş, onca yıl sonra, kaybolmuş çocukluğunu bulmak, doğduğu, büyüdüğü ve bahçesinde oyunlar oynadığı Fransız mahallesindeki Zonguldak tarihiyle aynı yaştaki sembol evini ve hatıralarını arayan bir kadın. Beklide çocuklarından son isteyebileceği dileği…
Çocukluk hatıralarının geçtiği toprakları son bir kez görmek…

Gelik’teki maden işletmeleri Zonguldak’ın gözbebeğiydi, kalabalık nüfusu ve tarihsel bir kimliği vardı. Sanayinin verdiği güçle birlikte sosyal yaşamda en üst düzeydeydi. Komşuluk, arkadaşlık ve yardımlaşmanın olduğu güzel bir beldemizdi. Şimdi bırakın Fransız izlerini, geçmişi hatırlatacak hiçbir şey kalmamış. Yoğun bakım ünitesinde beyin ölümü gerçekleşmiş, fişinin çekilmesini bekleyen hasta konumunda…

Fransız yaşlı kadın, doğduğu mahallesini, evini ve hatıralarını buldu mu dersiniz? Emin olun bundan sonra olanları yazmak istemiyorum… Sadece Fransız kadının Gelik’e ayak bastığı andaki gözündeki ışıltının, gerçeği öğrenince fitili biten bir mum ışığına dönmüş olmasını, şehrin sakinleri olarak bizi nasıl utandırdığını söylemekle yetinmek istiyorum…

Geç kaldık mı? Evet kaldık… Olanları kurtara bilirmiyiz? Evet kurtarabiliriz…

Zonguldak’ın her yerinde tarih kokusu var, yeter ki görmek isteyelim. Her mahallede eski tarihi evleri görmek mümkün, sadece ufak bir ayrıntı var, “hemen-hemen hepsi kaderine terk edilmiş durumda”… Çözüm; yetkililerin iki dudağı arasında, etrafa biraz daha dikkatli baksalar ilk adım atılmış olur sanırım…


İLK SEMBOL CAMİ…

Zonguldak yerleşkesine ait elimizdeki tarihi bilinen en eski fotoğraflar 1891 tarihinden başlıyor. Yerleşime ait bu fotoğraflarda ilk cami, yenisi 1955 yılında yapılan Ulucami’nin aynı konumunda bulunan eski cami olduğunu görmekteyiz… Ulucami Zonguldak’ın ilk camisi olsa bile, resmi olarak yapılmış sembol camisi bugün aynı isimle anılan “Yeni Cami”dir… 1906 tarihli belgede “Zonguldak’ın kaza olması dolayısıyla müceddeden bir cami inşa edilmesi için Ereğli Maden-i Hümayunu arazisinden bir arsa tahsisi istirhamını” bildirmektedir…




YENİ CAMİ…

1909 yılında ibadete açılan Yeni Cami, yığma taş üzerine kiremit çatı olarak, 500m2 lik bir alana inşa edilmiştir. 600 kişi kapasiteli caminin altında işyerleri, girişinde şadırvanı mevcuttur. Yapıldığı yıl olan 1909 senesinde minaresi olmayan cami, 1925 yılında yapılan tek minaresi ile Zonguldak’ın ilk sembol camisi olma özelliğini taşımaktadır.


ULUCAMİ…

Yenisi yapılmadan önce Zonguldak’ın ilk camisi olduğu tahmin ediliyor. Yapıldığı yıla ait net bir bilgi yok, ancak kömürün limandan sevkiyatının başlamasıyla aynı zamana ait olduğu tahmin edilmektedir. 1950’den sonra büyüyen sanayi caminin de yenilenmesine sebep oldu. 1950 yılında dernek üyelerinin yaptığı toplantıyla eski cami yıkılıp yenisi yapılmasına karar verildi. Dönemin dernek kurucuları, Avukat Mehmet Güler, Tüccar Mehmet Arslan, Sinemacı İsmail Hilalcı, Yazar Tahir Karauğuz, Müftü Haşim Anar, Madenci Maksut Çivi, Üye Refet Güneş, Üye İzzet Çakmaklı’dır. Mimar Dilşah Emre’nin tasarladığı cami’nin temelini dönemin Valisi Seyfettin Karanakçı atmıştır.





1233 m2’lik alana inşa edilen cami 500 kişi kapasiteli, altında iş yerleri ve tuvalet olarak betonarme, kubbeli, çift şerefiyeli tek minareye sahip yapılmış, cami 1955 yılında tamamlanmıştır. 1980 yılına kadar dernek yönetiminde olan cami bu tarihten sonra vakıf olmuştur.



SOĞUKSU CAMİ…

Eski Soğuksu camisinin net yapılış tarihi belli olmasa da 1930 tarihli fotoğraflarda görünmektedir. Eski cami, tek kat üzerine kiremit tavan, bir şerefiyeli, tek minare üzerine inşa edildi. 1998 yılında dernek kararıyla eskisi yıkılıp yenisinin yapılmasına karar verildi. İnşaat Mühendisi Şenol Gümüşyazıcı’nın planladığı cami 2000 yılında 850 m2 alan üzerine, 1500 kişilik kapasite, şadırvan ve kuran kursu salonu olarak hizmete girdi.


ACILIK CAMİSİ (HZ. ALİ CAMİİ)…

Zonguldak’ın en yeni ve en kapasiteli camisidir. İl müftülük binasının hemen yanında bulunan cami, Mimar Atıf Özçelik’in projelendirdiği 1118 m2 arazi üzerine 1600 kişilik, iki şerefiyeli iki minare ve kapalı avlu üzerine inşa edilen cami 1998 yılında açılmıştır. Merkezdeki cenaze törenleri bu camide yapılmaktadır…


BÜLBÜL SESLİ MÜEZZİN “YAŞAR DURMUŞ CİVELEK”…

Zonguldak’ın starı, bülbülü, kadife sesi diyebileceğim, iyi bir insan, iyi bir dost, iyi bir din adamı… Saygı ve sevgi dolu bakışlarını hiç unutmayacağım. Hele o güzel sesi, makamı dinlerken aldığımız hazı anlatamam...
Zonguldak ezanı, Ulucami´de bulunan merkezi verici vasıtasıyla bütün Zonguldak’ta aynı anda okunmaktadır. Bu sistem şimdi lokale dönmüş olsa bile çalışır vaziyettedir. Durmuş Hoca, beş vakit ezanı okumakta görevli Zonguldak’ın bülbül sesli müezziniydi… Onun sesinden ezanı dinlemek alışılmışın dışında insanı duygulandıran bir makam ve tını içeriyordu… Aramızdan ani ayrılışı bütün şehri hüzne ve üzüntüye boğdu… Onu ve sesini çok özlüyoruz…
16 yıl görev yaptığı Zonguldak’a yakalandığı amansız bir hastalık yüzünden 49 yaşında, 6 Temmuz 2016 günü veda etti. 4 çocuk babası olan Durmuş Hoca, doğup büyüdüğü Karabük’ünYenice ilçesine bağlı Yortan beldesinde sevenlerinin sevgi seliyle birlikte toprağa verildi…

Sesin kulağımızda çınlıyor Durmuş Hoca nurlar içinde uyu…




Yardımcı kaynaklar…
Zonguldak Nostalji
zonguldaknostalji.com