Biz gazeteciler farklı düşünüp, farklı bakışlarımızı sayfalara yansıtırız.


Bu mesleki zenginlik içinde normal karşılanır.


Ama öyle konular vardır ki oralarda mümkün olduğunda bir araya gelip ortak görüşleri yansıtabiliriz.


Geçmiş yıllarda bunların örnekleri çok sergilenmiş.


Zaman zaman yine sergileniyor.


Daha sistemli yapılması durumunda sonuca direk etki edecek çalışmalar yapılabilir.


Mithatpaşa Tüneli konusunda gazetecilerin ortak bir görüşte buluşarak bu tavrı sayfalarına yansıtmaları örnek bir durum.


Birkaç gündür gazeteci arkadaşlarımızın ve ağabeylerimizin ilgisi platform üyelerini de çok memnun ediyor.


Mithatpaşa Tüneli´nin yapılması için hemen hemen tüm meslektaşlarımız imza attı.


Daha atacak olanlar da var.


Gönüllü olarak stantta görev alan gazeteciler var.


Mithatpaşa Tüneli konusunda sık sık yazı ve söylemleri ile bu düşüncenin canlanmasına katkı veren mesleki büyüklerimiz Muzaffer Akgün, Harun Ersoy, Erhan Çakmak, Çetin Sezgin, Abdullah Yılmaç, Namık Aşçı´nın yanı sıra bizim kuşak diyebileceğimiz arkadaşlarımız da kampanyaya sonuna kadar sahip çıkıyor.


Gün içerisinde zaman zaman uğradığım stantta pek çok kişiyle konuşma fırsatımız oluyor.


Biz diyoruz ki; "Halk isterse bu işler olur. Daha fazlası da olur. 70 yıl önce dedelerimiz ilkel şartlarla demiryolu tünelini yaptıysa bu şartlarda Mithatpaşa veya Asma Tünelleri neden yapılmasın. Ama halk isteyecek."


Halkın içinden deneyimli ve yaşlıca bir amca tam tersini söylüyor.


"Hayır. Halk bir yere imza atmaktan korkar. Sıkışınca korna çalar ama böyle işlerde imza atmaktan kaçar. Asıl basın isterse bu işler olur. Gazeteciler yazıp çizerse halkın canı daha çok ister. Siz yazdıkça insanlar buraya daha fazla gelir. Basın eskiden dördüncü kuvvetti. Şimdi kaç oldunuz bilmiyorum. Dördüncü kuvvet olduğunuzu gösterin artık."


Halk böyle diyor.


Biz gazeteciler farklı konularda birbirlerine burun kıvıran insanlar olabiliriz.


Ancak bugün Mithatpaşa, yarın başka bir işte birlikte gücümüzü kent adına kullanabiliriz.


Kendi adıma tüm meslektaşlarıma teşekkür ederim.



YAŞARKEN UNUTMAMAK...


Yılların gazetecisi ve mesleki büyüğümüz Suat Eser, Ereğli Gündem Gazetesi´ndeki yazısında önemli bir mesaj vermiş. Ciddi bir operasyon geçiren ve ölümün eşiğinden dönen Eser´i Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık´ın oğlu Tuğberk´in düğününde gördüm.


Sarılıp kucaklaştık.


Bir süre önce gece saatlerinde arayıp konuştuğumuzda çok mutlu oldu.


Sesi çatallayarak genç gazetecilerin ve muhabirlerin bir selamı bile çok görmesine içerlemişti.


Posbıyık´ın düğününde nikahı dev ekrandan izlerken bir ara Suat ağabeyi gördüm.


Sonra masasına döndüm yoktu.


Sahneye baktım.


Elinde makine gençlerin arasında fotoğraf çekiyordu.


O gazeteciydi ve yerinde duramazdı.


Genç arkadaşların örnek alması gereken bir fotoğraftı bu aslında.


Suat ağabey son yazısında verdiği mesajda çok anlamlı.


Bakın ne diyor;


"Gazeteci dostum ve ailesiyle birlikte 5 yıl önce trafik kazasında yitirdiğimiz Altan Altay için kullanmıştım cenaze töreninde "Adam gibi adamdı" diye.


İşte aynı sıfatı herkesin uygun bulduğu kişilerden birisi idi Nizamettin Özer.


14 Mart´ta başlayan son rahatsızlık dönemimden sonra görebilmek nasip olmadı kendisini.


O da bir tarihti. Hem de, dostça, dosdoğru, üşenmeden anlatan bir dost.


Mekanı cennet, toprağı bol, tüm dostları olarak hepimizin başı sağ olsun.


Yaşama bağlılıkla başladığımız yazımız cenaze ve anmalarla sürdü.


Yani, yaşayabildiğimiz kadar yaşayabilmek oldu konunun özü.


Ancak, yaşayabildiğimiz kadar yaşayabilirken de, insanlığımızı unutmadan, insanca yaşayabilmek olmalı amaç.


"Nasıl bilirdiniz" diye sorulduğunda, herkesin dürüstçe, içinden gelerek "iyi bilirdik" diyebileceği ve gönlünden geldiğince "hakkını helal edebileceği" şekilde yaşayabilmektir önemli olan."



Hüseyin Şeker


Bir dönem 250 lira borcunu ödemediği için karşı karşıya kaldığım sevgili büyüğüm Hüseyin Şeker´de dün Mithatpaşa Tüneli için imza attı.


Atmadan önce Oflu Hoca´yı alıp stantta dua yaptırmak istemiş.


Ancak olmadı.


Fener Camisi´nin Oflu Hocası Hüseyin amca gittikten sonra geldi.


Hüseyin amca Cuma namazlarının çoğunu Fener Camisinde kılıyor.


Çok ısrar ederse hocamız siyasilerin de duyacağı şekilde bir dua yapabilir.


Hüseyin amcayı kırmaz.